Hastaneler gitti Esnaf bitti….
Sundukları sağlık hizmeti kadar bulundukları sokağa da hareket katan Yüksek İhtisas ve Numune Eğitim ve Araştırma Hastanelerinin Bilkent’e taşınmalarının ardından esnaf çaresiz. Hastanelerin taşınmasının ardından sokaklardaki insan yoğunluğunun azalmasıyla işler durma noktasına gelmiş. Kirayı çıkaramayan esnaf, böyle giderse dükkanları kapamaktan başka çareleri kalmayacağını söylüyorlar.
Sibel Durak
Yüksek İhtisas Hastanesinin yer aldığı Kızılay Sokak, hastanenin taşınmasının ardından adeta terk edilmiş gibi. Araç ve yaya trafiğinin yoğun olduğu sokaktan gün içinde artık tek tük insan geçiyor. Hastane ile birlikte seyyar satıcılar da sokağı terk etmiş.Hastane girişinde kışın kestane, yazın mısır satan seyyar satıcı yok. Simitçiler de… Kaldırımda el işi lif ve yazma satıp iki çocuğuna bakan kadın satıcı da…
Siftah yok
Hastanenin kapalı dış kapısının önünde bekleyen iki kişiden biri ayakkabı boyacısı biri de çiçekçi. İkisi de görüşme saatimiz olan 15.00’a kadar siftah yapamamışlar. 20 yıldır bu sokakta çalıştığını belirten boyacı, “eskiden hastane varken işler iyiydi çok şükür. Ekmek paramız, ilaç paramız çıkıyordu.” diyor. Sırf bir demet çiçek satabilmek için çiçekçinin sokakları dolanıp geldiğini ama satamadığını, hastanenin kapanmasının ardından ellerine günlük 10-15 Liranın zor geçtiğini, faturalarını dahi ödeyemeyecek duruma düştüklerini anlatıyor.
Çay yetişmezdi şimdi bitmiyor
Yüksek İhtisas acilinin önünde yer alan büfede çalışan kadın esnaf da benzer serzenişlerde bulunuyor. Hastanenin kapanmasının ardından kazançlarının yarının da yarısına düştüğünü büfenin kirasını cepten ödemeye başladıklarını aktarıyor. Sabah demlediği çay ile aldığı 20 poğaçanın hala bitmediğini, hastane varken demlik demlik çay demlediğini, 50-60 poğaçanın öğlene kadar bittiğini belirterek kıyaslıyor hastane öncesi ve sonrası durumu. Hastane hizmet verirken büfenin gece on ikiye kadar açık olduğunu söylerken şimdi saat 8 olmadan kapattıklarını, özellikle sabahları sokağın ıssızlığından tedirgin olduğunu sözlerine ekliyor.
Bu kadar etkileyeceğini tahmin etmemiştik
Sokak üstünde yer alan otopark işletmecisi söze şehrin göbeğinde bir yer olduğu için taşınmanın kendilerini bu denli etkileyeceğini tahmin etmediklerini söyleyerek başlıyor.
Otoparkın hasta, doktor ve hastane personeli olan müşteri profili tamamen değişmiş durumda. Adliyeden gelenler dışında otoparka uğrayan kalmamış. Hastane varken 300 araba girişi varsa bu 100’e düşmüş. Otoparkı belediyeden kiraladıklarını ancak artık kirayı dahi karşılayamadıklarını böyle giderse kapatmaktan başka çareleri kalmayacağını dile getiriyor.
Taksi durağı kapandı
Hastanenin karşısındaki Yüksek İhtisas taksi durağı hastanenin ardından boş duruyor. Taksiciler Kızılay ve civarında depolama yeri denilen yerlerde müşteri kovalıyor. Sokağın üst
kısmında yer alan İbni Sina taksi durağının yolcu yoğunluğunu İbni Sina Hastanesi oluşturduğu için taşınma onları ufak çapta etkilemiş. Sokağın Bulvar girişinde yer alan Sıhhiye Taksi Durağı çalışanları ise sokağın taksisiolmasalar bile hastanenin varlığı ile oluşan insan yoğunluğundan kendilerine bile iş çıktığını aktarıyorlar. Hastanenin ardından o yoğunluğun kalmadığını, gündüz
vakti bile bomboş olan sokağın akşamları korkutucu olduğunu sözlerine ekliyorlar. Sokaktaki tüm esnaf gibi onlar da Yüksek İhtisas binasının ne amaçla kullanılacağını merakla bekliyor.
“İnsan yok, hasta yok ne yapacağız bilmiyoruz”
Ana cadde olması nedeniyle Talatpaşa Bulvarı üstündeki esnafın Numune Hastanesi taşındıktan sonra Kızılay Sokak esnafı kadar güç duruma düşmediği sanılsa da gerçek öyle değil. Yüksek
İhtisasın taşınması Kızılay Sokak esnafını nasıl olumsuz etkilemişse Numune’nin taşınması da cadde esnafını o denli etkilemiş. Hastanenin yokluğu en başta caddenin araç trafiğinde kendini hissettiriyor. Ağırlıklı olarak eczane ve medikal dükkanları bulunan caddede hastanenin ardından işler nerdeyse durmuş.
Hastanenin karşısındaki köfteci yevmiyeleri bile karşılayamıyor diye 6 olan eleman sayısını 2’ye düşürmüş. Her hastanenin kendi çevresinde konumlanmış iş yerleri ile bir alışverişi olduğu
için İbni Sina Hastanesinin varlığı caddedeki esnafın durumunu kurtarmak için yeterli olmuyor. Cadde esnafı İl Sağlık Müdürlüğü’nün gelmesiyle de işlerinin yoluna gireceğine inanmıyor.
Bununla ilgili olarak cadde üstünde yer alan eczanenin kalfasının sözleri “İnsan yok, hasta yok ne yapacağız biz de bilmiyoruz. İşler yüzde 95 düştü. Hastane binalarına il sağlık müdürlüklerinin gelmesi bizim işleri pek etkilemez. Ağız ve Diş Sağlığı ile Ahmet Andiçen Semt Polikliniği bir hareket katacak mı göreceğiz.”oluyor.
Her günümüz Pazar günü gibi
Esnaf hala daha Numune hastanesi gibi köklü bir hastanenin taşınmış olmasına anlam veremiyor. 87 yılından beri hastane var diye Talatpaşa Bulvarında olduğunu söyleyen bir
medikal firma sahibi “Bana sorsalardı Numune hastanesi gider mi diye asla böyle bir şey düşünmezdim. Çünkü köklü bir hastane. Sor vatandaşa onlar da inanmaz. Ama gitti işte. Gittikten sonra her şey bitti. Esnaf olarak birbirimize destek olmaya çalışıyoruz ama onun da yok işi benim de yok, kimsenin yok. İnsan geçmiyor artık. Her günümüz Pazar günü gibi. Bizler AVM’den dolarla yer kiralayabilecek insanlar değiliz. Küçük esnafı ezerek bitiriyorlar.” diye konuşuyor.
Şehrin içine AVM, dışına hastane
“Avrupa’da AVM’yi şehir dışına yaparlar. Biz şehrin içine AVM yapıyoruz hastaneyi şehir dışına yapıyoruz.” diye fikrini belirtiyor bir esnaf, bir başkası ise “Şehir hastanesine gitmek için diyelim iki seçenek var. Hadi havadan yol yaptınız, köprü yaptınız oldu üç seçenek. Ama buraya yürüyerek bile geliyordu insanlar. 10 Ekim’de gördük. Buradaydık. Bütün doktorlar caddeye kadar çıktı. Buradan aldılar götürdüler yaralıları. Başarılıydılar da. Hızlı bir şekilde atlattılar da. Bundan sonra Allah göstermesin bir şey olsa, nasıl olacak. Kızılay, Ulus merkezli herhangi bir olay olduğunda buraya insanlar bir şekilde gelir ama oraya nasıl gidebilir?” diye soruyor.
“Ben yaptım oldu mantığıyla işler yürümez”
Cadde üstünde bakkal işleten bir esnaf, dükkanı, hastane var diye bu caddede tuttuğunu söyleyerek, “27-28 senedir buradayız ve karşılaştığımız tablo hiç güzel bir tablo değil. Bizi bitirdi. Bir tane muhatabımız olmadı. Devletin gelip esnafla oturup konuşması, bir mevzu varsa tartışması gerekirdi ama bunu yapmadılar. Bu şekilde ben yaptım oldu mantığıyla işler yürümez. Bu kadar insan burada aç kaldı. Herkes dükkan kapama aşamasında. Bir tane vergi borcum yok. Bugüne karşı devlete karşı tüm görevimi yaptım. Ama devlet bana karşı hiçbir görevini yerine getirmiyor” diye anlatıyor yaşadıkları durumu.
Kendilerine özeleştiri yapan esnaf sözlerini “ Hastanemi kapatma eylemi yapıldı. Sanki Tabip Odası’na mı zararı olacaktı bu kapanmanın. Zararı kime? Esnafa. Bir tane esnaf arkadaş gelip orda destek vermedi. N’oldu şimdi kan ağlıyor hepsi. Birlikten güç doğar, kol kola girilseydi, demokratik hakkımızı kullansaydık belki şimdi her şey daha başka olurdu” diye tamamlıyor.
Etkisi Ulus’a kadar yayıldı
Ve anlatılanlara göre hastanenin kapanması sadece cadde üzerinde değil, Çıkrıkçılar, Denizciler, Anafartalar üzerinde bile etkili olmuş durumda. Denizciler Caddesine inen sokakta hastanenin taşınmasını ardından 4 lokantanın ve fırının kapandığını, caddeye taşınan dönercinin iş yapamamaktan ötürü yakında kapanacağını anlatıyorlar.
Amacın farklı olduğunu düşünen bir esnaf “Ulus, Samanpazarı, Denizciler, Sıhhiye, Hamamonü… Buralar komple bitti. Zaten amaç başka. Amaç, Ulus’u, Cumhuriyetin kurulduğu yeri bitirmek. Bütün esnaf kan ağlıyor. Yazık değil mi. Sadece bizler değil, dolmuşçusu var taksicisi var… Caddede yaya trafiği bitti. Adres sormaya gelenler de olmasa saatlerce içeri giren olmayacak. Zaten piyasa bitik şu aralar, hastanenin gitmesi de tuzu biberi oldu.” diyor.
“Hastaneler olmadığı zaman buranın bir anlamı yok”
Cadde üzerindeki dükkanların kirası ortalama 8-10 bin lira arasında değişiyor. Hastane hizmet verirken bu kira bedellerini karşılayabilen esnaf şimdi kirayı cepten ödemeye başlamış. Kimi mülk sahipleri kirada bin, iki bin lira arasında düşüşler yapsa da iş olmadığı için bu rakamları da karşılamak esnaf için mümkün olmuyor.
24 yıldır aynı sokakta çalışan bir medikal firma çalışanı “Hastaneler olmadığı zaman buranın bir anlamı yok. Burayı depo yapın, ayakaltı gezilecek tozulacak bir cadde değil. Hastanelere hitap eden bir yer.” diyor. Hastane varken yüksek de olsa kirayı çıkardıklarını, ekonomik kriz ile düşen kazancın hastanenin gidişiyle iyice kötüleştiğini söylüyor.
“Şehir Hastanesinde 50-60 bin kira bedellerinden bahsediyorlar”
Taşınma öncesinde esnafın içinden şehir hastanesinde yer edinmek konusunda girişimde bulunan olup olmadığını sorduğumuzda hayır diyerek anlatıyor: “Şu an orda medikal ve eczane için zaten uygun yer yok. 50,60 bin kira bedellerinden bahsediyorlar. Üstelik ilk bir senelik de peşin kira isteniyormuş. Elinizde hazır 500-600 bin paranız olacak ki girişeceksiniz böyle bir işe. Buradan bir, iki esnaf dışında kimse gidemez oraya.” Ve sözlerine şehir hastanesi konusundaki düşüncelerini ekliyor “Şehir hastanesine gittim ben. Otel tarzında amma velakin orayı dolduracak ne doktor var, ne tıbbi malzeme… Orası tutmaz çünkü Ankara’nın göbeği burası; orası değil. Orası sapa bir yer.”