Hem radyasyona, hem anestezi gazlarına maruz kalıyorlar
“Anestezi Çalışanları Mesleki Risk Değerlendirme” anketi anestezistlerin çalışma koşullarından kaynaklanan risk faktörlerinin başında anestezik gazlar, bulaşıcı hastalıklar, radyasyon, stres ve yoğun çalışma temposunun geldiğini ortaya çıkardı.
Anestezi çalışanlarının sağlığı radyasyon, anestezik gazlar, stres yüzünden tehlikede. Türk Tabipleri Birliği Sağlık Çalışanlarının Sağlığı Çalışma Grubu, Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği, Türkiye Psikiyatri Derneği, Adli Tıp Uzmanları Derneği, Anestezi Teknisyen ve Teknikerleri Derneği ile İstanbul Tabip Odası anestezi çalışanlarının çalışma koşullarına bağlı sorunlarının tespiti ve çözüm önerilerinin oluşturulması amacıyla ortak bir çalışma yürüttü. Çalışma kapsamında düzenlenen “Anestezi Çalışanları Mesleki Risk Değerlendirme” anketine katılan anestezi uzmanı, teknisyen ve hemşire toplam 398 kişinin yüzde 45’i haftada 51 saatin üzerinde çalıştıklarını belirttiler. “Çalışma koşullarınız ve mesleki uygulama alanlarınız ergonomik açıdan uygun mu?” sorusuna ankete katılanların yüzde 48’i kısmen, yüzde 37’si hayır derken evet yanıtını verenlerin oranı yüzde 13’te kaldı.
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na uyulmuyor
Ankete katılanların yüzde 53’ü çalışma ortamında aydınlatmanın yeterli olduğunu düşünürken “Çalışma ortamınızda gürültü var mı?” sorusuna verilen yüzde 53 evet ve yüzde 35 kısmen cevapları çalışma ortamında gürültünün risk faktörleri arasında bulunduğunu ortaya çıkardı. Ankete katılanların yüzde 75,5’i çalışma ortamında havalandırmanın yeterli olmadığını, yüzde 82’si çalışma ortamında kullanılan anestezik gazların kokusunu algıladıklarını ifade ettiler. Çalışanların yüzde 90’ı çalışma ortamında radyasyona maruz kaldıkları yönünde cevap verdiler. Çalışanların yüzde 60’ı çalıştıkları kurumda İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda öngörülen önlemlerin alınmadığı yönünde görüş bildirdiler.
Çalışanların yüzde 20’si ölmeyi arzuluyor
Ankete katılanların yüzde 62’si yöneticiler veya çalışma arkadaşları tarafından kendilerine psikolojik baskı uygulandığını düşünüyorlar. “Ruh sağlığınızın tedavi gerektirecek kadar bozuk olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna ankete katılanların yüzde 26’sı; “Hemen her gün devamlı olarak kendinizi üzgün, çökkün hissediyor musunuz?” sorusuna ise yüzde 57’si evet cevabını verdi. Ankete katılanların yüzde 20’si son bir ayda hayatın yaşamaya değer olmadığı şeklinde düşündüğünü ya da ölmeyi arzuladığını belirtti.
Şua izni yeniden düzenlenmeli
Radyasyona maruz kalan anestezi çalışanlarıyla ilgili herhangi bir mevzuatın bulunmaması çalışanların şua izni kullanmasının önündeki en büyük engel. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Altan Şahin, görüntüleme işlemlerini yoğun bir şekilde kullandıklarını ve bu esnada radyasyona maruz kaldıklarını belirterek “Bizzat radyasyona maruz kalan anestezist ve cerrahi hemşirelerinin şua izni olmaması düşündürücü bir şey” diye konuştu. Şahin, radyasyona maruz kalma riski olan tüm çalışanlara radyasyon ölçen cihazlar verilerek, şua izinlerinin sadece radyologlar için değil radyasyona maruz kalan tüm çalışanların yararlanabileceği şekilde yeniden düzenlenmesi gerektiğini belirtti.
Asistanları takdir etmemek mümkün değil
Dikkat gerektiren bir dal olmasına rağmen çalışma koşullarının yoğunluğu çalışanların yeterli dinlenememesine sebep oluyor. Şahin, özellikle asistan hekimlerin çalışma şartlarının ağırlığına dikkat çekerek “Evet, bizler de asistanken çok çalışıyorduk ama bu demek değil ki asistan arkadaşların insanca yaşamaya hakkı yok. Üstelik bu insanlar gençler ve hayatlarının en güzel çağını ameliyathanelerde gece yarılarına kadar kapalı kalarak geçiriyorlar, onları takdir etmemek mümkün değil” diye konuştu. Şahin, özellikle asistan hekimler arasında depresyona yatkınlık ve intihar eğilimi görüldüğünü de sözlerine ekledi.
Gazdan etkileniyoruz
Çalışma sürelerinin çoğunu güneş ışığından uzak, kapalı mekanlarda geçiren anestezi çalışanları için en büyük sorunu anestezik gazlar oluşturuyor. Şahin “Anestezik gazlar ameliyathanelerde bir takım kirliliğe neden oluyor, bunları önlemek için kimi hastanelerde atık sistemleri var fakat ister istemez bir miktar gaz dışarıya kaçıyor, etkileniyorsunuz. Bu gazların uzun dönemde bizlere ne yaptığı konusunda çok fazla bilgi yok. Suyun akışına bırakmışız kendimizi gidiyoruz, oysa bunlar üzerinde önemle durulması gereken konular” diye konuştu. Çalışanların gazların yanı sıra iğne ile yapılan işlemlerde AIDS, Hepatit C gibi bulaşıcı hastalıklara yakalanma riskleri de var. Şahin “ İşinizi icra ettiğiniz sürece bu risklere maruz kalabiliyorsunuz. Uzman olunca, doçent, profesör olunca bu riskler azalmıyor” açıklamasını yaptı.