Nazım Hikmet ve İki Hekim

Dünyaca ünlü şairimiz Na­zım Hikmet, ülkesine hasret, sürgünde hayatını kaybetme­den 13 yıl önce haksız yere tutulduğu Bursa Cezaevi’nde son çare olarak açlık grevi yap­maya karar vermiştir.
“Piraye, Mehmet, İzgen, Su­zan, Yavrularım,

Başka türlü hareket etmek kabil olmadığı için bu kararı verdim. Sizden yalnız bir şeye kayıtsız inanmanızı istiyorum; bu kararım, herhangi bir yeis, yılgınlık, bir korkaklık, bir sa­bırsızlık neticesi değildir. Sa­bırlı, şuurlu, ümitliyim. Fakat hakkın ve hakikatin ortaya çık­ması için meydana hayatımı atmaktan başka imkânım kal­madığına kaniim. Bundan do­layı bu son imkânımı şuurla, ümitle kullanıyorum. Hakkın ve hakikatin tecellisi uğrunda ölürsem de bu sizin babanıza lâyık bir ölüm olacaktır.”

Nâzım’ın eşi Piraye ve ço­cuklarına, 30 Mart 1950 tari­hinde Bursa Cezaevi’nden yaz­dığı mektubu bu satırlardan oluşuyordu. Şair, haksız yere tutuklanıp, mahkûm edilme­sine karşı verdiği mücadelede bir sonuca ulaşamayınca 8 Ni­san 1950’de “Millete verdiğim açık istidaya canımı pul diye kullanıyorum,” diyerek açlık grevine başlamıştı.
Şair 1946 yılında da, Büyük Millet Meclisi’ne bir mektup yollayarak cezasının kaldırıl­masını istedi. Ama herhangi bir cevap alamadı.
Bu arada af söylentileri baş­lamış, ancak Meclis kanunu görüşmeden tatile girmişti.

Şair açlık grevine başlayınca aralarında Avukat Oktay Rıfat, Avukat Hakkı Balamir, Muvaf­fak Şeref, Avukat Fahri Halil Örs, Şair Cahit Sıtkı, Avukat Niyazi (Ağırnaslı), Ferit Anlar, Ayhan Anlar, Şair Melih Cevdet, Ressam Bedri Rahmi, Muharrir Cevdet Kudret, Prof. Dr. Behçet Kamay, Kompozitör Adnan Say­gun, Halide Edib, Adnan Adı­var, Orhan Veli, Sabahattin Eyüboğlu, Fikret Adil, Mina Urgan, Ahmet Hamdi Tanpınar, Abidin Dino, Sait Faik gibi ay­dınların bulunduğu bir grup açlık grevine ara vermesi için mektup yolladı.

Milli Türk Talebe Birliği de (MTTB) Nazım’ın 1950’de De­mokrat Parti tarafından çıka­rılacak genel af yasası dışında bırakılması için 5000 imza top­lamış ve toplanan imzaları Meclis’e dönemin MTTB Baş­kanı Dr. Suphi Baykam ilet­miştir.
Bir tarafta Nazım Hikmet’in açlık grevini bitirmesi ve af­fedilmesi için mektup gönde­renler içinde Ankara Üniver­sitesi adli tıp bölümünün ku­rucusu Prof. Dr Behçet Kamay, diğer tarafta affedilmemesi için imza toplayan dönemin MTTB başkanı genç bir doktor; Suphi Baykam. Farklı dönemlerde de olsa her iki doktorun yolu An­kara Tabip Odası’ndan geçer. Prof. Dr. Hulusi Behçet Kamay bugüne kadar gelen sağlam te­mellerin en önemli harcı olan, ATO 1953 ilk kurucu yedi yö­netim kurulu üyesinden birisi, Suphi Baykam ise 1957 ATO Başkanı olmuştur. Nazım Hik­met’in kuruluşundan önce An­kara Tabip Odası’nın gelece­ğinde yer alan hekimlerle iliş­kisi bu şekilde gerçekleşmiş oldu.
 

*Bu yazı Hekim Postasının 101. sayısında yer almıştır.
 

Kaynaklar :

• İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları “Çankırıdan Piraye’ye Mektublar”