1957 Ankara Seli
Batı Karadeniz’de yaşanan sel felaketinin bir benzeri Başkent Ankara’da 1957 yılında yaşandı. Kulağa pek inandırıcı gelmese de Ankara’nın derelerinin yol açtığı bu felaketten sonra o dereler kayıplara karıştı.
Ankara’nın en büyük sel felaketi 11 Eylül 1957 günü yaşandı. Kayaş Suyu, Tabakhane Deresi veya en bilinir hali ile Bent Deresi olarak da adlandırılan Hatip Çayı’nın taşması ile yaşanan bu felakette 196 kişi hayatını yitirdi. 12 Eylül 1957 tarihli Milliyet Gazetesi felaketi “Büyük Sel Felaketi, Ankara’da 300 ev su altında 1000 kişinin öldüğü sanılıyor” manşeti ile duyurdu.
Yrd. Doç. Dr. İhsan Seddar Kaynar’ın Ankara Araştırmaları Dergisi’nin 2017 Aralık sayısında yer alan makalesine göre “11 Eylül Çarşamba günü öğlen saatlerinde Hüseyin Gazi Dağı’nın üzeri birden bire kararmış, Elmadağ üzerinden Ankara’ya kara bulutlar gelmiş ve Ankara’nın kuzey kesimlerine şiddetli sağanak yağmıştır. Yağmur, şehirde pek fark edilmemişse de Elmadağ, Çubuk, Esenboğa, Mamak ve Kayaş boyunca başlayan sağanak, özellikle Elmadağ, Esenboğa ve Çubuk hattında ceviz büyüklüğünde doluya dönüşerek etkisini göstermiştir. Elmadağ’a yağan dolular yaklaşık yarım metrelik bir tabaka oluşturmuştur. Asıl felaket; bu dolu tabakası eriyip, dere ve sel yataklarından Hatip Çayı’na karışınca kendini göstermiştir.”
Hatip Çayı’nın yatağında ilerleyen sel suları çok hızlı akarken derenin akış yönünde yer alan Kayaş, Üreğil, Mamak, Saimekadın, Gülveren, Bent Deresi, İsmetpaşa Mahallesi, Atıfbey, Dışkapı, Kazıkiçi Bostanları ve Akköprü’yü su altında bırakıyor. Saimekadın’dan sonra, iki kola ayrılan sel suyunun bir kolu Demirlibahçe’ye bir kolu ise Gülveren üzerinden Dışkapı ve Akköprü’ye doğru ilerliyor. Akköprü’ye inen sel suyu, Ankara Yenimahalle yolunu ve yeni asfaltlanan İstanbul Caddesini tahrip ediyor, bu nedenle Ankara’nın hem şehir içi hem de şehirlerarası ulaşımı kesilme noktasına geliyor. Demir yolu hattının da 325 metrelik kısmı koptuğu için Mamak ve Kayaş tren seferleri duruyor.
Milliyet gazetesindeki haberde selin en çok tahribat yaptığı semt olan Demirlibahçe’de suların evleri istila ettiği ve 10 metreye kadar yükseldiği yazıyor. Habere göre sel, Bentderesi ile Varlık Mahallesi, Sanayi Çarşısı ve Kazıkiçi bostanlarında da büyük tahribat yaratmış. Öyle ki Bentderesinden itibaren bütün şiddetiyle etrafa yayılarak akan sular İstanbul Caddesini, Et ve Balık Kurumu Umum Müdürlüğünü ve mezbahayı da istila etmiş. Seller sadece bölgelerde kalmayıp Çankırı caddesinin Dışkapı’ya yakın kısmından başlayarak bu meydanı ve Ziraat Mahallesini de basmış, hipodromun yakınına kadar ilerlemiş.
Suların sürüklediği kalas ve tahtalar canlarını kurtarmak isteyenlerin ölümüne neden olmuş. Dr. Kaynar’ın makalesine göre uzunluğu 60-70 km, genişliği 30-40 metre, derinliği de 3-10 metre arasında değişen sel saat 22.30 sıralarında ilerleyişini durduruyor.
Belediyenin oyunu sanıp evlerini boşaltmıyorlar
Sel ile ilgili ilk ihbarlar saat 14:00 sıralarında Elmadağ üzerinden geçmekte olan bir askeri uçak ve demiryolu bekçileri tarafından yapılıyor. Silahlı Kuvvetler küçük uçaklarla Hatip Çayı vadisinde alçak uçuş yaparak halkı ikaz etmeye çalışıyor. Ancak bu uyarıları selden bir yıl önce başlayan Bentderesi istimlak çalışmaları kapsamında tebligat yapılan ama evlerini boşaltmayanlar belediyenin bir oyunu sandıkları için dikkate almıyorlar.
Kızılay ilk anda orada
Başbakan Adnan Menderes sel haberini alır almaz olay yerine giderek gerekli tedbirlerin alınması için direktif veriyor. Sel nedeniyle Vali Cemal Göktan ve Belediye Başkanı Orhan Eren alınacak tedbirleri belirleyecek bir komisyon kuruyor. O günün koşullarında felaketzedelere yardımda gecikmiyor. Milliyetin haberine göre Kızılay, bütün sağlık ekipleri, ambülanslar, sıhhi malzemeleriyle birlikte çalışmaya başlıyor hemen. Cebeci çayırında 600 çadırlık bir kamp kuruluyor, Ankara Aş Ocağı faaliyete geçiyor. Gençlik Parkı’ndaki sandal ve kayıklar, askeri cemselerle sel alanlarına getirilerek evlerin çatısına çıkan insanlar kurtarılıyor. Sel alanındaki kurtarma faaliyetlerine katılan sandalları Gençlik Parkı’nda işleten kendi personelleri kullanıyor. Silahlı Kuvvetler de bu çalışmalarda yer alıyor. Fen ekiplerinin izinleri kaldırılıyor; yolların ulaşıma açılması ve sokakların temizlenmesi çalışmaları 11 Eylül gecesi başlatılıyor. Felaketzedelerden 200 aile ağır bakım fabrikasında, 200 aile de 28. Tümen Garnizonu’nda misafir ediliyor. Sel felaketzedelerine ülke çapında yardım sağlamak için Kızılay Genel Müdürlüğü’nde, “Ankara Sel Felaketzedelerine Yardım Komitesi” kurularak yardım kampanyası başlatılıyor. 11 Eylül gecesi fırınlara yapılan tebliğ ile felaket gecesinden itibaren gece de ekmek çıkarılması talimatı veriliyor. Şehrin ekmeklik un ihtiyacı Belediye tarafından karşılanmaya başlanıyor; askeri fırınlarda üretilen 100 bin ekmeğin de günlük olarak dağıtılmasına karar veriliyor. Tüm yurdu mateme boğan felaket karşısında Ankara ve İstanbul radyoları müzik yayınlarını programdan kaldırıyor, yaşanan felaket ile ilgili bilgilendirme yapmaya başlıyor. Gençlik Parkı’ndaki tüm eğlence yerleri tatil ediliyor ve Lunapark kapatılıyor.
Seylap Konutları Kuruluyor
Felaketzedelere İstanbul Caddesi ile Yenimahalle İvedik Caddesi arasındaki 6. duraktaki seçilmiş alanda yeni konutlar yapılacağı duyuruluyor ve 25 Eylül 1957 günü bu konutların temeli atılıyor. Ancak DP iktidarının ömrü bu konutları tamamlamaya yetmiyor. 27 Mayıs sonrası 4 apartman tamamlanıp evler dağıtılıyor ancak bedelsiz verileceği söylenen bu daireler için felaketzedelerden 20 yıl vadeli, peşinatsız, faizsiz 20 ila 24 bin TL para alınıyor.
Derelerin sonu
Sel felaketinin ardından Bent Deresi üzerindeki köprüler yıktırılarak dere DSİ tarafından menfez içine alınarak üzerinden 10 metre genişliğinde yol geçiriliyor. Menfezin ikinci aşamasının bitirilmesinden kısa bir süre sonra 1961 yılında Hatip Çayının yeni bir sele sebep olması üzerine İçişleri Bakanlığı’nın emri ile Ankara’daki derelerin ve sel yataklarının kontrolü için taşkın projeleri yapılıp, sel kapanları icat ediliyor ve dereler yerin altına saklanıyor. Bu yüzdendir ki sadece birer cadde adı sanılan Ankara’nın dereleri yerin üstünde değil beton kanallar içinde yerin altından akıyor.
Araştırma: Sibel Durak