29 Yıllık Tanıklıkla Son Yolculuk

Türkiye tarihinin en karanlık günlerinden 2 Temmuz 1993 Madımak Katliamında yaşamını kaybeden şair doktor Behçet Aysan için ailesinin isteği üzerine Ankara Tabip Odası tarafından düzenlenen töreni 29 yıl sonra o günün tanıkları Hekim Postası için anlattı.

Dr. Sabri Dokuzoğuz:

 “Önce çok sarsıldık tabii. O gün hiç unutamadığım şeylerden bir tanesi, bugün de benzerlerini yaşıyoruz, TGRT Haber kanalı vardı, olaylar o kanalda akşam haberlerine konu olmadı. O dönem yönetim kurulundaydım. Yönetimi acil toplantıya çağırdığımızı hatırlıyorum. Toplantıya acil çağırmamızın sebebi hem olayın vahametinin büyüklüğü hem de ölenlerden birinin meslektaşımız, arkadaşımız Dr. Behçet Aysan olmasıydı. Behçet Aysan’ın babası bize ulaşmış ve “Biz cenazemizi Maltepe Camiiden kaldırmak istiyoruz. Tören yapılacaksa siz yapın. Yapmayız derseniz biz çocuğumuzu alır, memlekete götürürüz.” demişti. Bu arada Edebiyatçılar Derneği de bize ulaşıp imkanları olmadığını ama bir tören düzenlenirse bunun duyurusunu yapabileceklerini iletmişti. O zamanlar tabip odası Ihlamur Sokaktaydı. Yönetim törenin ATO’nun önünde yapılmasını kararlaştırdı. Dönemin genel sekreteri Dr. Nesrin Çobanoğlu da tören için bir ses arabası tutmayı önermişti. Biz de tutmuştuk.  Tabii o zaman ne sosyal medya var ne cep telefonu. Kulaktan kulağa duyurmaya başladık. Cenazeler Ankara’ya getirildi. Ardından 6 Temmuz’da ATO’nun önünde töreni düzenledik.

Tören günü 1 saat mesaide durdum ve Odaya geldim. Baktım etrafta bir sürü polis var. “Ne yapıyorsunuz?” dedim. “Burada tören var ayarlama yapmamız lazım” dediler. “Bizim yapacağımız törene 50-100 kişi ya katılır ya katılmaz.” dedim. Bu arada Maltepe Camiinden çıktıktan sonra Dikmen’den gelen korteje nasıl katılacağımızla ilgili sürekli Ali Balkız ile telefonda konuşuyorum. Polislere anlattım bunu.

 İnanılmaz bir gündü. En az 5 bin insan geldi. Sokakta ben bir konuşma yaptım. Ardından kendisi de şair olan psikiyatrist Dr. Haldun Soygür bir konuşma yaptı. Behçet’in akrabası psikiyatrist Akif Uğurlu bir konuşma yaptı. Konuşmaların ardından cenaze arabası Strazburg Caddesinden Maltepe’ye doğru yola çıktı. Ben ses arabasında, kalabalığın arkasındaydım. Hayrete düşmüştüm. Binlerce insan gelmişti. Maltepe Camiinden sonra Gençlik Caddesinde Dikmen Cemevinden gelen korteje katıldık. Kortejin önünde Pir Sultan Abdal Derneğinin ses arabası yer alıyordu. Biz de kortejin ortasına girerek o kalabalığı yönetiyorduk. İnanılmaz sıcak bir hava ve binlerce kişi. Kortej ilerlerken siyasal İslamcıların üç, beş tanesi kalabalığa laf attı. Gençler üzerlerine yürümeye kalkınca “hemen semah koy” dedim. Hoparlörden semah çalmaya ve Alevi kardeşlerimiz semah dönmeye başladılar. Bir barış simgesi olan semah ile olası bir kavgayı önlemiştik.  

Behçet bizim için özel bir insandı. Hem üyemizdi hem arkadaşımızdı. Oda çalışmalarına katılırdı. Nasıl naif bir insandı. “Sen bu şiiri okurken ben belki başka bir şehirde ölürüm” dizelerini söyleye söyleye onu uğurladık.

Dr. Ümit Erkol

Bütün Türkiye ile birlikte öğrendik olanları.  Kimler kurtuldu, kimler hayatını kaybetti bu bilgiler geldikten sonra Behçet Aysan için Tabip Odasının önünde bir tören düzenlendi. Dr. Ulya Ertem ATO Yönetim Kurulu, Dr. Selim Ölçer TTB Merkez Konseyi Başkanıydı, onlar da vardı törende. O güne ait fotoğraflarda Selim ağabeyin tam arkasında ben duruyorum. Törenin sunuculuğunu ben yapmışım demek ki, öyle anlaşılıyor fotoğraftan. Behçet Aysan için düzenlenen törenden sonra kaybettiğimiz bütün arkadaşlarımızı uğurlamak için büyük bir yürüyüş yapıldı. Biz de bir ses aracı kiralamıştık. Kortejde zaten sadece 2 ses aracı vardı ve onlar korteje eşlik etti.

Benim açımdan geriye dönüp bakınca hatırladığım en dikkat çekici mesele şuydu:  O zaman Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü’ydü ve Sivas Valisi de CHP kontenjanından atanan bir valiymiş, öyle söylemişlerdi. Dolayısıyla Alevi arkadaşlarımıza en yakın olan bir partinin iktidar ortağı olduğu bir dönemde olması ilginç paradoksal bir görüntü ortaya çıkarmıştı. Mesela kortejde gericiliğe karşı bir slogan atıldığında bütün kortej çok gür sesle katılıyordu. Ama ‘katil iktidar’ sloganı atıldığında kortejin yarısının sesi çıkmıyordu. İktidarı suçlayan, sorumluluğun iktidarda olduğunu vurgulayan sloganlara katılım birden düşüyordu.  Kortejde gördüğüm en çarpıcı şey buydu.

Behçet Aysan’la son sene birlikte okumuştuk. Behçet bizden büyüktü, bir tutukluluk dönemi olmuştu, ara vermek zorunda kalmıştı. Daha sonra okula dönüp benimle aynı dönem okulu bitirmişti. Sohbetimiz de olduğu için ayrı bir burukluk yaşamıştım.