65 Yaş Üstünün Pandemi Mücadelesi

Pandemi mücadelesinde alınan tüm tedbirlerin odağında 65 yaş üstü yurttaşlar yer aldı. Tedbirler kapsamında uzun süre sokağa çıkma hakları ellerinden alınan 65 yaş ve üstü kişilerin bu süreci nasıl geçirdiği ve etkilerini ATO aktivistlerinden Dr. Korel Yalman ve Dr. Aysel Ülker anlattı.

“68 yaşımdayım ama şimdiye kadar yaşımın farkında değildim. Her yere gidiyordum. İşimi yapıyordum. Bu süreç ben ve benim gibi kişilere yaşlı olduğumuzu öğretti.” diyerek söze başlıyor Dr. Korel Yalman. İlk zamanların bilinmezliği içinde 65 yaşa sokağa çıkma kısıtlaması getirilmesinin bir bakıma doğru olduğu olduğunu belirten Dr. Yalman, sürecin uzaması ile esas sorunların baş gösterdiğini kaydetti. Dr. Yalman, pandemi yönetiminde siyasi iktidardan kaynaklı aksaklıkların 65 yaş üstü ve 18 yaş altı kişilere getirilen kısıtlamalar ile aşılmaya çalışıldığını belirterek “Hiç yasaksız bir pandemi dönemi düşünemiyorum. Pandemi döneminde bazı önlemler olmalı elbet ama bu önlemler akılcı olmalıydı, izah edilebilir olmalıydı. Bu önlemler bizde olduğu gibi birkaç kişiyle değil değişik meslek gruplarının da dahil olduğu multidisipliner bir kurulda tartışılarak, düşünülerek hayata geçirilmeliydi.” sözlerini sarf etti.

Önlemler sosyal hayatı bitirmeye dönük

Dr. Yalman, 65 yaş üstü yurttaşların toplu taşımadan yararlanmasının engellenmesinin kendisini en rahatsız eden uygulamalardan olduğunu aktararak “Asgari ücretin çok altında emeklilik alan ya da çalışma ve günlük kazancını çıkarma mecburiyeti olan kişilere belli saatlerde toplu taşımayı kullanma hakkı tanınmalıydı.” dedi. Pandeminin bir bahaneye dönüştüğünü belirten Dr. Yalman, tedbirlerin pandemi ile mücadele yerine sosyal hayatı bitirmeye yöneldiğini aktardı. Dr. Yalman, bir yanda AKP mitingleri yapılırken diğer yanda 1 Mayıs kutlamalarına, açık alanda yapılan basın açıklamalarına, meslek örgütlerinin genel kurullarına izin verilmemesinin bu durumu gösterdiğini kaydetti. Dr. Yalman, ilerleyen günler için pandemi bahanesi ile sosyal hayatı bitirmeye dönük uygulamaların sürmesinden ve sokağa alışık kendisi gibi insanların rehavete kapılmasından yana kaygılı olduğunu sözlerine ekledi.

Destek sağlanması gerekirdi

Dr. Aysel Ülker de alınan tedbirleri “65 yaş ve üstü aslında sağlığına en çok dikkat eden kesim. Büyük bir kesimi zaten çalışmayan kesim. 65 yaş üstü insanları eve kapatmakla bir şey sağlanmaz.” sözleri ile eleştirdi. Dr. Ülker, “Pandeminin başında 65 yaş ve üstünü eve hapsetmek yerine çalışana, işsize ekonomik destek sağlanarak 3 haftalık bir tam kapanma kararı alınsaydı hem hastalığın seyrinin hem ekonomik koşulların bugünkü noktaya gelmesi önlenirdi.” diye konuştu.

Kalabalığa girmekte cesaretsizlik oluştu

Pandemi öncesinde son derece aktif bir hayatı olduğunu, haftada bir sinemaya, ayda bir tiyatroya gittiğini, arkadaş toplantılarına katıldığını anlatan Dr. Ülker pandemi döneminin insanlarla iletişimlerini kestiğini vurguladı. Özellikle tek başına yaşayanlar için sürecin daha ağır geçtiğini söyleyen Dr. Ülker, bu sürecin kişilerde içe dönüklük, depresyon hali, başka kişilerle olan ilişkilerde bir çekingenlik ve sosyalleşmede bir azalmaya yol açtığını aktardı. “Pandemi insanları dört duvar arasına hapsetmekle kalmadı, insanların kendisine çevresi ile bir duvar ördürttü. Kalabalığa girmekte insanlarda bir cesaretsizlik oluştu bence en önemli sorun bu.” tespitinde bulunan Dr. Ülker, insanların bu durumdan ya kendi çabaları ile ya da destek alarak hızlıca çıkmaları gerektiğini, yoksa bu depresyon halinin gelecekte daha ciddi sorunlara yol açabileceğini söyledi. Dr. Ülker depresyon hali gibi ilerde özellikle apartmanlarda yaşayıp dışarı çıkma olanağı bulamayanlar için yürüme güçlüğü, eklem sorunları gibi sorunların da yaşanabileceğine işaret etti.

Yeniden ATO’nun toplantılarına katılacağım

Dr. Ülker kapanma sürecini nasıl geçirdiğini şu sözlerle anlattı: ”Bahçeli bir sitede oturduğum için sabah, akşam yürüyüşümü yapabildim. Çok kitap okuyan biriydim, pandemi sürecinde okuduğum kitap sayısı eskisiyle mukayese edilemeyecek derecede arttı. Bütün günümü o doldurdu. Televizyon izleme alışkanlığı olmayan biriydim. Büyülüfener’de Başka Sinema dışında film izlemezken pandemi ile yavaş yavaş televizyonda seçilmiş filmleri izler oldum. Bu süre içinde hiç sinemaya gitmedim. Sonrasında yeniden gider miyim, bilmiyorum” Kendisi de dahil pek çok kişide hastalık kapma endişesi ile dışarı çıkma isteği kalmadığını belirten Dr. Ülker “Bu süre içinde hiç Kızılay’a inmedim. Pandemi öncesi ATO’nun toplantılarına gelirdim. Toplantılar yeniden başlar başlamaz, bu durumu yıkmak için kendimi zorlayacağım. Bunu yıkmak zorundayım, yıkacağım, kararlıyım” cümleleriyle sözlerini bitirdi.