Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği Aslında Neler Getiriyor?

Paylaş:

Dr. Ümit Yaşar Öztoprak
ATO Yönetim Kurulu Üyesi

01.07.2021 tarihinde yürürlüğe giren “Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği” kamuoyu tarafından bir ceza ve fesih yönetmeliği olarak nitelendirilmektedir. Yönetmelik ve sonrasında yayımlanan “Aile Hekimliği Tarama ve Takip Katsayısına İlişkin Yönerge” ile aile hekimlerine 18 yaş üzeri nüfuslarını hipertansiyon, diyabet, obezite ve kalp damar hastalıkları risk puanlaması açısından tarama, hipertansiyon, diyabet, obezite açısından laboratuvar takibi ve 65 yaş üzeri nüfuslarını yaşlı sağlığı açısından tarama ve bu verilerini Hastalık Yönetim Platformu’na (HYP) yükleme görevi eklenmiştir.

HYP aile hekimlerinin hayatına bu yönetmelikle girmiş olsa da 2012 yılında TÜSİAD tarafından yayımlanan “Sürdürülebilir Sağlık Sistemi İçin Kronik Hastalık Yönetiminde Elektronik Sağlık Kayıtlarının Rolü” adlı raporda ortaya atılmıştır. İlgili raporda “HYP, kişilerin kendi çabalarının önemli olduğu bir hastalığa sahip hasta topluluğu için geliştirilmiş koordine sağlık hizmet uygulamaları ve iletişim sistemi" olarak tanımlanmış; “Hastalık yönetim programlarının hayata geçirilmesi ile sağlanabilecek ekonomik kazançlar, ulusal ekonomilerin mali sürdürülebilirliği açısından değerlendirilmelidir” cümleleri ile de önemi açıklanmaktadır. Raporda geçen “Ulusal sağlık bilgi sisteminde toplanmakta olan verilerin esaslarına erişmeden "elektronik kohortlar" şeklinde kullanılabilir hale getirilmesi, anonim hale getirilen verilerin değerlendirilebilmesi birçok bilimsel çalışmanın da temelini atacak ve ulusal sağlık haritamızın çizilmesinde yardımcı olacaktır.” açıklaması ile aile sağlığı merkezi çalışanlarının kendisine kayıtlı nüfusu değerlendirmesi ve değerlendirme sonucunda elde ettiği veriyi de HYP’ye girmesinin önemi ifade edilmektedir.

Raporun sonuç bölümüne göre HYP; “Bütünleştirilmiş, tedavi odaklı, niteliksel bir performans sistemine temel hazırlayacak ulusal bir elektronik sağlık veri sistemine sahip olmak ve sürveyansta kullanılan verileri kronik hastalıklarla mücadelede olumlu ve yapıcı atılımlara dönüştürmek ulusal sağlığımıza ve ekonomimize ciddi katkılarda bulunacaktır.” TÜSİAD tarafından yayınlanan bu raporun dikkat çeken bir tarafı da şudur ki; raporun sahibi üç yazardan birinin raporun yazıldığı yıllardaki görev yerinin HYP’yi de hazırlayan bilişim şirketi olmasıdır. 2019 yılına gelindiğinde ise Dünya Bankası tarafından yayımlanan “Bütünleşik Sağlık Modeli Yoluyla Türkiye’de İyileştirilmiş Bir Birinci Basamak Sağlık Sistemi’nin Kurulması” adlı raporda kronik hastalık izlemleri için Sağlık Bakanlığı’nın planı açıklanmaktadır: “Sağlık Bakanlığı, birinci basamak bakım hizmetleri için hasta talebini artırmayı, farklı hizmet sağlayıcıları arasındaki bakım hizmetlerini entegre hale getirmeyi ve bakım hizmetlerinin büyük bir kısmını maliyetli olan ikinci basamaktan birinci basamak bakım hizmetlerine kaydırmayı amaçlamaktadır. Ulusal Hastalık Takip Sistemi’nin (UHTS) ilk modülünün, 2019 yılında hizmete girmesi beklenmekte olup bu modül içerisinde hastalık yükleri fazla olduğu için önceliklendirilen hipertansiyon, diyabet, obezite ve kalp-damar hastalıklarına ilişkin risk değerlendirmeleri yer alacaktır. UHTS'nin ikinci modülünde böbrek yetmezliği, inme ve damar hastalıkları yer alacaktır. Üçüncü modülde ise KOAH, astım ve yaşlı bakımına yer verilecektir. Sağlık Bakanlığı, ikinci ve üçüncü modülleri 2023 yılında hizmete almayı planlamaktadır.” Yönetmelik ve yönerge konuyla ilgili raporlarla birlikte incelendiğinde ancak anlaşılır hale gelmektedir. Kronik hastalık izlemi ve HYP toplum sağlığına yönelik planlanmış gibi gösterilmeye çalışılsa da Sağlıkta Dönüşüm Projesinin çok önemli bir mihenk taşı mahiyetindedir.

Aile Sağlığı Merkezleri ve Sağlıklı Hayat Merkezleri ile bireye yönelik koruyucu hizmetler, hastalık yönetimi ve tedavinin şehir hastaneleri gibi büyük hastaneler ile bağlantılı sürdürülmesi hedeflendiği anlaşılmaktadır. Yönetmelik ile; sağlığın biyopsikososyal, ekonomik ve toplumsal yönlerini bir yana bırakılması, sağlık sorunlarına yol açan nedenlerin ortadan kaldırılması yerine hastalıklara ya da yüksek riskli durumların erken aşamada saptanması ve böylece şehir hastanesi gibi büyük hastanelerin hasta portföyünün genişletilmesi hedeflenmiştir. Aile Sağlığı Merkezlerinde çalışanların iş güvencesini tamamen ortadan kaldıran ücretlerini ve temel kazanılmış haklarını gasp eden, görüş ve düşünce açıklama özgürlüğünü ortadan kaldıran, kronik hastalık izlemi ve HYP ile halkın sağlık hakkından ziyade sağlığın özelleştirilmesine hizmet eden Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği iptal edilene kadar bir arada karşı çıkmaktan başka çıkar yol yoktur.