Ankara’nın Asbest Çilesi

Kurulduğu günden bu güne Havagazı Fabrikası’nın tarihsel süreci:

1928-1933:  Mimarı ve mühendisi Werner Issel olan yapı  Alman firması tarafından inşa edildi. 57 bin 270 metrekarelik fabrika alanı içinde bulunan kırkı aşkın yapı ilk yıllarda Almanlar, sonraki yıllarda İngiliz ve Türk ustalarca inşa edildi. Ankara’nın havagazı ve kok kömürü ile çalışan  ilk elektrik üretim tesisi olan Tarihi Elektrik ve Havagazı Fabrikası, Cumhuriyet’in bu devrinde inşa edilen diğer yapılar gibi uluslararası mimarlık üslubunun sanayi yapılarının özelliklerini taşıyordu.

1990: Mimarlık tarihi açısından yeri son derece önemli, tasarımı ve mühendislik tekniği ve teknolojisi açısından bir daha yerine koyulamayacak bir değer taşıyan yapı iş merkezi yapılma bahanesiyle yıkılmak istendi.

19 Mart 1991:  Fabrika, sahip olduğu önem nedeniyle Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edildi.

1996: Alınan tescil kararının ardından mülkiyet sahiplerinden birisi olan EGO Genel Müdürlüğü, İdare Mahkemesine açmış olduğu tescilin iptali davasını kaybetti ve karar son olarak Danıştay 6. Dairesinin 1996/5342 sayılı kararı ile kesinleşti.

26 Mayıs 2006: Koruma Kurulu bilime, hukuka, kamu yararına aykırı bir şekilde tescil kararını kaldırdı.

13 Haziran 2006: Danıştay kararına rağmen fabrika alanı içindeki yapıların büyük bölümü Ankara Büyükşehir Belediyesi EGO Genel Müdürlüğü tarafından gece yarısı operasyonuyla yıkıldı.

16 Haziran  2006 : Koruma Kurulu kararı ile soğutma kulesi, vinç, havagazı deposu, raylar, pompa istasyonu ve elektrik santralinin bacalarının tescil kararı  kaldırıldı. Mimarlar Odası Ankara Şube, iki koruma kurulu kararına dava açtı.

2012:  Büyükşehir Belediyesi, 2012 yılında imar planı değişikliği yaptı, bu plan değişikliği de yargıya taşındı ve iptal edildi.

25 Ağustos 2016:  Ankara Büyük Şehir Belediyesi 380 bin muhammen bedelle  ‘hurda karşılığı yıkım’ ihalesine çıktı.

24 Kasım 2016:  İlk ihalenin iptal edilmesiyle ikinci ihaleye gidildi.  İkinci ihale, ‘Havagazı Fabrikası’nda bulunan asbestli malzemelerin ve kalıntıların geri dönüşüm malzemesi olarak sökülmesi’ işi olarak ihale edildi.  Muhammen bedel ise 13 bin 217 TL oldu. İhale eki olan şartnamede asbest oranının 350 ton olduğu ifade edildi.

Aralık 2016: Havagazı Yerleşkesinde bulunan elektrik santralinin ek binası yıkıldı.

15 Şubat 2017:  Ankara Tabip Odası (ATO)  ve Mimarlar Odası düzenledikleri ortak basın açıklamasında  “Ankara kanser mi soluyor” sorusunu yönelterek çevre ve halk sağlığını tehdit eden asbest tehlikesine karşı kamuoyunu uyardı.

24 Şubat 2017:  CHP Milletvekili Murat Emir konuyu Meclis gündemine taşındı

25 Şubat 2017: Meslek Odalarının uyarılarına rağmen Büyükşehir Belediyesi öğle saatlerinde elektrik santralinin yıkımına başladı. Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek uyarılara karşı ‘Biz binanın asbestsiz kısmını yıktık. Asbestli kısmını da denetim altında yıkacağız’ dedi. Meslek Odaları ise alandan çekilen fotoğrafları kanıt olarak göstererek, binanın her yerinde asbest olduğunu, Başkan Gökçek’in doğruyu söylemediğini açıkladılar.

27 Şubat 2017: İçinde kontamine demirler olan ve üstü açık bir şekilde asbestli malzeme taşıyan 06 YB 5152 plakalı tırın fotoğrafları iletilerek Başbakanlık İletişim Merkezi’ne (BİMER)  şikâyet edildi.  İnternetten yapılan ihbarda tırın saat 16.30’da Sıhhiye’den çevre yoluna doğru hareket ettiği bildirildi. Şikayet dilekçesinde ilgili bakanlıkların acilen tırdan örnek alması gerektiği ifade edilerek bu aracın Ulusal Atık Formu olup olmadığı, içinde kaç ton malzeme olduğu sorgulandı.

27 Şubat 2017: Competenze firması tarafından yıkım yeri ve çevresinden numuneler alındı.

27 Şubat 2017:  ATO, Mimarlar Odası, Çevre Mühendisleri Odası, Kimya Mühendisleri Odası, Şehir Plancıları Odası Ankara Şubeleri ve iş güvenliği uzmanları  Havagazı Fabrikası’nın hiçbir koruma önlemi alınmadan yıkılmasına karşı maske takarak basın toplantısı düzenledi. Konunun takipçisi olduklarını belirten bilim insanları ciddi halk ve işçi sağlığı sorunu yaşandığını, Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in suç işlediğini belirtti. Örgütler, önlemsiz yıkımın durdurulmasını talep etti.

28 Şubat 2017: Compentenze firmasının aldığı numunelere göre hazırladığı analiz raporunda dört yerde, asbestin en tehlikeli türlerinden “amphibole” tespit edildiği belirtildi. Yedek numuneler aynı gün Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü’ne gönderildi.

1 Mart 2017:  27 Şubat’ta yapılan şikayete BİMER’den  bilimsel veriler içermeyen ve halk sağlığını hiçe sayan bir cevap geldi.

BİMER, #1700295262  başvuru numarası ile kayda alınan ihbarın Emniyet Genel Müdürlüğüne yönlendirildiğini,  Emniyet Genel Müdürlüğü’nün de konuya ilişkin “Emniyet Genel Müdürlüğü, Uyuşturucu İle Mücadele Şube Müdürlüğümüzü ilgilendiren herhangi bir konu bulunmamaktadır” cevabını bildirdiğini iletti.

1 Mart 2017:  ATO ve Mimarlar Odası Ankara Şubesi, asbestli Havagazı Fabrikası’nın acilen karantinaya alınması ve yıkımın durdurulması için Ankara İdare Mahkemesi’ne  başvuruda bulundu. Mahkeme aynı gün, yıkım işleminin yürütmesini durdurdu.

2 Mart 2017: Sağlık Bakanı Recep Akdağ, katıldığı televizyon programında  “Yıkılan bina kanserojen maddenin yapısında bulunduğu bir bina değil. Asbest içeren bina değil. Yıkılacak binada bu var. Ankara Büyükşehir Belediyesi uzman firmaya bu görevi vermiş durumda. Sağlığa zarar vermeyecek bir biçimde bu yıkım gerçekleşecek. Asbest içeren bina yıkılmış değil şu ana kadar. Bizim tespitimiz bu.” açıklamasını yaptı.

3 Mart 2017:   ATO ve Mimarlar Odası Ankara Şubesi, yıkım sonrası açığa çıkan asbestli hafriyat nedeniyle binanın karantinaya alınması için ilgili kurumlara başvuruda bulundu.

3 Mart 2017:  ATO ve Mimarlar Odası Ankara Şubesi tarafından, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunularak, asbestli havagazı fabrikası yıkımında sorumluluğu bulunanların cezalandırılması talep edildi. Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek ile sorumluluğu bulunan büyükşehir belediyesi yetkilileri ve yıkım işini yapan firma yetkilileri aleyhinde bulunulan suç duyurusunda adı geçen sorumluların, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 181’inci maddesinde tanımlanan “Çevrenin kasten kirletilmesi” ve 257’nci maddesinde tanımlanan “Görevi kötüye kullanma” suçlarını işledikleri ifade edildi. Gerçekleştirilen yıkımın, başta “Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik” olmak üzere ilgili mevzuata ve kamusal gereklere aykırı biçimde gerçekleştirildiği, bu nedenle çalışanlar ve halk sağlığı açısından ciddi tehlike ve zararlara yol açıldığına işaret edildi.

7 Mart 2017: Hacettepe Üniversitesi ve Türk Toraks Derneği’nin düzenlediği ‘Kentsel Dönüşüm ve Asbest Tehlikesi’ başlıklı panelde ATO ve Mimarlar Odası Ankara Şubesi çapraz sorgu için numuneleri gönderdikleri MTA’dan gelen raporu açıkladı. MTA’nın raporu da asbestin varlığını ve çevreye yayıldığını kanıtladı.

8 Mart 2017: ATO, Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve CHP Ankara Milletvekili Murat Emir’in Meclis’te düzenlediği basın açıklamasında, MTA’dan gelen raporla asbestin varlığının kanıtlandığı  belirtilerek yetkililer göreve davet edildi.

14  Mart 2017: ATO ve Mimarlar Odası Ankara Şubesi tarafından, asbestli yıkımın yol açtığı zarar ve usulsüzlüklerin yerinde tespiti ve belgelenmesi için dava açıldı. Açılan davada, akademik ortamdan seçilecek tarafsız bilirkişiler marifeti ile asbestli yıkımın yol açtığı tehlikenin ve Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından sergilenen usulsüzlüklerin belirlenmesine yönelik yerinde bilimsel incelemeler ve tespit yapılması talep edildi.

15 Mart 2017: ATO ve Mimarlar Odası Ankara Şubesi tarafından birlikte açılan, asbestli Havagazı Fabrikası’nın mevzuata ve usule aykırı yıkım işleminin iptali talepli davada verilen yürütmenin durdurulması kararına Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan itiraz, Ankara Bölge İdare Mahkemesi’nin 15.03.2017 tarihli kararı ile ret edildi.