Aşı Karşıtlığı Değil Güvensizlik
Sağlık Bakanlığı’nın 20 Ağustos tarihindeki verilerine göre birinci doz aşılama oranı yüzde 72,99 ikinci doz aşılama oranı ise yüzde 55,50 olan Türkiye’de ülkenin batısından doğusuna doğru aşılama oranı da ciddi anlamda düşüyor. Hakkari, Tunceli ve Ardahan dışında bölgede aşı ortalamasını yakalayan il yok. Aşılama oranı Van’da yüzde 65,9, Diyarbakır’da yüzde 54,7. Şanlıurfa yüzde 50,0 ile aşılama oranında Türkiye sonuncusu. Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde aşılama oranlarının düşüklüğüne ilişkin Diyarbakır, Şanlıurfa ve Van Tabip Odası Başkanları benzer görüşleri dile getirerek sürecin baştan şeffaf yönetilmemesinin aşılamaya da yansıdığını söylüyorlar ve yaşanan durumun aşı karşıtlığından değil güvensizlikten kaynaklandığını belirtiyorlar.
Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Dr. Elif Turan, Diyarbakır halkının aşı yaptırmamasına ilişkin “Aşı karşıtlığı demeyelim de çünkü bizim gözlemlediğimiz net bir aşı karşıtlığı değil bu. Buna Covid-19 aşısına karşı bir tereddüt ve güvensizlik diyelim. Covid-19 aşısına tereddütle yaklaşan insanlar eline çivi battığında gidip tetanoz aşısını oluyor. Çocuğunun çocukluk çağı aşılarını yaptırıyor. Aşı karşıtlığı olsa bunlara karşı da olur.” sözlerini sarf ediyor.
Bu tereddüt ilk zamanlarda Sinovac aşısına karşı iken yan etki ve alerji gelişir kaygısı ile şu an Binotech aşısına yönelmiş durumda. Dr. Turan, halkın yaşadığı bu tereddütü sürecin başından beri şeffaf, güven verici, katılımcı yönetilmemesine bağlıyor.
Aşı konusunda toplumsal duyarlılık sağlanamadı
Aşı konusunda toplumsal duyarlılığın sağlanamadığını kaydeden Dr. Turan, Bakanlığın aşı konusunda yeterli bilgilendirme yapmamasının insanlarda kafa karışıklığına sebep olduğunu söylüyor. Dr. Turan yaşananları “en basiti 2 doz Sinovac olanlar için 3. doz söz konusu olduğunda Bakanlık bunu bile neden olmalı, kimler olmalı diye açıklamadı.” sözleri ile anlatıyor.
Bölgede digital okur-yazarlık oranının çok düşük olduğunu belirten Dr. Turan insanların aşı sıralarının gelip gelmediğini öğrenemediklerini kaydediyor. Dr. Turan bir başka etken olarak sağlık hakkına anadilde ulaşamamayı göstererek “Herkesin akıllı telefonu, tableti yok. Böyle olunca 182’yi aramak gerekiyor. Arayınca da anadil problemi ortaya çıkıyor çünkü kendi anadilinde hizmet alamıyor. Arayacak ama derdini nasıl ifade edecek, karşısındakini nasıl anlayacak. Aşılama konusunda insanlar yeterince bilgilendirilmedikleri gibi bir de kendi anlayacakları dilde de bilgilendirilmediler maalesef. Aşının önemini anlatsanız bile aynı dili konuşmuyorsanız anlayamaz. Anlatamadığınız bir şeyi de yaptıramazsınız.” diyor.
Mobil aşılama ile 1 günde 1 haftalık aşı sayısına ulaşıldı İlk günden itibaren Diyarbakır Tabip Odası olarak yaptıkları açıklamalarla, hem Türkçe hem Kürtçe video ve broşürlerle, yerelde çok izlenen televizyon ve radyo kanalları aracılığı ile halkı aşı olmaya ikna etmeye çalıştıklarını belirten Dr. Turan, aktivistleri olan aile hekimlerinin aşı sırası gelenleri tek tek arayarak aşıya davet ettiklerini belirtiyor. İl Sağlık Müdürlüğüne mobil aşılamaya geçilmesi yönünde bir öneri götürdüklerini ve uygulamaya geçildiğini sözlerine ekleyen Dr. Turan, mobil aşılama ile ASM’de 1 haftada yapılan aşı sayısına 1 günde ulaşabildikleri yönünde sahadaki hekimlerden dönüş aldıklarını anlatıyor. Kurulan stantlarla ilde aşılama oranları yükseltilmeye çalışılıyor.
Gençler aşı olmuyor
Van Tabip Odası Başkanı Dr. Hüseyin Yaviç de aşı tereddüttü olarak nitelendirdiği durumun yaş grupları aşağı indikçe daha da arttığını belirtiyor. Van’da ikinci doz aşıyı olanların oranının yüzde 24 olduğu bilgisini veren Dr. Yaviç, aşı oranlarının düşüklüğünün başlarda aşı tedariği, sonrasında ise randevu sistemi ile ilgili sıkıntılardan ancak bugün gelinen noktada insanların tereddütten ötürü aşı olmamasından kaynaklandığını aktarıyor. Bu tereddüttün sebebini yeterli bilgilendirme yapılmaması olarak gösteren Dr. Yaviç, basında ve sosyal medyada dolaşan bilgi kirliliğinin aşıya karşı olumsuz bir yaklaşım yarattığını belirtiyor.
Bakanlığa güvensizlik aşıya da yansıyor
Tedbirlerin kaldırılması ile şu an hastanelerde bir yoğunluk yaşandığı bilgisini veren Dr. Yaviç, sahada edindikleri gözlemlere dayanarak Sağlık Bakanlığına yönelik bir güvensizlik olduğunu ve bu güvensizliğin aşı konusuna da yansıdığını aktarıyor. Dr. Yaviç, Bakanlık doğru bilgileri paylaşmadığı için insanların ağızdan ağıza dolaşan söylemler üzerinden hareket ettiklerini ve sonunda aşı tereddütünü arttıran bir tablo elde edildiğini anlatıyor. Dr. Yaviç, Bakanlık ve yereldeki kurumların aşı konusunda ciddi bir politika ortaya koymamasından kaynaklı olarak aşılama süreci ile ilgili sıkıntıların hekim ve sağlık çalışanları üzerinden aşılmaya çalışıldığını kaydediyor. Dr. Yaviç sözlerini “Aile hekimleri üzerinden aşı oranlarının artırılması hedefleniyor. Bu konuda aile hekimlerine baskı yapılıyor. Bakıyorsunuz aşı tedariğinde sorun var. İnsanlar ASM’ye gittiğinde aşı bulamıyor. Tüm bu olumsuz durumlar vatandaş ile hekimler arasında yaşanıyor.” diye sürdürüyor.
Sorumluluğu halka yüklüyorlar
Van’da aşı bilgilendirmesi yapmak için stant açmak istediklerini ancak Valilikten olumlu ya da olumsuz bir yanıt alamadıklarını belirten Dr. Yaviç, kollektif bir çalışmayı ön plana çıkarmayan, veri paylaşımında şeffaf davranmayan bir anlayışla pandeminin önlenmesinin mümkün olmadığını söylüyor. Dr. Yaviç, özellikle TTB ve tabip odaları olarak pandeminin nasıl yönetilmesi gerektiği konusunda açıklamalar, toplantılar yapıp aşı konusunda halka çağrıda bulunduklarını belirterek yetkililerin sorumluluğu tamamen halka yükleyip herhangi bir çalışmanın içine girmemelerinin pandemi açısından olumsuz bir tablo oluşturduğunu sözlerine ekliyor.
Aşı ile bölgesel eşitsizlik görünür oldu
Bakanlığın yayınladığı aşı haritasına göre Şanlıurfa en düşük aşılama oranı ile son sırada yer alıyor. Şanlıurfa Tabip Odası Başkanı Dr. Osman Yüksekyayla ilk günden itibaren aşılamada bir artış olmadığını kaydederek Mardin, Adıyaman, Batman, Siirt’te de tablonun çok farklı olmadığını aktarıyor. “Aşıda neden bu durumda olduğumuzu tek başına aşı tablosuna bakarak yorumlayamayız. Bu tablonun aynısı Türkiye eğitim sıralamasında da aynı, sağlık hakkına ulaşımda da aynı, üniversite sınav başarısında da aynı. Kişi başına düşen hekim sayısında da aynı. Bu tablo sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel tüm sıralamalarda aynı. Maalesef bölge olarak sadece aşı tablosunda değil her tabloda son sıradayız. Asıl bunu tartışmak gerekiyor.” diyen Dr. Yüksekyayla aşı ile bölgesel eşitsizliğin görünür olduğunu belirtiyor.
Covid-19 aşılama oranının bu kadar düşük olmasını aşı reddi olarak değil aşı kafa karışıklığı olarak tanımlayan Dr. Yüksekyayla, pandeminin ve aşılamanın başladığı günden beri Bakanlığın devamlı değişen kararları, ortada dolaşan bilimsel dayanağı olmayan iddialar, bilgi kirliliği, sürü bağışıklığı kazandık algısı ve özellikle kayyumlardan sonra bölgede kamu yönetimine duyulan güvensizliğin daha da azalması nedeniyle tereddütün artığını söylüyor.
Tarım işçileri ve mülteciler aşılanıyor mu?
Urfa’da aşılama başladığında insanların ilk olarak randevu problemi yaşadıklarını belirten Dr. Yüksekyayla, kırsalda yaşayan ileri yaş gruplarının randevu alamadıklarını, randevusuz gittiklerinde o gün aşı olamadıklarını, randevu oluşturulan gün ise yeniden ASM’ye gitmedikleri için aşı olamadıklarını anlatıyor. Bölgede yaygın konuşulan dillerde bir kampanya yürütülmediği için insanların aşı konusunda yeterli bilgiyi alamadıklarını aktaran Dr. Yüksekyayla, Türkiye’de en fazla Suriyeli’nin yaşadığı il olan Urfa’da mültecilerin aşılanıp aşılanmadıklarına dair bir bilgileri olmadığını bunun da bir başka sorun olduğunu sözlerine ekliyor.
Nüfusun büyük bir kısmı şu an dışarda
Urfa’da büyük bir tarım işçisi nüfusu olduğuna işaret eden Dr. Yüksekyayla “Nüfusumuzun büyük bir kısmı şu an dışarda. Binlerce insan nisandan kasıma kadar Urfa’da değiller. Değişik şehirleri dolaşıyorlar. Tarlalarda kalıyorlar. Zaten bu insanların sağlık hakkı, gebe takibi, çocukluk aşı takibinin nasıl yapıldığı ile ilgili kaygılarımız varken pandemide bu insanların gittikleri yerlerde aşılanıp aşılanmadığı da büyük bir soru işareti” diyor.
Birlikte harekete geçilmesi gerekiyor
Dr. Yüksekyayla, aşılama sürecinin başından beri tabip odası bünyesinde aktif görev alan hekimlerin hastaları tek tek arayıp ikna etmeye çalıştıklarını, sosyal medya üzerinden yayınladıkları videolarla aşı çağrısı yaptıklarını anlatıyor. Dr. Yüksekyayla, Aşı oranlarındaki düşüklükten ötürü son zamanlarda İl Sağlık Müdürlüğü tarafından aşı ikna timleri kurulduğu, kapı kapı dolaşıp çalışma başlatıldığı, şehrin kalabalık yerlerinde aşı stantları oluşturularak aşılamanın tüm şehre yayılacağı gibi çalışmalar yapılmaya başlandığını kaydediyor. Tüm bu çalışmaların daha önce yapılması gerektiğini ama şu an yapılıyor olmasının da kıymetli olduğunu belirten Dr. Yüksekyayla, tabip odası başta olmak üzere STK ve meslek örgütlerinin de sürece dahil edilerek birlikte harekete geçilmesi gerektiği önerisini sunuyor.
Bilimin toplumda geldiği noktayı tartışmamız gerekiyor
“Pandemi bölgesel eşitsizliği tartışmak için bir zemindir benzer şekilde bilimin toplumda geldiği noktayı tartışmak için de bir zemindir.” diyen Dr. Yüksekyayla sözlerini “ Yıllardır bilim ve bilim insanları hor görüldü, aşağılandı, değersizleştirildi. Bundan ötürü bugün insanlar bilim insanlarının sözlerine daha az itibar ediyor, daha az değer veriyor. Bu bir günde olmadı. Yıllar içinde oldu. Hekimlerden tutun da mühendisinden, öğretmenine kadar böyle. Hükümetin yıllardır sürdürdüğü tavrın sonuçları bunlar. Pandemi bunları da artık tartışmamız gerektiğini gösterdi bize.” diyerek bitiyor.