ATO'dan

Paylaş:

ATO Yönetim Kurulu

2021 Ekim ayından itibaren Türk Tabipleri Birliği ve tabip odaları başta olmak üzere, sağlık emek ve meslek örgütlerinin verdiği mücadele, içinde birçok handikapı ve eşitsizliği barındıran “Sağlık Bakanlığı Ek Ödeme Yönetmeliği’nin 12 Ağustos tarihinde yayınlanmasını sağladı. Taban ödeme, teşvik ödemesi vb. beş altı kalemde sıralanan, şarta bağlayan (disiplin cezası alanların ek ödemesinin ceza düzeyine göre kesilmesi), inceleme heyeti oluşturan, mesai dışı çalışmayı gönüllü zorlayan, sağlık hizmetlerinin bütünlüğünü zedeleyici şekilde gelire katkısı olan/olmayan ayrımı yapan, 30 sayfadan oluşan, Bakan’ın da anlamadığı, 15 Ağustos’ta anlarsınız dediği yönetmelik, asistanlar başta olmak üzere YÖK’e bağlı kadrolarda çalışanları, aile hekimliği ve il ilçe sağlık müdürlükleri ile 112 çalışanlarını kapsam dışında tuttu.

 İtirazlar ve asistan eylemleri/iş bırakmaları sonucu Sağlık Bakanlığı tarafından ilgili birimlerde çalışanlar dahil edildi, daha sonra tekrar revize edildi, YÖK de ek ödeme yönetmeliği yayınlamak zorunda kaldı. Ekonomik kriz ve yüksek enflasyonla yoksulluk sınırının altında kalan ücretlerde iyileştirme yapmak için beş altı kalemden oluşan, şartlı, ceza sopası, inceleme kurulu vb. içeren 30 sayfalık yönetmeliğe değil, iş barışını bozmayan, sağlık hizmetlerini bütün olarak değerlendiren, insanca yaşayacağımız yoksulluk sınırının en az iki katı olan tek maaşa ihtiyaç var.

Temmuz ayında intörn hekimler için asgari ücret düzeyinde maaş açıklaması sonrası herhangi bir düzenleme yapılmadığı gibi, TBMM’nin gündeminde henüz görünür olmadı. Düzenlemenin biran önce Meclis gündemine alınıp, vakıf üniversitelerinde öğrenim gören intörn hekimleri de kapsayacak şekilde yasalaşması gerekmektedir. 3 Eylül’de yayımlanan “Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği” içerisinde bir kazanım olarak; uzmanlık öğrencilerinin üç günde birden daha sık ve ayda sekiz nöbetten daha fazla olmamak kaydıyla ve gece nöbeti sonrası ertesi gün izinli sayılması konusunda açık hüküm getirmiştir. Ancak yönetmelikte birçok olumsuz nokta da yer almıştır. Yönetmeliğe ilişkin ATO Hukuk Bürosu görüşü  ayrıntılı olarak web sitemizde mevcuttur.

28 Eylül Çarşamba günü Ankara’nın ikinci şehir hastanesi Etlik Şehir Hastanesi açıldı. Tamamlanmadan açılan, açılmadan önce ve sonra Sağlık Bakanlığı tarafından farklı tebliğler ile kaotik bir ortama dönüşen süreç, gerek çalışanları, gerekse hastaları oldukça mağdur etmiştir. Uzun süredir Etlik Şehir Hastanesinin açılışıyla kapatılacağı gündeme gelen beş köklü kamu hastanesine yönelik yayınlanan 21 Eylül tarihli Sağlık Bakanlığı genelgesi/tebliği ile Ulucanlar Göz Hastalıkları EAH’nin kapatılacağı, Dr. Sami Ulus Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları EAH ile Zübeyde Hanım Kadın Hastalıkları EAH’nin kısmen kapatılıp eğitim ve araştırma kısmının kaldırılarak, statüsünün düşürülüp A-2 Dal hastanesine dönüştürüleceği, Dışkapı Yıldırım Beyazıt EAH’nin yine kısmen taşınarak statüsünün korunacağı şeklindeydi. Dr. Abdurrahman Yurtaslan Onkoloji EAH için ise hiçbir ibare yer almamıştı. Sonrasında Onkoloji Hastanesi hekimleri ve sağlık çalışanları dahil hastanelerden Etlik Şehir Hastanesi’ne görevlendirmeler yapıldı. Ancak 27 Eylül tarihli başka bir genelge ile Ulucanlar dahil hiçbir hastanenin kapatılmayacağı ve bütün hastanelerin statülerinin korunarak kısmen taşınacağı, Onkoloji Hastanesinin ise taşınmayacağı belirtildi. Onkoloji Hastanesinden giden hekim ve sağlık çalışanlarının geçici görevleri bir gün sonra açılış yapıldığı gün iptal edildi ve hastaneye geri döndüler. Bu arada Dışkapı Yıldırım Beyazıt EAH’de kamyonlara yüklenen eşyalar geri indirildi. Ankara EAH’den göreve yeni başlayan 10 pratisyen hekimin Sami Ulus’a geçici görevleri çıkarıldı. EAH ve dal hastanesine yapılan bu görevlendirmenin de ikinci genelge sonrası iptal edilmesi gerekmektedir. Kendi alanlarında gelenek oluşturan köklü hastanelerimiz şimdilik kapatılmaktan kurtuldu, ancak kaotik tablo devam etmekte, hastaneler ikiye üçe bölünmüş durumda. Sağlık hizmetlerini aksatan, ameliyatları yapılamaz hale getiren bu belirsizlik ve parçalanma çalışanları da olumsuz etkilemektedir.

Sağlıkta ve ülkemizde şiddet hız kesmedi maalesef. 14 Eylül’de İstanbul Esenyurt Dr. Necmi Kadıoğlu Devlet Hastanesi güvenlik görevlisi Tuğrul Okudan gürültü yaptıkları için uyardığı hasta yakınları tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Konya’da 6 Temmuz günü öldürülen Dr. Ekrem Karakaya cinayetinin ardından sağlıkta şiddet iki ay sonra sağlıkta ikinci cinayetle kendini gösterdi.

Toplumsal bir soruna dönüşen ve her alanda varlığını sürdüren şiddet dalgası, 2 Ekim Pazar günü Ankara’da bir eğlence mekanında istedikleri parçayı çalmadığı için ikisi kamu görevlisi üç kişi tarafından saldırıya uğrayan müzisyen Onur Şener’i hayattan kopardı. Evli ve bir çocuk sahibi Onur Şener’in öldürülmesi ülkemizin içine düştüğü şiddet sarmalını bir kez daha gözler önüne serdi. Baş döndürücü bu süreç içinde 1929 yılı 18 Ekim’de seçimini yaparak kurulan, o zamanki adı Etibba Odası olan Ankara Tabip Odası’nın 93. kuruluş yıldönümünü ODTÜ Mezunları Derneği Vişnelik tesislerinde gerçekleştirdik. Basın ve sağlık ödüllerinin de verildiği törene çok sayıda meslektaşımızın yanı sıra siyasi parti temsilcileri, milletvekilleri ve demokratik kitle örgütü temsilcileri de katıldı.

Daha iyi bir hekimlik ve sağlık ortamında buluşmak dileğiyle.