ATO’nun İlk Kadın Genel Sekreteri: Dr. İnci Taşdemir
Ettiba Odalarından bugüne Ankara Tabip Odası’nın tarihi ile ilgili yaptığı araştırmalarda Dr. Muharrem Baytemür’ün dikkatini bir isim çekti: Dr. İnci Taşdemir. 1973 yılı ATO Yönetim Kurulu Üyesi olan Taşdemir ATO Genel Sekreteri unvanını taşıyan ilk kadın hekim.
Dr. İnci Taşdemir 1943 doğumlu. Şeker fabrikalarında çalışan memur bir babanın kızı. Nerede şeker fabrikası varsa babasının tayini oraya çıkıyor 4’er, 5’er yıl aralıklarla. Kızının tahsil hayatının bu tayinler yüzünden bozulmasını istemeyen babası onu Çamlıca Kız Lisesine yatılı gönderiyor. O yılları, “Ben 12 yaşında girdim Çamlıca Kız Lisesine 18 yaşında mezun oldum. Her şeyimi, eğitim hayatımdaki tüm başarılarımı o okula borçluyum” diye anlatıyor Dr. Taşdemir.
Liseyi pekiyi derece ile bitiren öğrencileri Ankara Tıp Fakültesinin imtihansız aldığını duyunca son gün Ankara Tıbba kaydını yaptırıyor ve geliyor Ankara’ya. Yıl 1961… Yaşarken anlaşılmasa da kayıt günü kader Taşdemir için ağlarını örüyor. Bir ömrü paylaşacağı eşi Oğuz Taşdemir ile peş peşe yaptırıyorlar kayıtlarını. Eşi askeri tıbbiyede, kendisi sivil. Fakülteye birlikte başlıyorlar, imtihanlardan aldıkları puanlar farklı olunca ufak kıskançlıklar olsa da hep birbirlerine destek olarak tamamlıyorlar fakülteyi.
Parasal sorunlardan ötürü alınan burs araya ilk ayrılıklarını sokuyor mezuniyet sonrası. Dr. İnci Taşdemir İzmir Seferihisar’a hükümet tabibi olarak gidiyor aldığı bursa karşılık iki yıl. Ankara’ya dönünce Sami Ulus Çocuk Hastanesinin imtihanını kazanıp ihtisasa başlıyor Dr. Taşdemir. Bu arada askeri tabip olan Dr. Oğuz Taşdemir’in görevi gereği yine ayrı kalıyorlar bir süre.
“Bizden sonra odanın rengi değişti”
68 kuşağının etkisinin hala hissedildiği zamanlar. Genç asistanlar bu ideallerle “neden tabip odasının yönetimine biz sahip değiliz” diye kendi aralarında tartışırken 1973 seçimlerine Dr. Kemal Beyazıt, Dr. Turhan Temuçin ile birlikte giriyor Dr.İnci Taşdemir. İki liste arasında kazanan taraf oluyorlar. Bir müddet sonra Odanın başkanlığını yapan Dr. Kemal Beyazıt’ı dönemin Sağlık Bakanı Kemal Demir, Yüksek İhtisas Hastanesinin başhekimi olarak görevlendiriyor. Kemal Beyazıt’ın yerine Turhan Temuçin başkan oluyor, İnci Taşdemir de ilk kadın genel sekreter.
Yönetimde yer aldığı günlerde güzel işler başardıklarını şu sözlerle aktarıyor Taşdemir: “Bizden sonra odanın rengi değişti. Biz tabip odasına hem halka hem doktorlara hizmet verir bir görüntü kazandırdık.”
Doktorlara araba kampanyası
İlginç bir çalışmaya da imza atıyor Dr. Taşdemir ATO yönetimi ile birlikte. Ekonomik sıkıntıların kol gezdiği o yıllarda Tabip Odası çatısı altında doktorlar için araba kampanyası başlattıklarını anlatıyor: “Sıkıntılı yıllardı. Bir arabaya sahip olmak için belli bir miktar para yatırıp bir yıl beklemeniz gerekiyordu. O yıllarda doktorlar için ne yapabiliriz diye düşünüyorduk. Çoğu doktorun arabası yoktu, kampanyayı başlattık. Belli bir miktar peşinat geri kalanı taksitle yüzlerce doktora araba aldırttık.”
Devlette çalışanlara üst ihtisas yolu açılıyor
Dr. Taşdemir’in doktorlar için yaptığı tek şey bu araba kampanyası değil. Bir de devlet hastanesinde çalışan doktorlara üst ihtisas yolu açılması için attığı adım var. Eşi Oğuz Taşdemir Sağlık Bakanı Mehmet Aydın’ın eşinin ameliyatını yapan ekipte yer alıyor. Hastayı muayene için Bakanın evine gidip geldiği günlerden birinde Bakan, Taşdemir’e bir isteği olup olmadığını soruyor. Taşdemir yok yanıtı veriyor ancak eşi İnci Taşdemir’in bir isteği oluyor. Bu istek de devlet hastanelerinde çalışan hekimlere üst ihtisas hakkı verilmesi. Dr. Taşdemir isteğini “Bizim zamanında bilimsel çalışmalar yalnız üniversitede yapılır, her şeyi onlar bilir, bizler devlet hastanesinde her türlü tedaviyi yaparız ama bilimsel araştırma yapamazmışız gibi bir düşünce vardı.” diye gerekçelendiriyor.
Bakana ilettiği bu istek kısa sürede yanıtını buluyor. Bir yıl fakülte, bir yıl Yüksek İhtisas olmak üzere pediatrik kardiyolojide üst ihtisas yaparak kendisinden sonraki hekimlerin de önünü açmış oluyor Dr. Taşdemir. İhtisasın ardından Sami Ulus’a dönüyor ama çok sürmüyor. Kızıl salgını dolayısıyla Meclis’e gidiyor ve orada kalıyor. 90’lı yıllarda emekli oluncaya kadar 14 yıl boyunca Meclis’te sürdürüyor çalışmayı. Torunlarını büyütmek için emekli dilekçesini verdiğindeyse bir daha da meslek hayatına dönmüyor.
*Bu yazı Hekim Postasının 97. sayısında yer almıştır