Attila İlhan Roman Ödülü Dr. Murat Özsan’ın oldu

Dr. Murat Özsan “Umudun Rengi” adlı romanıyla Attila İlhan Roman Ödülü’nü kazandı. Her yıl roman ve şiir dallarında verilen ödülü bu yıl Dr. Özsan, Abdullah Ataşçı’nın “Yara Bende” adlı romanı ile paylaştı. Aralarında Mehmet Eroğlu, Asuman Kafaoğlu Büke, Seval Şahin ve Cem İlhan’ın bulunduğu seçici kurul, Dr. Özsan’ı toplumsal kaygıları gözeterek insanı ele alış tarzı ve kurgudaki ustalığı nedeniyle ödüle layık gördü.“Geçmişin Rüyası”, “Ve Ötesi” adlı kitapları da bulunan Dr. Özsan ile yazın hayatına başlamasından ödüle uzanan yolculuğu konuştuk.

Röportaj: Sibel Durak

Dr. Murat Özsan’ın yazın hayatı bu yolculuğa girişen hemen herkeste olduğu gibi daha çocuk yaşlarda şiirle başlıyor. Babasının teşviki ve özendirmeleri ile sürdürüyor yazmayı. Çocukken uçurtmalara, uçaklara yazdığı şiirler lise çağlarında duyguların devreye girmesi ile tarzını değiştiriyor.

1978’de Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesini kazanıyor. Fakülte yılları, mezuniyet, Malatya’da 2 yıl mecburi hizmet… Ardından babası Dr. Kemal Özsan ve amcalarının izinde yürüyerek Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji’de devam ettiriyor hekimliği. Ancak eğitim ve meslek hayatı süresince yazı ile ilgili her şeyi rafa kaldırıyor.

Yorgunluğunu yazarak atıyor

Hayat akıp giderken, yaşadığı acılar ve sıkıntılar bir şekilde yazıya dönmesine sebep oluyor. 17 Ağustos depreminde anne ve babasını
kaybetmesinin ardından yeniden şiir yazmak için kalemi eline alıyor. Yazmaya ilişkin asıl dürtüsü ise tıp fakültesinde dekan yardımcılığı yaptığı 2008-2012 yıllarında ortaya çıkıyor. İdareciliğin verdiği yorgunluğu yazarak atmaya başlıyor. Yazdığı şiirleri, “Damlalar” adını verdiği kitapta topluyor.

Bu yıllarda sahilde gezerken anlık bir görüntü zihninde bir romanın ilk izlerini canlandırıyor. Tek başıma kotaramam diyerek meslektaşı Dr. Çiğdem Güngör’e açıyor fikrini. Bundan sonra iki arkadaş önce roman yazımı ile ilgili kitaplar okuyup, araştırmalara girişiyor ardından öğlen araları odaya kapanıp yazmaya başlıyorlar. Böylece 2009’da “Geçmiş’in Rüyası” çıkıyor ortaya. İdarecilik görevi bitince yeni bir roman yazmak için kolları sıvıyor. Çocukluğundan 40’lı yaşlara kadar yaşadığı Kızılay’da geçen “Ve Ötesi”ni yazıyor.

Dr. Özsan bundan sonrasını “Ben bu işle daha ciddi uğraşmalıyım diyerek 2014’ten beri yoğun emek harcamaya başladım. Yanımda
sürekli defterle dolaşırım aklıma bir şey gelir not alırım oraya. Gece yatağımın başındadır. Uykunun arasında bir cümle gelir aklıma, uyanır yazarım.” diye anlatıyor.

Yazarken tarih kitabına döndürmeden tarihi, coğrafya kitabına çevirmeden coğrafyayı vermeye özen gösteriyor Dr. Özsan. Romanlarını
da hep bu düşünceler ile kurguluyor. Yazmaya başlamadan önce kurgunun şablonunu çıkarıyor. Tek tek tüm karakterleri, önermeleri hazırlıyor kendisine bir yol haritası olarak.

Yazarken en zorlandığı kitap

“Umudun Rengi” yazarken en zorlandığı kitap oluyor. “Çok karakter var. Hepsinin hayatı birbirine bağlanıyor. Profesyonel anlamda
uğraşarak “Umudun Rengi”ni ortaya çıkardım. 2017 gibi yazmaya başladım. Hafta sonları, öğlen araları, akşamları, fırsat bulduğum her zaman aralığında romana yoğunlaştım. Zaman zaman ara verdiğim oluyordu. Derken bir buçuk yıllık süreç sonunda 2018 Nisan’ında romanı bitirdim” diye anlatıyor yazma sürecini. Yazarken en büyük destekçileri ise eşi ve kızı. Kitabın editörlüğünü onlar üstleniyor. Arkadaşlarından aldığı yorumlar ise motivasyonunu arttırıyor.

Yazmaktan çok Dr. Özsan’ı yoran konu  kitabın basım süreci oluyor.  Dr. Özsan yayınevlerinin ayakta kalma çabasını anlamakla birlikte bu konu ile ilgili düşüncelerini “Bu iş çok ticarileşmiş. Bizler çok dışındayız. Bu dünyanın içine giren bir insanın kitabını bastırma
süreci daha kolay ilerliyor. Dışardan girmek, kendini kabul ettirmek çok zor” şeklinde paylaşıyor.

“Umudun Rengi”ni kendi olanakları ile bastırıyor ama yaşadıkları onu umutsuzluğa itiyor. “Çok moralim bozuldu. Bu iş olmayacak diye
düşünmeye başladım. Bir daha yazmayacağım deyip yazdığım şeyleri tamamen bir kenara attım.” diye tarif ediyor o dönem yaşadığı duyguları.

“Ödül moral ve motivasyon kaynağı oldu”

 

Umutsuzluğa kapıldığı bu noktada karşısına Attila İlhan Ödülü çıkıyor. Pek bir beklentisi olmadan yarışmaya katılıyor. 6-7 aylık bir
sürenin sonunda aldığı telefon Dr. Özsan için “Umudun Rengi” oluyor. Telefonun ucunda Doğan Hızlan, kendisine ödüle layık görüldüğünü söylüyor.  

Yarışmaya katılan 65 kitap arasından “Umudun Rengi”, ödülü Abdullah Ataşçı’nın “Yara Bende” romanı ile paylaşıyor. Jüri üyeleri her iki
yapıt arasında ayrım yapamıyorlar çünkü.

Dr. Özsan duygularını şöyle anlatıyor. “Ödül moral ve motivasyon kaynağı oldu. Azim geldi. Yeni romana başladım, yazıyorum, zevkle. Biraz stres de oldu, en azından onun seviyesinde bir şey yazmalıyım diye. Onun ardından daha iyi bir şey çıkarmak için uğraşıyorum” Zaman zaman düşününce hala Attila İlhan gibi duayen bir isim adına verilen ödülü aldığına inanamadığını itiraf ediyor Dr. Özsan.

Ödülün kurguya verilmesi en hoşuna giden yanı. 2014’ten bu yana yaşadığımız toplumsal olayların ekseninde  geçen ve birbiriyle kesişen hayatları anlattığı romanda Dr. Özsan en fazla zamanı karakterleri oluşturmak için harcadığını söylüyor. Sebebini ise “Yazarın sesinin duyulduğu romanları sevmiyorum, tatsız geliyor. Her karakter canlanıp kendi seslerini duyursun istiyorum” diye açıklıyor.

Dr. Özsan, ödülün verdiği motivasyonla Ankara-Büyükada bağlantılı yeni romanı için çalışmaya başlamış durumda.  

“Tıp eğitiminin faydasını gördüm”

Dr. Özsan, yazarken aldığı tıp eğitimin kendisine çok faydası olduğunu aktararak şunları söylüyor: “Tıpta bir sistematik var. Hekim
olarak bir hastalığın teşhisinde bir sürü şeyi aynı anda düşünüp ayırıcı tanıları koymanız lazım. Kurguyu oluştururken bu analitik düşünce yapısından yararlandım. “

Hekimlik gibi yazarlığın da çok çalışmayı gerektirdiğini belirten Dr. Özsan, kendisini yazar olarak görmediğini, daha çok emek verip
üretmesi gerektiğini sözlerine ekliyor.