Benim Derdim, Bu Hafızasızlık ve Vefasızlığa Karşı Hatırlatmak

Türkan Bir Bilim Kadınının Öyküsü belgesel filmiyle Ankara Tabip Odasının konuğu olan gazeteci yazar Özlem Özdemir, bugüne kadar kaleme aldığı kitaplar ve hazırladığı belgeseller hakkında merak edilen soruları Hekim Postası için cevapladı.

Sibel Durak

Cumhuriyet Işığında Söyleşiler, İlham Veren Cumhuriyet Kahramanları: “Öncü Kadınlar”, İlham Veren Cumhuriyet Kahramanları: “Öncü Erkekler”, Benim Adım Afet, Afet: Atatürk’ün Manevi Kızı Prof. Dr. Afet İnan’ın Yaşamöyküsü ve Kadınlar Cumhuriyeti-Bilimin Öncü Kadınları adlı kitaplarınızdan hareketle böyle bir seçki oluşturma fikri nasıl ve nereden doğdu?

Özlem Özdemir: En temelde, Atatürk ve Cumhuriyet’e borç ödemek için bu alanda üretiyorum. 2018’de “İlham Veren Cumhuriyet Kahramanları- Öncü Kadınlar” kitabını yazma sebebim; çocuklar ve gençler için bizim kadınlarımızı anlatan Türkçe kitap olmadığını fark etmem. Ve dedim ki, “kimse yazmıyorsa sen yaz Özlem!” Bu bir kültür aktarımıdır ve dünyada buna çok önem verilir. Ardından “Öncü Erkekler” kitabını yazdım çünkü çok başarılı erkek kahramanlarımız da var ve hem erkek hem kızlara örnek olacak kişileri birlikte aktarmak lazım. Devamında diğer kitaplarım kaçınılmaz olarak geldi. Tarih, bir kere yazılıp bırakılacak bir şey değil, nesilden nesile aktarmaya devam ettirmezseniz aradaki boşluğu bir gün gelir birileri kendi istediği gibi yeni bir tarihle doldurur. İnsan örnekleri de bunun parçasıdır, hele ki bizim gibi çarpıcı bir kuruluşa ve tarihe sahip ülkelerin insanları yaşatılmayı hak eder, dünyada bu böyledir. Onları yaşatırsanız gençlerin ülkeleriyle bağ kurmaları kolaylaşır, onlara “ben de yapabilirim” duygusu aşılanır ve ülkeyi geliştirecek olanların kendileri olduğu bilincini taşırlar. Benim derdim, bu hafızasızlık ve vefasızlığa karşı bugün bizlere yol açan o insanları hem yeniden hatırlatmak hem de gençlere tarihlerinin hiç de sandıkları gibi zayıf olmadığını, aksine gurur duyacakları bir geçmiş ve öncülere sahip olduklarını anlatmak. Bu da Cumhuriyet’i savunmanın bir yolu aynı zamanda.

Süreli bir yayın için röportaj yaparken elbette sizin kadar yayın kuruluşunun da beklentileri doğrultusunda seçimler yapıyorsunuzdur ancak bir kitap çalışmasında yer alması için isimleri seçerken sizin için temel kriterler neler, röportaj yaptığınız kişinin hangi özellikleri oluyor?

Ö.Ö: En temel kriterim, bu ülke için bir şeyler yapma çabasında olan insanlar olmaları. Süreli yayınlarda çalışırken de bu böyle, ben kişi seçimlerim konusunda özgür hareket ederim. Eğer bu konuda bir engelle karşılaşırsam ve bu ilkelerime ters düşerse zaten o kuruluşta çalışmam. Kitaplarımda ise, bu ülkenin ilk kuşağının gençlere örnek olabilecek isimlerini seçmeye çalışıyorum. Bunun dışında ne kadar veriye ulaşabildiğim de onları seçmemde önemli bir etken çünkü ülkemiz arşiv konusunda maalesef çok yetersiz.

Bugüne kadar yaptığınız çalışmalar doğrultusunda sizi en çok etkileyen isimler kimler?

Ö.Ö: Afet İnan, benim en çok ilişki kurduğum ve onu ne kadar az tanıdığımızı gördükçe ses çıkarmak istediğim bir kadın. Çünkü o yalnızca Atatürk’ün manevi kızı değil kadın haklarının kazanılmasındaki öncümüz ama biz bunu bilmiyoruz. En önemlisi, Atatürk’ün kızı olmanın ayrıcalığına sığınmayıp hayatını çalışarak inşa etmesine de saygı duyuyorum. Prof. Dr. Dilhan Eryurt, hayran olduğum bir bilim kadını. Çocukluğundan itibaren yıldızlara meraklı, bu yüzden astronomi eğitimi alıyor, yurt dışında eğitimini üst noktaya taşıyor, NASA’da çalıştığı dönemde yalnızca bir Türk kadını olmadığı gibi kurumdaki belki de tek kadın. Bilgisayar kullanmayı kütüphanede öğrenip programlama yapacak noktaya gelerek Güneş ile ilgili keşfiyle bilim tarihine geçiyor, bunu başarmak kolay değil. Bir de Muazzez İlmiye Çığ’ı anmak isterim. Hayatını yazmadım ama röportaj yaptım ve sonra da dostluğumuz oldu. Azmine, yurt sevgisine ve sıcacık kalbine hayran kalmıştım. İlk aklıma gelenler onlar.

Türkan Bir Bilim Kadının Öyküsü belgeselini hazırlarken Türkan Saylan’ın yaşamında size değen noktalar neler oldu?

Ö.Ö: Ben onunla aynı dönemde yaşadım ve bununla gurur duyuyorum. Ne yazık ki adı siyasetle kirletildi, bu beni çok üzüyor. Ona yapılanları affetmek mümkün değil ama bir kesim onu belki de bu yüzden yanlış tanıyor. Bu beni çok üzüyordu ve belgeseli yapmamda en önemli etken oldu. Ayrıca o da bir kadın, bir bilim kadını ama bu yönü hep arkada kaldı. Ben belgesel ile onu bu açıdan da anlatmak istedim.

Türkan Saylan’ı tarif etmeniz gerekseydi onun için neler söylerdiniz?

Ö.Ö: O bir bilim kadını, bu topraklarda cüzzamı bitirmiş, kızlarımızı okutmak için yıllarca çalışmış… Yurtsever, Atatürkçü, çalışkan ve sorumluluk sahibi bir aydın. Ona ne yapsak borcumuzu ödeyemeyiz.

Kaleme aldığınız kitaplar ve belgesel çalışmalarında “Öncü Kadınlar” temasına sadık kaldığınızı görüyoruz. Bu çalışmalarla kadınlara nasıl bir mesaj vermek istediniz?

Ö.Ö: Siz de ne isterseniz yapabilirsiniz! Bizden çok daha az olanaklara sahip, savaş görmüş, yoksul, kimi öksüz kimi yetim o kadınlar Cumhuriyet sayesinde onlara açılan özgürlük kapısından cesaretle yürüdü. Ve bize yol açtılar. Biz çok daha iyisini yapabiliriz, umudunuzu kaybetmeyin.

Şu an ilk kadın valimiz ile ilgili bir belgesel hazırlıyorsunuz, belki kısaca bundan söz edebilirsiniz.

Ö.Ö: Vali Hanım belgeseli, Türkiye’nin ilk kadın valisi Lale Aytaman’ın hayatını anlatıyor. Lale Aytaman, siyasi tarihimizde bir dönüm noktasının adıdır. Cumhuriyet sayesinde bütün mesleklerin kapıları kadınlara açıldığı halde, 1991 yılına kadar kadınlara uygun görülmeyen valilik mesleğini kadınların da layıkıyla yapabildiğinin ispatıdır. Yönetmenliğini Gülay Ayyıldız Yiğitcan'ın yaptığı "Vali Hanım", aynı zamanda bir toplumun kadına bakışına da ayna görevi üstleniyor. En önemlisi geleceğin kadınlarına ilham olacak bir başarı öyküsü vaat ediyor. İlk gösterimi Muğla’da yaptık, diğer şehirlerde de gösterimler planlıyoruz.