Beyaz Yürüyüş

Paylaş:

TTB tarihinde Beyaz Eylemler önemli yer tutmaktadır. İlk beyaz yürüyüş 23 Ekim 1988 tarihinde Ankara Tabip Odası tarafından düzenlendi. Hekimlerin ekonomik haklarını temel alan bu yürüyüş Etlik Kasalar bölgesinde gerçekleştirildi. Dört yıl sonra; 5 Aralık 1992 tarihinde, ikinci beyaz eylem  ‘’Sağlıkta herkese eşit fırsat, iyi hekimlik ortamı ve özlük haklarımızı savunma” şiarı ve TTB  MK’nın kararıyla ülkenin dört bir yanından gelen hekimlerin katılımı ile yine Ankara Etlik Mahallesi Kasalar bölgesinde gerçekleştirildi.

Tarih 2004 16 Haziran; ülkenin altı bölgesinden TTB ve Tabip Odalarına bağlı hekimler, AKP iktidarı tarafından Kamu Sağlık Reformu aldatmacasına karşı, halkın sağlık hakkı ve meslektaşlarımızın ekonomik-özlük hakları için Ankara’ya doğru ‘’UMUDA BEYAZ YÜRÜYÜŞ’’ başlatmışlardı. 2003 yılında uygulanmaya başlanan Sağlıkta Dönüşüm Programının Türkiye sağlık ortamına verebileceği hasarın farkındaydılar.

Evet, TTB ve Tabip Odalarında örgütlü hekimlerin öngörüleri ve tespitleri doğruydu. COVİD-19 pandemisi ile birlikte bu tespitler tüm çıplaklığıyla ortaya dökülmüştü. Sağlık hak olmaktan çıkarılmış; alınır satılır bir metaya dönüştürülmüş ve halkın sağlık hakkı gasp edilmiştir. Hekimler ve sağlık çalışanları fabrikalarda seri üretim bantları misali sağlık hizmeti üretmeye zorlanırken; yaratılan kışkırtılmış sağlık talebinden ötürü ve salgınlara uygun olmayan mimari yapılar nedeni ile şiddete uğruyor ve hastalanıyor. Güvencesiz gelir ve gelecekten umutsuzluk hekimleri göç etmeye ve başka bir ülkede yaşam kurmaya zorluyor. Sonuç itibari ile uygulanan sağlık politikaları tüm halkı ve bizleri korumadığı gibi hasta ediyor ve ölmemize sebep oluyor.

11 Ekim 2021 tarihinde TTB Merkez Konseyi ve Tabip Odaları aşağıdaki gerekçeler nedeniyle " Emek Bizim Söz Bizim” diyerek “Beyaz Yürüyüş" eylemini gerçekleştireceklerini kamuoyuna açıkladılar.

Hekimlerin mesleki bağımsızlığının tehdit altında olduğu, iş güvencesinin ortadan kaldırıldığı, sağlığın kamusal bir hak olmaktan çıktığı ve bütünüyle piyasaya devredildiği, sağlık alanında yaşanan şiddete karşın etkin önlem alınmadığı ve Covid-19 meslek hastalığı kabul edilmediği gerekçeleriyle bugüne dek birçok kez hükümete uyarı yaptıklarını, uyarılarının dikkate alınmadığını, müzakere ve çözüm önerileri için randevu talep ettiklerini ancak hiçbir cevap alamadıklarından ötürü bu kararı verdiklerini belirttiler.

 “Karanlığa karşı; önlüğümüzün beyazına, haklarımıza ve halkın sağlık hakkına sahip çıkıyoruz” diyen tabip odası yöneticileri ve aktivisti hekimler 23 Kasım 2021’de İstanbul Tabip odasının Kadıköy’deki bürosunda bir araya geldiler. Herkes çok coşkulu ve heyecanlı idi. Bu sürecin ülkenin içinde bulunduğu politik atmosfere bir ‘’Çoban Ateşi’’ niteliği taşıma umuduyla Kadıköy iskelesine doğru yola çıkıldı. Beyaz Yürüyüş için hazırlanan broşürler, “Halkın hekimleri halkın sağlık hakkına sahip çıkıyorlar”, ”Sağlık haktır satılamaz”, ”Sermayeye değil sağlığa bütçe “ ve “Beş dakikada hekimlik yapılmaz, sağlık beş dakikaya sığmaz” sloganları ve hekimlerin Türkiye sağlık ortamına dair konuşmaları eşliğinde halka dağıtıldı.

Halk tarafından  ilgi  ile karşılanan ve alkışlarla eşlik edilen bu durum hepimizi daha da heyecanlandırmış ve yağan yoğun yağmura karşın basın açıklaması yapacağımız alana vardığımızda coşkulu bir kitle ile karşılaştığımızda sevincimiz ve umudumuz daha da artmıştı. Bu alanda yaptığımız basın açıklamasıyla alanda bulunan basın kuruluşlarına, emek ve demokrasi güçlerine, siyasi parti temsilcilerine ve sağlık çalışanlarına neden bu yürüyüşü gerçekleştirdiğimizi duyurduk.

Daha sonra alanda bulunan kitle “Beyaz Yürüyüş“ kolunu otobüslere kadar alkışlar ve zılgıtlarla uğurladı.

Önceden planladığımız gibi yol güzergahı boyunca uğradığımız illerde halk buluşmaları gerçekleştirdik, hekimler ve sağlık emekçileri ile alanlarda ve çalışma ortamlarında buluşmalar gerçekleştirdik. Her ilin girişinde ve şehir merkezinde yürüyüşler gerçekleştirdik. O İle özgün sağlık ortamı ve Türkiye sağlık ortamıyla ilgili tespitler ve çözüm önerilerimizi açıklamalarla kamuoyuna duyurduk.

24 Kasım’da Kocaeli Derince Devlet Hastanesine doğru beyaz yürüyüş kolu olarak mavi beyaz renkteki  ‘’Beyaz Yürüyüş, Emek Bizim Söz Bizim” pankartımızla yaptığımız yürüyüş görülmeye değerdi. Bu esnada balkonlarda el sallayarak, alkışlarla bizlere katılan Kocaeli halkı umudumuzu daha da arttırdı. 

25 Kasım günü Bursa’da İl Sağlık Müdürlüğü önündeki coşkulu kitlenin alkışları ve ‘’Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz’’ sloganı umudumuzu tazeledi.

Bursa Tabip Odası’nda; TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı ve Tabip Odaları başkanlarının hekim adayları meslektaşlarımızla gerçekleştirdiğimiz buluşmada ‘’Ülkedeki bütün kötü uygulamalara ve zorluklara rağmen bu ülkede kalarak iyi hekimlik değerlerine sahip çıkarak mücadele etmek istiyorum. TTB ve Tabip Odaları aktivistlerinin bu buluşmasından daha da umutlandım ve güçlendim’’ diyen TÖK’lü arkadaşımız umudumuzu perçinledi.

25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddeti Önleme Gününde, Bursa’da kadın örgütlerinin gerçekleştirdiği yürüyüşe katılan TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolundan meslektaşlarımıza yapılan alkışlı karşılama ve destek konuşmaları aldığımız kararın ne kadar yerinde olduğunu bir kez daha gösterdi. Hepimiz gururlanmıştık.

26 Kasım günü Eskişehir Tepebaşı Belediyesi tarafından pandemi döneminde hayatını kaybeden sağlık çalışanları anısına yaptırılan “Varlığınız Sağlığımız” anıtı önünde bizi karşılayan Eskişehir Tabip Odası yöneticileri ve sağlık emekçileri ile buluştuk. Kayıplarımızı andık ve anıta karanfiller bıraktıktan sonra sağlık emekçileri ve bizleri karşılayan dostlarla birlikte şehir merkezine doğru sloganlar ve şarkılar eşliğinde başlattığımız yürüyüş kısa süre sonra emniyet görevlileri tarafından engellenmeye çalışıldı. “Hekimlere değil çetelere barikat kurun” sloganıyla yürüyüşe devam ettik. Ne pankartımızı ne de dövizlerimizi verdik. Şarkılarla coşkulu bir şekilde inatla ve ısrarla yürüyerek Eskişehir halkıyla buluştuk.

Aile Sağlığı Merkezlerindeki sağlık çalışanlarıyla, Şehir Hastanesi ve Osmangazi Üniversitesi önünde meslektaşlarımızla ve sağlık emekçileri ile bir araya geldik. Bilimsel, özgür akademik ortamlar ve üniversiteler talebimizi hep birlikte yükselttik. Yürüyüş güzergâhı boyunca araçlarımızda ve bekleme alanlarında marşlar, türküler eşliğinde halaylar ve horonlar çekerek coşku ve heyecanımızı yitirmeden hep tazeledik.

Nihayet finale yaklaşıyorduk. Yol boyunca “Emek bizim söz bizim”, “Bekle bizi Ankara” ve “Geliyoruz Ankara” sloganları sonrası 27 Kasım sabah saat 9.00’da Eskişehir’den yola çıktık.

Ankara’daki buluşmayı bu yürüyüşün en önemli aşaması olarak değerlendiriyorduk. Beyaz Yürüyüş sonrası TTB Genel Merkezi önünde buluşma ve “Emek bizim söz bizim” diyen işin özneleri olan hekim ve sağlık çalışanlarının aktif katılımıyla  “Beyaz Forum” gerçekleştirmeyi planlamıştık. Haftalardır süren çalışma ve hazırlıkların son aşamasına gelmiştik. Önemli kaygılarımızdan birisi de hava koşulları idi; malum Kasım ayı Ankara’da soğuk ve sert geçer.

Sabahın erken saatlerinden itibaren Ankara’daki arkadaşlar, diğer illerden gelen hekimler TTB Genel Merkezi önünde bir araya gelmeye başlamışlardı. Sürekli görseller paylaşılıyordu. Dakikalar ilerledikçe il dışından gelen tabip odalarının katılımının iyi olması kısmi bir rahatlama sağlamıştı. Yağmurun ne zaman yağacağı ve şiddeti ile ilgili kaygımız devam ediyordu.

Ankara’ya batıdan Eskişehir yolundan giriş yapmıştık. Yürüyüş boyunca; karşılamalar ve her seferinde umudumuzu arttıran buluşmalardan aldığımız güçle Sağlık Bakanlığı yerleşkesinin önünden “Emek bizim söz bizim yürüyoruz umuda” sloganıyla geçiyorduk.

Maltepe Bulvarında, TTB Genel Merkezine varmadan 500 metre geride araçlarımızdan inmiş pankartımızı açarak sloganlar eşliğinde yürümeye başlamıştık ki Ankara Emniyeti bizleri yine yanıltmadı ve çevik kuvvetle önümüzü kestiler. Haklılığımız ve soğuğa rağmen genel merkez önündeki kitlenin coşkulu sloganları direncimizi arttırmıştı. Dirençle ve azimle yürüyüş yapmaktan vazgeçmeyeceğiz dedik. TTB Genel Merkezi önünde bekleyen yoldaşlarımızın katılımıyla buluşma noktasına kadar sloganlar eşliğinde yürüyüşümüzü gerçekleştirdik. Genel merkez önüne vardığımızda önceki dönem TTB Merkez Konseyi Başkanı Sinan Adıyaman ve TÖK’lü arkadaşlarımızın karanfillerle bizleri karşılaması görülmeye değerdi.

Kalabalığın coşkusu ve dinmeyen sloganları programımızın zamanlamasında aksamaya neden oluyordu. Basın açıklamasında; uygulanan sağlık politikalarının iflas ettiğine, kamusal sağlık hizmetinin çöktüğüne, bu enkazın altında sağlık emekçilerinin ve halkın kaldığına vurgu yapıldı. “Artık talep etmiyoruz, halkı korumayan ve hasta eden bu politikalara mahkûm değiliz, alternatifimiz var.” diyerek açıklamamızı bitirdik. Forum meydanı olan Yılmaz Güney Sahnesinin bahçesine doğru binden fazla katılımcıyla beraber sloganlar, dövizler ve pankartlarımızla yürümeye başladık. Daha erken başlayacağını düşündüğümüz ve beklediğimiz yağmur basın açıklamasının son kısmında başlamıştı ve şiddetini arttırıyordu. Ancak umudumuz ve coşkumuz da artıyordu.  ‘’Bu daha başlangıç mücadeleye devam” sloganı her yeri inletiyordu. Genç hekimlerin ve tıp fakültesi öğrencilerinin yoğun katılım sağlaması geleceğe olan güvenimizi artırıyordu.

Evet, yeni bir Beyaz Yürüyüş bitmiş ve Beyaz Forum başlamıştı. Öncelikle tespitlerin yapıldığı, yaşanmışlıkların anlatıldığı ve sonra da alternatifler sunan bir foruma  hep birlikte başlamıştık. Forumda, mücadeleyi büyütmek ve kazanımlar elde etmek için eylemlere devam kararlılığı belirginleşti.

Yürüyüş kolunda yer alan Muğla Tabip Odası Başkanı Cafer Şahin arkadaşımızın  ‘’Bozuk düzende sağlam çark olmaz’’ sözünü sahiplenerek, 1988-2021 yılları arasında gerçekleştirilen tüm Beyaz Eylemlerin ortak taleplerini ve asıl değişimi gerçekleştirmek için birlikte mücadele etmeye kararlıyız.

‘’Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz’’

*Yürüyüş kolundan bir hekim Dr. Ali Karakoç