Deprem Bölgesinden İzlenimler…

Paylaş:

Mine Coşkun

ATO Genel Sekreteri

6 Mart’ta Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli deprem haberlerini aldığımız anda ATO Yönetim Kurulu, Olağan Dışı Sağlık Hizmetleri Komisyonu ve ATO çalışanları olarak acil durum planı yapıp önce deprem bölgesine gitmek isteyen gönüllü hekimlerin daha sonra da bölgeye ulaştırılması gereken yardımların organizasyonunu yapmaya başladık. Duyuru yaptığımız andan itibaren Odamıza yardım malzemeleri gelmeye başladı. Bunları paketleyip çadır, uyku tulumu, battaniye, mama, bebek ve hasta bezi, bot, iç çamaşırı, ısıtıcı, ilaç, medikal malzeme gibi yardım malzemelerini de temin ederek dayanışma ağları aracılığı ile Hatay bölgesine gönderdik. Bu arada beni etkileyen en önemli şey tıp öğrencilerinin harçlıklarından ayırarak topladıkları paralarla dayanışmaya destek olmalarıydı. Başkent Üniversitesi Tıp Öğrencileri Birliği ve Medipol Üniversitesi Tıp Öğrencileri Birliği’nden genç meslektaşlarımız Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi ve Samandağ Devlet Hastanesi sağlık çalışanları ile iletişime geçip, ihtiyaçlar doğrultusunda aldıkları malzemeleri kolileyerek Odamıza bıraktılar. Bize de bu malzemeleri bölgeye ulaştırmak düştü. Sürücünün çektiği videoyu öğrencilerimizle  paylaştığımızda sevinçleri görülmeye değerdi.

10 gün sonra ATO Yönetim Kurulundan 4 kişi Kahramanmaraş ve Malatya’ya ziyaret gerçekleştirdik.
Ziyaretimiz boyunca Göksun, Afşin, Elbistan, Malatya Merkez, Doğanşehir ve Nurhak’daki sağlık çalışanları ile bir araya gelerek sorunlarını dinlemeye çalıştık. Binaların bir tanesi sapasağlam dururken yanındaki binanın yerle bir oluşu, havanın toz bulutu ile kaplı olması ve şehirlerin terkedilmiş hali hüzün yarattı. Şehirler çok ıssız ve yalnızdı. Para ile alınacak akaryakıt dışında hemen hiçbir şey yoktu. Yanımızda götürdüğümüz yiyeceklerden yedik. Onlar bittiğinde yardım çadırlarından yemek temin etmek depremzedelerin haklarını yediğimiz hissine kapılmamıza yol açtı.

Elbistan Devlet Hastanesini ziyaret ettiğimizde hastanenin sismik izolatör sayesinde dimdik ayakta oluşu “deprem öldürmez bina öldürür” sözünün ne kadar doğru olduğunu gösterdi. Oysa Doğanşehir Devlet Hastanesi de sismik izolatörlü yapılmış ancak yapım sırasındaki teknik hatalar yüzünden ağır hasara uğramıştı. Malatya EAH’nin yeni yapılan hastane blokları yine sismik izolatörlü olması nedeniyle sağlam, kullanılabilir ve hizmete devam eder durumdaydı. Ancak hafif-orta hasarlı ve sismik izolatörü olmayan diğer binada sağlık çalışanları kalıyorlar. Tabii oldukça endişeliler. Biz de burada kaldık, duvarlar çatlaktı, kapılar tam kapanmıyordu. Oda arkadaşım 1999 doğumlu genç bir odyolog idi; korkusuna ve endişesine şahit olmak hüzün verdi.

Doğanşehir‘in neredeyse yüzde 80’i yıkılmıştı. Doğanşehir Devlet Hastanesindeki sağlık çalışanları evlerinin içinin fotoğraflarını gösteriyor, sağ olarak dışarı çıkabildikleri için şükrediyorlardı.

Gönüllü sağlık çalışanları ilk andan itibaren bölgeye gitmesine karşın organizasyonun olmaması yolların bozuk olması nedeniyle  ilk 72 saatte  depremzede hekimler acilde muayeneleri ve tedavileri üstlenmişti. Hepsi ilk 48 saatte “1 küçük su ile idare ettik, hiçbir şey yoktu” dediler. Sağlık çalışanları büyük salonlarda ince yatakların üzerinde toplu halde uyuyorlar ve nöbetlerine devam ediyorlardı. Yattıkları salonun fotoğrafını çekmek bile bize hüzün verdi. Tuvalet büyük problem, duş hiç yoktu. Yıkanamamaktan ve kaşıntıdan yakınıyorlardı. Gönüllü giden bir hekim arkadaşım “tek isteğim  ısıtmalı çadır ve tuvalet, ama ne yazık ki yok” dedi. Birçok gönüllü hekim sadece bu nedenle geri dönmek zorunda kaldı. Ancak hekimlerin ve sağlık çalışanlarının kriz anında bölgeye akması, ulaşmaya çabalaması ve uykusuz yemeden içmeden can siparane çalışması bu ülkenin kazancıdır diye düşünüyorum.

Malatya merkezde ise Tabip Odasına yolladığımız konteynerin, Doğapark AVM çadır kentinde depremzedelere 1. Basamak sağlık hizmeti sunumunda kullanılmaya başladığını gördük. Depremden ağır etkilenerek kullanılmaz hale gelen Malatya Tabip Odasının faaliyetlerine devam edebilmesi ve TTB koordinasyon çalışmalarında kullanılmak üzere 2 konteynerin daha Malatya’ya gönderilmesi  konusunu gündemimize aldık. Yaptığımız bu çalışmalar Malatyalı hekim arkadaşlarımızla sıcak ilişkiler kurulmasını sağladı. Malatya Tabip Odası çalışanı Mahmut Hocanın bizlere yazdığı şiirler o koşullarda yüzümüzün gülmesine sebep oldu.