Entegre Sağlık Kampüsleri (Şehir Hastaneleri)

Paylaş:

Dr. Vedat Bulut

ATO Yönetim Kurulu Başkanı

Türkiye uzunca bir süredir giderek artan neoliberal-piyasacı anlayışın sürdürüldüğü bir yağmalama alanına dönüştürülmüştür. Bu yağmalama zamanda ve mekanda dört boyutlu olma özelliği taşımaktadır. Cumhuriyetin kurulduğu yıllardan beri kazanımları olan yatırımları elden çıkarıldı. Hatta Başbakanlık Özelleştirme İdaresi’nin bile kapatılması söz konusu oldu. Türkiye’nin geleceği 49 yıla kadar varan işletme ruhsatı süreleriyle ve kamu bütçesinden ödeme garantileriyle ipotek altına alındı. Yeraltı ve yerüstü kaynakları ekosistemi bozacak şekilde tahrip edildi ve yandaş bir avuç oligarka talan ettirildi.

Şehir Hastaneleri bu trajedinin sadece bir parçası oldu. Toplamda 20 adet olarak planlanan bu hastanelerin ihale bedelleri 25 milyar USD olarak gerçekleşti. Kamu-Özel İşbirliği Modeli kapsamında yapılan bu yatırımların 25 yıllık ödeme garantisiyle kamu bütçesinden çıkacak toplam ödemenin 60-75 milyar USD olacağı tahmin edilmektedir.

Ankara’da iki adet Şehir Hastanesi inşa edilmektedir; Ankara Bilkent Şehir Hastanesi (3704 yataklı) ve Ankara Etlik Şehir Hastanesi (3577 yataklı). Türkiye’nin sağlık alanındaki en büyük Kamu Özel İşbirliği projesi olan ve dünyanın tek parçada yapılan en büyük hastanesi unvanını taşıyan Ankara Şehir Hastanesi-Bilkent’in yabancı finansörlerle yaptığı sözleşme Bonds&Loans Turkey Awards-2015 tarafından 100 aday arasında En İyi Altyapı Finansmanı Ödülü,  Yılın En İyi Proje Finansmanı ve Yılın En İyi Sendikasyon Kredisi kategorilerinde ikinci gelerek aday olduğu 3 dalda, Project Finance International (PFI) Awards-2015 tarafından da Ortadoğu ve Afrika kategorisinde Yılın Anlaşması Ödülü’ne layık bulundu.

Bu bilgiler doğrudan tüm planlama, teknik alt yapı, lojistik faaliyetleri ve satın alımı, bina ve arazi hizmetleri, bakım ve onarım hizmetleri, ortak hizmetler, tekstil, mobilya ve mefruşat, yer ve bahçe bakım ile diğer medikal ekip destek hizmetleri, ilaçlama, temizlik, güvenlik, çamaşırhane, idari ofis, atık yönetimi, otopark, catering, hasta yönlendirme ve refakat, resepsiyon ile taşıma hizmetlerini yürütecek konsorsiyum ana şirketinin resmi bilgilerdir. Hastane en iyi mimari, en iyi sağlık hizmeti -ki henüz belirlenebilir koşullar yoktur- ödülleri değildir. Ödüllerin tamamı en iyi finansman anlaşmaları olarak kabul edilmiştir. Yani ’’Nasıl en iyi para kazandık?’’ ödülleri…

Entegre Sağlık Kampüsleriyle (Şehir hastaneleri) bir koyup üç alacak yabancı finansörlerin sağlık bütçesine dayadığı vantuzlarla bu sistemin sürdürülebilirliği tehdit altındadır. Milyarlarca dolarlık yıllık rant içeren bu yap-işlet-devret (YİD) modelinin oluşturacağı güçlü lobinin gelecekte halk sağlığını ikinci plana iten yatırım planlamaları yönünde Sağlık Bakanlığı’nı etki altına alması kaçınılmazdır. Aşı karşıtı kampanyanın genişlemesi, umut tacirliği haline gelen GETAT uygulamalarının hız kazanması bizlerin bu bağlamda ele alacağı konulardır.

Yıllardır Sayıştay denetimlerini bile yok eden, kamu kaynaklarının kullanımlarında şeffaflığı ortadan kaldıran, ‘’stratejik yatırım’’ veya ‘’ticari sır’’ tanımlamalarını torba kanunlar ve KHK’ların içine gömen bir yapılanmayla karşı karşıyayız. Bu yatırımların planlanmasında ilgili kamu kurumlarının, meslek örgütlerinin, sendikaların ve Sivil Toplum Kuruluşlarının, mahalle sakinlerinin, esnafın, muhtarlıkların, yani iç ve dış paydaşların fikirleri alınmamıştır. Hatta bu konuda Sağlık Bakanlığı’na, Ankara İl Sağlık Müdürlüğü’ne sorular yönelten Ankara Tabip Odası’nın sorularına yanıt bile verilmemiştir.

Bu konuda fikirleri alınan ve kamu bütçesi tüm hukuki düzenlemelerle kendilerine uygun hale getirilen küresel sermaye aktörleriyse mevcuttur. 2012 yılı AKP 4. Olağan Büyük Kongresi’ne katılan Almanya eski Başbakanı Gerhard Schröder bu küresel aktörlerin en önemlisidir. Almanya Eski Şansölyesi 2005 yılında görevinin bitmesinden kısa bir süre sonra Rothschild’in Frankfurt finansal karargahında CEO’luk görevine getirilmiştir.  Bu finans merkezinin Rusya ile de bağlantıları güçlü bir şekilde kurulmuştu. Basında çok dikkat çekmeyen bu ziyaretten 5 ay sonra, 6428 sayılı ‘’Sağlık Bakanlığınca Kamu Özel İş Birliği Modeli ile Tesis Yaptırılması, Yenilenmesi ve Hizmet Alınması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’’ Resmi Gazete’de yayımlandı. Bu kanun sayesinde ihale ile özel hukuk hükümlerine göre, kamu özel iş birliği modeli çerçevesinde ihtiyaç duyulan tesislerin ön proje, ön fizibilite raporu hazırlanması, Hazinenin özel mülkiyetindeki taşınmazların otuz yılı geçmemek üzere tahsisatları, projeler için alınacak danışmanlık, araştırma-geliştirme hizmetleri ile ileri teknoloji ya da yüksek mali kaynak gerektiren bazı hizmetlerin gördürülmesi işlemlerinin önü açıldı. Uluslararası finansörlerle ve yatırımcılarla hukuki sözleşme hükümleri bile 2 milyon USD bedelle bir özel şirkete hazırlatıldı. Daha ötesi bu yatırımcılarla ihtilaf halinde Türkiye’de bulunan mahkemeler yerine tahkim hükümleri geçerli olacaktır.

Şehir hastanelerinin hizmetleri karşılığında  ödenecek bedel, Bakanlığa veya bağlı kuruluşlara ait döner sermaye bütçesinden ve/veya merkezi yönetim bütçesinden olmak üzere düzenlendi. Hizmet ve kullanım bedellerinin yaratacağı cari açık derinleşecek ve bu hastanelerde çalışan kadrolu veya sözleşmeli sağlık personelinin performans ödemeleri gelecekte kısıtlanmak zorunda kalacaktır. Bu cari açığın doğuracağı kara deliğin diğer sağlık kuruluşlarını etkilemesiyse kaçınılmaz bir sonuç olacaktır.

Ankara özelinde Bilkent ve Etlik Sağlık Kampüsleri’nin diğer 6 hastanenin tamamen kapatılmasına ve 5 hastanenin de küçültülmesine yol açması, 6407 sözleşmeli personelin işlerini kaybedecek olması sonuçlarıyla ağırlaşan sosyal trajedi bizleri ilgilendirmektedir. Her iki hastanede yatak başına düşen 300 metrekare üzerindeki inşaat alanı uluslararası standartların iki kat fazlasıdır ve maliyetler bu yüzden kabarıktır. Yerleşkelerin büyük ve klinik alanların mesafelerinin birbirinden uzak olması nedeniyle konsültasyonların ve konsey çalışmalarının aksaması beklenmektedir.

Şehir hastaneleri kentleşme, altyapı ve ulaşım sorunları gözetilmeden planlanmıştır. Bu nedenle ODTÜ yerleşkesinde orman katliamı gerçekleşmektedir ve yeşili giderek azalan bir Ankara geleceğin ekosistem sorunlarıyla karşı karşıyadır. Ulaşımı zor hale gelecek olan bu hastanelere acil olguların nakli en önemli sorunlardan biri olarak görülmektedir.

Şehir hastanelerinin uzmanlık öğrencilerinin eğitimleriyle ilgili sorunları belirsizliğini korumaktadır. Kapatılacak olan EAH’lardan aktarılan öğrencilerin eğitimleri yetersiz kalabilecektir.

Hastane/AVM/Otel melezi bu tür büyük hastane işletmeleri ABD ve Birleşik Krallık’ta daha önce denenmiştir ve doluluk oranını yakalamak için kapatılan diğer orta ölçekli hastaneler kamuoyunun tepkisini çektiğinden atıl projeler ve terk edilmiş uygulamalar haline gelmiştir. Sistemin oluşturduğu devasa açık, bir kara delik gibi bütçeyi yutmaya başladığında sürdürülebilirliğinin olmadığı bu ülkelerde görüldü.

Biz Ankara Tabip odası olarak kamusal sorumluluğumuzu yerine getirerek, tarihe not düşmek adına, bu konuda duyarlı olan tüm yurttaşlarda farkındalığı artırmak için, yetkilileri uyarmak için, bu Hekim Postası’nı ‘’Şehir Hastaneleri Özel Sayısı’’ olarak hazırladık.

Elinizdeki Hekim Postası’nda sunulan ayrıntılı çalışmalar için başta üç dönemin TTB Merkez Konsey Başkanları Eriş Bilaloğlu, Bayazıt İlhan ve Raşit Tükel olmak üzere pek çok TTB ve Ankara Tabip Odası kol ve komisyonlarında görev alan arkadaşlarımıza, Şehir Hastaneleri Çalıştayı’nı odamız adına düzenlemede görev alan Prof.Dr. Metin Baştuğ’a,  Ankara Tabip Odası HP Yayın Kuruluna ve çalışanlarına, TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi YK Başkanı Tezcan Karakuş Candan ve çalışma arkadaşlarına, TMMOB Ankara İKK’da görev alan ve her alanda katkılarını esirgemeyen mühendislerimize, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası yönetici ve çalışanlarına teşekkür borçluyuz.