GATA dönemi son buldu

15 Temmuz kalkışmasının ardından çıkarılan KHK ile kapatılan GATA ile askeri hekimlik uygulaması son buldu. Devir ile yüz yılı aşkın tarihi olan kurum bir gecede yok edilmiş oldu.

Hekim Postası

15 Temmuz kalkışmasının ardından 31 Temmuz’da çıkarılan “669 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması ve Milli Savunma Üniversitesi Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname” kapsamında Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) ve çeşitli şehirlerde bulunan 39 asker hastanesi Sağlık Bakanlığına devredildi.

GATA’nın Sağlık Bakanlığı’na bağlanması kararı,  askeri doktorluğu ortadan kaldırması ve TSK’nin işleyişinde zafiyet oluşturması nedeniyle  tepkilere yol açtı. Devir işlemlerinin alt yapı, malzeme, arşiv, kütüphane devirleri ile ilgili hiçbir  düzenleme yapılmadan gerçekleştirilmesi de eleştirilerin odağında yer aldı.

Askeri hastaneler kar etmez

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, GATA’nın devrini hastanenin verimsizliğine bağlayarak “GATA devredilmeden önce Bakanlığa bağlı hastanelerin üçte bir verimliliğe sahipti” dedi. Askeri hastanelerin verimliliğinin yatak doluluk oranlarına göre hesaplanamayacağını belirten GATA’lı hekimler tarafından “Milli Savunma hizmetlerinde, kolluk hizmetlerinde  kar olur mu? Askeri hastaneler kar etmez. Bu hastanelerde neyin, ne zaman yaşanacağını kestiremediğinizden boş yatak olması doğal. Sağlık Bakanlığının hastane işletme mantığına uymaz askeri hastaneler. Onlarda bile kar, zarar hesabından bahsetmek doğru değilken askeri hastaneler için hiç değil. GATA’nın elbette düzeltilmesi gereken tarafları vardır ancak düzeltmek başka tamamen kapatmak başka.” açıklaması yapıldı.

Savaş koşulları şekillendiriyor

GATA’yı sivil hastanelerden ayıran en büyük özellik yüksek enerjili silahlardan kaynaklı, sivilde pek görülmeyen yaralanmalarda gündeme gelen harp cerrahisi konusunda ortaya çıkıyor. Sağlık Bakanı Recep Akdağ “GATA’da sadece 5 harp cerrahı var. İki de askeri psikiyatr bulunuyor. Niye yetiştirmemişler kimseyi?” sözlerini sarfetse de Bakan Akdağ’ın işaret ettiği sayılar 2009 yılında yürürlüğe giren “Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği”nde yan dal olarak kabul edilen harp cerrahisi yan dal uzmanlığı alanındaki sayılar. Oysa GATA’da yan dal uzmanlığı bulunmasa bile bütün cerrahlar harp cerrahisi alanında hizmet verecek donanımla yetiştiriliyor. Harp cerrahisinde şartları da değişen savaş koşulları belirliyor. Kullanılan silahlar ve bunlardan kaynaklı yaralanmalara  bağlı olarak kimi branşlar harp cerrahisi içinde daha fazla öne çıkabiliyor. Hava hekimliği, sualtı hekimliği gibi branşlarda üniversitelerde eğitim verilse de  GATA’nın tecrübeleri henüz buralarda bulunmuyor. Ayırıcı olarak GATA’nın kitle imha silahları konusunda da ayrı bir bilgi birikimi bulunuyor.

“Sağlık Bakanlığının uzman gönderemediği illere GATA  profesör gönderiyor.”

Askeri harekatın bir parçası olarak görülen askeri sağlık hizmetinin askerliği ve operasyonel mantığı  bilen kişilerce verilmesi mantığıyla çalışan askeri hastanelerde  hem çalışanlar hem tedavi görenler açsından güvenlik en üst seviyede tutuluyor. Tüm personelin özel araştırmalardan geçirilerek görevlendirdiği bu hastanelerde doktorların çoğu subayken sağlık memuru ve tekniker olarak görev yapan sağlık personeli de astsubaylardan oluşuyor. Bu hastanelerde hemşireler de dahil olmak üzere tüm sağlık çalışanları askeri eğitimden geçiyor. Yeni düzenleme ile bu personelin verdiği hizmeti sivillerin vermesi ve savaş koşullarında aynı çalışmaları yürütmesi bekleniyor.

Askeri sağlık hizmetlerinin sivil doktorlarla yürütülmesinin mümkün olmadığını söyleyen bir askeri hekim tarafından, “Askeri hastane olmayan illerde devlet hastanesine ihtiyaç halinde GATA’dan profesör düzeyinde uzman gönderiliyor.  Sağlık Bakanlığının uzman gönderemediği illere GATA  profesör gönderiyor.” bilgisini verildi. Askeri hekimliğin sivil hekimlikten ayrı bir terbiyesi olduğunu belirten hekim, sivil hekimleri operasyonlara götürmenin zor olduğu görüşünde bulundu. 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Bülent Ecevit, Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar Aliyev gibi isimlerin GATA’da tedavi gördüğünü anlatan hekim tarafından, devlet erkanının tedavisi için bile GATA’ya ihtiyaç olduğu söylendi.

 

Tepkiler gecikmedi

GATA’nın  devri sonrasında toplumun farklı kesimlerinden tepkilerin gelmesi gecikmediCHP Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar, Ağustos ayında  Mecliste GATA’da görev almış doktorlarla birlikte düzenlediği basın toplantısında  Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nin, kurulan Milli Savunma Üniversitesine Gülhane Askeri Tıp Fakültesi olarak bağlanmasını istedi. Baydar, sivil doktorlar ile askeri operasyon yapılamayacağını, ayrıca Cenevre Sözleşmesi gereği sivil personelin harekat alanında görev yapamayacağını belirtti.
“Gülhane’de bir yenilenme olması gerektiği açıktır. Evet doğrudur. Ama bu Sağlık Bakanlığına devretmekle olmaz.” diyen Baydar, önerilerinin tüm asker hastaneleri, TSK Rehabilitasyon Merkezi ve TSK Yaşlı Bakım Merkezi’ni GATA’ya, GATA’nın da kurulan Milli Savunma Üniversitesine bağlanması olduğunu söyledi.
Toplantıya katılan GATA’dan emekli doktorlar, GATA’nın kapatılmasının askeri zafiyete de neden olacağını öne sürdü. Gaziler de askeri hastanelerde kendilerine gösterilen yaklaşımı sivil hastanelerde göremediklerini belirterek, GATA’nın kapatılmaması gerektiğini savundular.

“Her kimliğimle söylüyorum ki GATA’nın devri geri alınmalıdır”

Kendisi de Kuleli Askeri Lisesi mezunu olan ve 28 Şubat sürecinde re’sen emekli edilene kadar GATA’da çalışmalarını yürüten Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu  da “Gülhane’nin devri hızlıca geri alınmadır. Her şeyiyle A’dan Z’ye  hiç tereddüt göstermeden bunu söylüyor, bunu talep ediyorum.  Oraları bilen birisi olarak, Türkiye’de sağlık politikalarıyla uğraşan ve kamu sağlık alanının korunması gerektiği mücadelesini veren birisi olarak, 11 Ocak’ta barış için imzacı bir akademisyen olarak, 1 Eylül’de bu imzası nedeniyle kamudan ihraç edilmiş bir öğretim üyesi olarak her kimliğimle söylüyorum ki Gülhane’nin devri geri alınmalıdır” dedi.

GATA’nın Türkiye’de modern tıbbın yeşerdiği yer olduğunu kaydeden Dr. Hamzaoğlu, “Burası Türkiye’de modern tıbbın yeşerdiği, ana-baba evidir. Hem eğitim olarak hem de tıbbi uygulamalar olarak. İstanbul Tıp Fakültesi’nin kendisidir Gülhane, Ankara, Hacettepe Tıp Fakülteleri’nin temel taşıdır Gülhane. Tıp eğitimi üzerinden baktığınızda, uygulama olarak baktığınızda bunu görürsünüz. Yetişmiş kadroların oralara aktarılmasıyla kurulabilmiştir bu yapılar. Böyle bir tarihsel süreci var. Böyle bir tarihsel kurumda zafiyet varsa onu çözmek başka bir iş. Ama yok saymak, yok etmek başka bir taraf. Tarihi siliyorsunuz. Türkiye sağlık tarihinde, tıp tarihinde GATA var, bundan kimsenin gocunmaması gerekir.

Sağlık Bakanı başta olmak üzere, uygulamayı gerçekleştiren ve sahip çıkanların aksine GATA ve Asker Hastaneleri’nin Sağlık Bakanlığı’na devri, AKP’nin 2003 yılında başlattığı Sağlıkta Dönüşüm Programı (SDP) kapsamında gerçekleştirilmiş bir operasyondur. Çünkü bu kurumlar, 926 sayılı TSK Personel Yasası kapsamındaki kamu personeli ve aileleri ile zorunlu askerlik hizmetini yapmakta olanlarla ailelerine parasız sağlık hizmeti sunan, sosyal devlet uygulamalarının sağlık alanındaki son örnekleriydi. GATA ve Asker Hastaneleri, sağlık hizmetlerinin finansmanının TSK’ye genel bütçeden ayrılan paydan sağlandığı, hizmet sunumu ile finansmanının tek elden yürütüldüğü, hem hizmetin niteliği ve maliyeti hem de personelin çalışma koşulları açısından ülkemizdeki son kamu sağlık kuruluşuydu. Gülhane’nin Sağlık Bakanlığı’na devri, kamusal sağlık hizmeti sunumundaki sosyal devlet uygulama modelinin de silinmesi operasyonudur.” açıklamasını yaptı.