GÖÇ DOSYASI: Savaş ve Göçte Hekim Tutumu Ne Olmalıdır?

Dr. Ercan Yavuz

ATO Olağandışı Durumlarda Sağlık Hizmetleri Komisyonu Üyesi

Göç ve savaş dünyada git gide artan bir olgu bu konuda TTB’nin dokümantasyon anlamında önemli çalışmaları var. Göç ve Savaş konusunda benim deneyimim, 2015 yılında savaştan dolayı Suriye’den Türkiye’ye doğru bir göç olacağı ve bu göçün nasıl koordine edileceği konusunda TTB’nin bir rapor hazırlaması gerekiyordu. Bu sebeple yaklaşık 10 gün göçmenlerle beraber yaşadım ve gördüm ki hiçbiri Yurdundan Ayrılmak İstemiyordu.

“Göçmenler Mülteciler ve Savaş Karşısında Hekim Tutumu Ne Olmalıdır ?

Bu konuda 2017'de Türk Tabiplerİ Birliği'nde Etik Kurullar bir çalıştay hazırladı. Bu çalıştayda göçmenler, mülteciler ve savaş karşısında hekim tutumu konusunda TTB’nin, Dünya Tabipler Birliği ve dünya hekimlik ortamından kendi bünyesine kazandırdığı ilk tespitler şu yöndeydi:

1-Günümüzde giderek artan sayıda insan başka ülkelerde sığınak aramakta ya da ülkesi içinde göç etmekte/göçe zorlanmakta/yerinden edilmektedir. Bu bağlamda insanların politik, sosyal ve ekonomik nedenlerle yaşadıkları yeri terk etmek zorunda kalmaları; yaşamsal tehlikeler başta olmak üzere, güvensiz ve belirsiz bir gelecek, gıda, barınma gibi sağlığın temel belirleyicilerine ve sağlık hizmetine ulaşamama sorununa neden olmaktadır.

2-Silahlı çatışmalar ve şiddet; ölümlere, yaralanmalara ve uzuv kayıplarına, bunların yanı sıra yaygın yoksullaşmaya, açlık, kitlesel sürgün ve zorunlu göçlere neden olmakta,  Bu nedenle fiziksel ve ruhsal hastalıklara yatkınlaştırıcı bir ortam hazırlamaktadır. Bu tür ortamların bedensel ya da ruhsal hastalıkları tetikleyici etki yapabileceği de açıktır.  Bu gerekçe ile hekimler;  şiddet, silahlı çatışma, ırkçılık, ayrımcılık ve bunlarla ilintili olarak ortaya çıkan yerinden edilme sorununu, kendi mesleki etkinlik alanları içinde değerlendirerek, temel bir toplum sağlığı sorunu olarak ele almalıdır.

3-Silahlı çatışma ve şiddet nedeniyle yerinden edilme çocuk, yaşlı, engelli ve kadınlar başta olmak üzere genellikle en yoksul durumda olanların yaşam koşullarını daha da kötüleştirmekte, sağlığa erişimlerini engellemektedir. Hekimler sağlık hizmetlerine ayrılan kaynakların ayrımcılığa yol açmamasını sağlamalıdır. Dünya Tabipler Birliği, tüm insanların sadece klinik gerekliliklere dayanarak tıbbi bakım hizmetlerini almalarını öngörür ve hekimleri bu temel haklara aykırı olan uygulamalara katılmamaya davet eder

4-Olağandışı koşullarda hekimlerin farklı durumlara hemen ve olabilecek en iyi müdahalede bulunmaya hazır olmaları gerekir. Hangi tarafta olursa olsun hasta ve yaralılara ihtiyaç duydukları sağlık ve bakım hizmeti sağlanmalıdır. Klinik ihtiyaçların ve tıbbi önceliklerin dikkate alınması dışında hastalar arasında hiçbir ayrım gözetilmemelidir

5-Hekimler, mesleki çalışmalarını özgürce sürdürebilmeleri için hastalarına, gerekli tıbbi tesis ve donanımlara ve korunmaya erişebilmelidirler. Bu erişim, gözetim merkezleri ve hapishanelerdeki hastaları da kapsamalıdır. Bu bağlamda hekimlere engelsiz geçiş ve tam mesleki bağımsızlık dâhil gerekli tüm olanaklar sağlanmalıdır

6-Hekimlerin hasta ve yararlıları tedavi etme görevlerinin bulunduğu net ve açıktır. Hekimlerin temel görevi barış dönemlerinde olduğu gibi, yukarıda dile getirilen durumlar da dahil olmak üzere her koşulda yaşamı sürdürmek ve sağlığı korumaktır.

Silahlı çatışma ve diğer şiddet durumlarında hekimlere ve hekim dışı sağlık çalışanlarına tanınan haklar ve olanaklar, sağlığın korunması, tanı, tedavi ve izlem amaçları dışında hiçbir şekilde başka amaçlar için kullanılmamalıdır.

7-Hekimlerin hasta ve yaralıları tedavi etme görevlerinin bulunduğu açık ve nettir. Bu görevin yerine getirilmesi engellenmemelidir. Hekimler, bu görevleri nedeniyle hukuki, idari veya cezai yaptırımlara maruz bırakılamaz

Türk Tabipleri Birliği (TTB) bu bağlamda aşağıdaki tutum ve ilkeleri kabul eder:

1) Hekimler, göç etmiş, göçe zorlanmış ya da yerinden edilmişlerin vatandaşlık ya da politik durumlarına bakmaksızın gereksinim duydukları sağlık hizmetini eksiksiz sunar ve bu kişilere yönelik cezalandırıcı ya da hukuki işlemlere katılmaktan ve tıbbi olmayan gerekçelerle işlem ve uygulamalardan kaçınırlar

2) Hekimler, savaşların bir halk sağlığı sorunu olduğunu kabul eder.

3) Hekimler, silahlı çatışma ve şiddet, yerinden edilme ve göçe zorlanma durumlarında mesleki standartlara ve etik ilkelere uymakla yükümlüdür.

4) Yerinden edilen ve göçe zorlanan kişilerin herhangi bir ayrım uygulanmaksızın ulusal sağlık sistemlerine dahil edilmeleri sağlanmalıdır.

5) Hekimler, mesleki eylem ve tutumlarıyla uluslararası insan hakları hukukunu ihlal etmemeli, ihlallere yardımcı olmamalıdır.

6) Hekimler, yaralı ve hastaları terk etmemelidir

7) Hekimler, savaş ve çatışmalarda taraf olmamalıdır.

8) Hekimler, yetkililere hastaları ve yaralıları arama ve ayrımcılık yapılmadan bu kişilerin sağlık hizmetlerine erişmelerine ilişkin yükümlülüklerini hatırlatmalı; çatışmada hangi taraftan olduğuna bakılmaksızın, tüm hasta ve yaralılara ayrım gözetmeden, nitelikli, tarafsız bakım sağlamalı ve bunu savunmalıdır.

9) Yaralı ya da hasta kişinin onuruna saygılı olmalıdır

10) Hekimler, her türlü olağandışı durumda özel gereksinimi olan grupları gözeten bir tutum almalıdır; şiddet ve silahlı çatışma koşullarında kadınlar, çocuklar, yaşlılar, engelliler ve diğer risk grupları özellikle korunmalıdır.

11) Bireyin ölmüş ya da bakım altında bulunduğu ortamlar da dâhil olmak üzere, bir ailenin, kayıp bir aile üyesinin durumu ve yeri hakkında bilgi sahibi olma hakkına saygı göstermelidir

Bu 11 madde TTB’yi ve Türkiye’deki hekimleri bağlayıcı niteliktedir.