Hekimlik de, sanat da aileden…

Aileden gelen damarla hem hekimliğe, hem sanata yönelen Müge Yetener, iki yıl önce hayatına dahil olan seramik sanatına başlama serüvenini Hekim Postası için anlattı.

Sibel Durak

Hekimlerin ve seramik sanatçılarının olduğu bir ailede büyüyor Müge Yetener. El işlerine yatkınlığını çocukluk yıllarında keşfediyor. Hamur işleri, boyama, hatta dantel… Ama okumaya ayıracağı vakitten çalar düşüncesiyle yeteneklerinin üzerine gitmeyi düşünmüyor o yıllarda. Başarılı bir öğrenci oluşu, ailede hekimlerin varlığı ve kendi beklentileri yolunu çiziyor, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitiriyor. Yetener, “Hekimliği sorgulama zeminim olmadı. Babam hekimdi, ailede bir sürü hekim var, ben de başka bir yol düşünmedim hiç. Hekimlik de zaten el beceresi gerektiriyor. Bu nedenle kendime çok ters bir iş yaptığımı düşünmüyorum. Her zaman severek yaptım hekimliği. ” diye anlatıyor mesleğe adım atma öyküsünü. “El sanatlarına yönelik bir ilgim hep vardı” Çocukluk yıllarında ailesinin teşvikiyle müziğe yönlendirilse de müzikte kendisini yetenekli bulmuyor.

Yıllar sonra nasıl olup da seramikle ilgilenmeye başladığı sorusuna ise “Bir şeye yeteneğiniz varsa arzu duyuyorsunuz, yapabilirim, yapsam ne güzel olur diye bir şey dürtüyor sizi içeriden. Müziğe yeteneğim olmadı, çünkü benim içten gelen arzum o değildi, yürümedi. Oysa el sanatlarına yönelik hep bir arzum vardı ama bunu aktaracak kanal bulamamıştım.” diye anlatıyor. Bundan iki yıl önce bir arkadaşının tavsiyesiyle seramik atölyesine başlamasıyla, yeteneklerini aktaracağı kanalı da bulmuş oluyor. Doğru zamanda başladım Pek çok insanı yeteneklerinin peşinde koşmaktan alıkoyan “yaşım geçti” endişesine karşılık Yetener “Sanat kendini gerçekleştirme yolu ve her yaşta yapılabilir, hem belli bir yaştan sonra bir şeylerle uğraşmak çok daha keyifli. Seramiğe daha genç yaşlarımda yönelsem belki başka önceliklerim olacak ve “denedim, hoşlanmadım” diyecektim. Bu nedenle doğru zamanda başladığımı düşünüyorum” yorumunu yapıyor. Yetener, insanın kendini gerçekleştirme ihtiyacına cevap veren sanatla, herkesin uğraşmasını öneriyor.

“Sabırlı olduğumu öğrendim“

Yetener, somut bir ürün ortaya çıkarmanın keyfinin yanında zihni boşaltmasına, insanın kendi kendini onarmasına aracılık ettiği için seviyor seramiği. Seramikle uğraşan çoğu insan gibi Yetener de bu sayede ne kadar sabırlı olduğunu öğrenmiş. Yoğun iş temposu içinde haftada iki gün ayırsa da seramik atölyesinde geçirdiği zaman yetmiyor Yetener’e. “Atölyede çalışmaktan zevk alıyorum. Başka arkadaşlarımın neler çalıştığını görmeyi, onlardan fikir almayı seviyorum. Keşke zaman olsa daha fazla gidebilsem. Seramik yaparak gelişen bir şey. Daha iyisini yapmaya hevesleniyorsunuz, o da zaman istiyor.” diye anlatıyor içinden geçenleri. Bugüne kadar 14 Mart Tıp Bayramı ve Bayındır Hastanesi’nin kendi bünyesinde düzenlediği üç karma sergiye katılan Yetener Güzel Sanatlar Fakültesinin Seramik Bölümüne girmeyi hayal ediyor.