Korona Sonrası

Paylaş:

Dr. Vedat Bulut

ATO Yönetim Kurulu Başkanı 

Türkiye Mart ayından bu yana Korona salgınına ve bununla savaşıma odaklanmış durumda. Hekim Postası’nda Şubat-Mart son sayısındaki yazımda ‘’Yurtta Sağlık, Dünyada Sağlık’’ diyerek noktalamıştık. Nisan ayında seçimlerimizi yaparak Ankara Tabip Odası’nda Yönetim Kurulu üyelerimiz ve seçili kurullar yenilenecekti. Kapalı ortam toplantılarının iptali ve hükümet tarafından alınan kararlarla seçimimiz sonbahara ertelendi.

Bu yazımızda Korona pandemisine odaklanan dünyada Korona sonrası döneme ilişkin görüşlerimizi yazacağız. Korona döneminde bir defa daha Sağlık Bakanlığı’nın şeffaf olmadığını ve ayrıntılı bilgi ve belgelerle toplumu aydınlatma, meslek örgütlerini bilgilendirmede eksikliğini gözledik. Sağlıklı veriler üretmeden sağlık alanında geleceğin planlanması da gerçekleşemez. Bu nedenle uzun yıllardır hasır altına süpürülen, üzeri örtülen ve kötü politikalara bağlı sağlık sorunlarının iyi bir sağlık planlamasıyla gerçekleştirilebilme olasılığı belirsizliğini korumaktadır.

Pandemi döneminde bir başarı öyküsü çıkarılamayacağı gibi tam bir başarısızlık tanımlaması da yanlış olacaktır. Türkiye’de pandemide mücadele veren sağlık çalışanlarının özverili çalışmaları bu mücadelenin var olan başarı hanelerini dolduran kısmıdır. Bu başarı siyasi otoritelere rağmen kazanılan bir başarıdır. Her yanlış adımın ve uygulamanın yükünü de sağlık çalışanları omuzlamıştır. On bine yakın meslektaşımız Covid19 enfeksiyonuna yakalanmış, 30 sağlık çalışanı bu mücadelede yaşamlarını kaybetmiştir. Bu özverili çalışmalara rağmen Sağlık Bakanlığı iş barışını bozan uygulamalar ve söylemler geliştirebilmiştir. Ek ödemelerdeki dengesizlik ve adil olmayan ücretlendirme politikaları sağlık çalışanlarının tepkilerini çekti ve pek çok hastanemizde sağlık çalışanları tepkilerini değişik etkinliklerle gösterdi.

Sağlık çalışanlarının istediği emekliliğe yansıyan güvenceli gelirlerinde iyileştirme yapılmasıdır. Sahte enflasyon rakamlarıyla yıllardır eriyen satın alma gücümüzü geri almak haklı talebimizdir. Balkonlardan siyasi şovlara dönüştürülen alkış kampanyaları çağımız dünyasının gerçekleriyle bağdaşmıyor. Kamuoyunda artan duyarlılıkla çıkarılan Sağlıkta Şiddet Yasası da dertlerimizin ancak birine kısmen derman olabilecek düzeydedir.

Pandemi döneminde meslektaşlarımızın %7,6’sı ücretlerinin yüzde 30’unu; %6,4’ü ücretlerinin yüzde 40’ını; %22’si ise ücretlerinin yüzde 50’si ve daha fazlasını kaybetmiştir. Pandemi döneminin kriz ortamını fırsat bilen işverenler nedeniyle ücretsiz izne ayrılan veya ayrılmaya zorlanan sağlık çalışanlarının oranının %21 olması en yoğun ihtiyaç duyulan dönemde trajik bir veri olarak kayıtlara geçmiştir. Bu durum bırakınız hekimlerin gelirlerinde ek ödemelerle bir artış sağlanmasını, gelirlerin azalmasını doğurmuştur.

Yanlış sağlık politikaları, hastanelerin SGK ödemelerindeki haksızlıklar sağlık sektörünü çöküşün eşiğine getirmiştir. Pandemi sonrası sağlıklarını beklemeye almış milyonlarca yurttaşımızın kronikleşmiş sorunlarıyla hastanelere başvurduğunu göreceğiz. Covid19’a yakalanmamak için hastanelere gitmekte endişe duyan yurttaşlarımız birikmiş kronikleşmiş sağlık sorunlarıyla bu bozuk sistem içerisinde hastalıklarına deva arayacaklar.

Suçların ve kamu zararlarının sorumlularının teşhir edilmesini terör suçları arasına alabilmiş nadir ülkelerden olduk. Bu dönemde siyasi otorite salgınla mücadeleden daha önemli bir uğraş alanı buldu kendisi için. Herkesin can derdine düştüğü bir dönemde servet kazanma derdine düçar olanlar kendilerine ayak bağı olarak gördükleri meslek örgütlerinin yasalarında değişiklik yapmak, tıpkı basında ve yargıda olduğu gibi kendilerine dalkavukluk yapacak meslek örgütleri oluşturma arayışına girdiler. Sendikaların bir bölümünü sarartıp solduran despotizm, şimdilerde Sarı Meslek Örgütleri arayışları içerisindeler. Korona sonrası dönemde de sözümüzü esirgemeyeceğimiz gibi kamuoyu vicdanı ve hukuk kapsamında mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu ülkenin kaynaklarını bilemediniz iki düzineyi geçmeyen baronlara sömürtmeden, hortumlatmadan, toplum yararına uygulamaları önceleyerek daha sağlıklı bir Türkiye kurulacağına inancımız vardır.

Bir sonraki yazımızı küresel ölçekte Korona sonrası ekosistem, gıda güvenliği, işsizlik sorunlarına ve bu sorunlara bağlı gelişebilecek sağlık sorunlarına ayıracağız.