Mekteb-i Tıbbiye üçüncü sınıf öğrencisi Hikmet Bey’in günlüğünden

Paylaş:

4 Mart 1335 (17 Mart 1919)

Kuşluk vakti. Penceremin önündeki karanfil ve zakkum çiçekleri arasından turkuaz renkte akıp giden boğaza bakmaktayım. Yük takaları ve yelkenliler usul usul seyir halindeyken; İngiliz Bahriyelisi’nin çizmeleri sokakları mahmuzluyor. Dört aydır işgal yaşanıyor şehirde. Eminönü’nde güvercinler edasız, Galata’nın başı taçsız, Yüksek Kaldırım ahenksiz. Sandalcıların bilekleri kuvvetsiz, genç kızların gözleri fersiz, tulumbacılar sessiz, hüzün içinde İstanbulum çaresiz…

Kırk üç gün önce, 20 Ocak 1335’te (3 Şubat 1919) Mekteb-iTıbbiye de işgal gördü. Sular durdu, hava ağırlaştı o gün. İngiliz Bahriye Komutanı Williams, arkasında Darülfunun Emiri Tıbbiyeli Müderris Dr. Besim Ömer Paşa olduğu halde, büyük salonda toplanan, esaret ve taassubun ezeli düşmanı Tıbbiyelinin önünden geçerek onlara gözdağı verdi. General Sir Williams; “Bundan böyle mektebin uçan kuşundan, aklınızdan geçene kadar, her şeyde hüküm bizde” dedi ve arkasına bakmadan gitti. Mektep koridorları hiç bu kadar soğuk, kasvetli ve de sessiz olmamıştı. Dersler dışında üç mekteplinin bir araya
gelmesi yasaklanmıştı.

Tıbbiyeliler de Haydarpaşa binası koridorlarında yürüyen ıstıraplılar, tıpkı esir şehrin diğer insanları gibi. Üçüncü sınıf şakirdanlarından Sırrı, Kazım İsmail,  Yusuf, Müfit Beyler ve ben müdaveleyi efkarda bulunduk. İngiliz işgaline karşı itirazımızı yükseltmek için protesto toplantısı düzenlemeyi kararlaştırdık. Darülfünün Emirine, bu güne kadar kutlanmayan, 1827’de Tıphane-i Amire ve
Cerrahhane olarak eğitime başlayan Tıbbiyenin doksan ikinci yılını anma toplantısı düzenleyeceğimizi bildirdik. “İngilizler bütün her şeyi takip ediyorlar, sizin için tehlikeli olabilir” cevabımı aldık.

1 Mart 1335 (14 Mart 1919) günü, büyük salonda tüm sınıflardaki tıbbiyeliler toplandık. Sırrı Bey, Tıbbiyelinin inkılapçı hususiyetlerinden bahsederek, İngiliz işgaline karşı fevkalade etkili bir hitabette bulundu. Hepimizin yüreği kabardı. İşte, hem 14 Mart gününü andık hem de işgali protesto ettik. Ancak İngiliz Bahriyelileri, şiddet ve cebir kullanarak toplantıyı dağıttı, tevkifat başlattı. Kaçabilenler kaçtı. İki günden beri Galata’da Milaslı muallim akrabamın evinde gizlenmekteyim.

Bugün İstanbul’dan ayrılıyorum. Yusuf Bey ile Eminönü’nden bir yük yelkenlisine tayfa olarak binip Mudanya’ya gideceğiz. Sonra da ver elini Sarı Paşa kuvvetleri. Gözlerimde yaş, yüreğimde kederle bakıyorum karanfil ve zakkum çiçekleri arasından boğaza. Tıbbiye eğitimimi hürriyet içinde tamamlamak için döneceğim. Bekle beni İstanbul…

Tıbbiyeli Hikmet*

*Tıbbiyeli Hikmet, Mekteb-i Tıbbiyeyi temsilen Sivas Kongresine katılır. Sonrasında Yusuf Bey ile birlikte Sıhhat Vekili Adnan Bey (Adıvar) aracılığıyla Mustafa Kemal ile tanışır ve O’nun isteği üzerine Cebeci
Askeri Hastanesi’nde aşı yapımında çalışmaya başlar. Kurtuluş Savaşında tarifsiz yararlılıklar gösteren binlerce yurtseverden birisidir. Kurtuluş Savaşı sonrasında İstanbul’a döner ve eğitimini tamamlar.

** Bu yazı 14 Mart 2004 Tıp Bayramı dolayısıyla Dr. Hamdi Uğur tarafından kaleme alınarak paylaşılmıştır.