Nazım Hikmet ve İki Hekim

Paylaş:

Dr. Muharrem Baytemür

“yıllar var ki ter içinde
       taşıdım ben bu yükü
bıraktım acının alkışlarına
                      3 Haziran '63'ü”
Hasan Hüseyin Korkmazgil’in  3 Haziran 1963 sabahı Moskova’da sürgünde gazete almak için çıkarken kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden usta şair Nazım Hikmet  için yazdığı dizeler. 
Dünyaca ünlü şairimiz ülkesine hasret, sürgünde hayatını kaybetmeden 13 yıl önce haksız yere tutulduğu Bursa Cezaevi’nde son çare olarak açlık grevi yapmaya karar vermiştir.
“Piraye, Mehmet, İzgen, Suzan, Yavrularım,
Başka türlü hareket etmek kabil olmadığı için bu kararı verdim. Sizden yalnız bir şeye kayıtsız inanmanızı istiyorum; bu kararım, herhangi bir yeis, yılgınlık, bir korkaklık, bir sabırsızlık neticesi değildir. Sabırlı, şuurlu, ümitliyim. Fakat hakkın ve hakikatin ortaya çıkması için meydana hayatımı atmaktan başka imkânım kalmadığına kaniim. Bundan dolayı bu son imkânımı şuurla, ümitle kullanıyorum. Hakkın ve hakikatin tecellisi uğrunda ölürsem de bu sizin babanıza lâyık bir ölüm olacaktır.”

Nâzım’ın eşi Piraye ve çocuklarına, 30 Mart 1950 tarihinde Bursa Cezaevi’nden yazdığı mektubu bu satırlardan oluşuyordu. Şair, haksız yere tutuklanıp, mahkûm edilmesine karşı verdiği mücadelede bir sonuca ulaşamayınca 8 Nisan 1950’de “Millete verdiğim açık istidaya canımı pul diye kullanıyorum,” diyerek açlık grevine başlamıştı.
Şair 1946 yılında da, Büyük Millet Meclisi’ne bir mektup yollayarak cezasının kaldırılmasını istedi. Ama herhangi bir cevap alamadı.
Bu arada af söylentiler başlamış, ancak Meclis af kanunun görüşmeden tatile girmişti.
Şair açlık grevine başlayınca aralarında Avukat Oktay Rıfat, Avukat Hakkı Balamir, Muvaffak Şeref, Avukat Fahri Halil Örs, Şair Cahit Sıtkı, Avukat Niyazi (Ağırnaslı), Ferit Anlar, Ayhan Anlar, Şair Melih Cevdet, Ressam Bedri Rahmi, Muharrir Cevdet Kudret, Prof. Dr. Behçet Kamay, Kompozitör Adnan Saygun, Halide Edib, Adnan Adıvar, Orhan Veli, Sabahattin Eyuboğlu, Fikret Adil, Mina Urgan, Ahmet Hamdi Tanpınar, Abidin Dino, Sait Faik gibi aydınların bulunduğu bir grup açlık grevine ara vermesi için mektup yolladı.
Milli Türk Talebe Birliği de ( MTTB ) Nazım’ın 1950’de Demokrat Parti tarafından çıkarılacak genel af yasası dışında bırakılması için 5000 imza toplamış ve toplanan imzaları Meclis’e dönemin MTTB Başkanı Dr. Suphi Baykam’a iletmiştir.
Bir tarafta Nazım Hikmet’in açlık grevini bitirmesi ve affedilmesi için mektup gönderenler içinde Ankara Üniversitesi adli tıp bölümünün kurucusu Prof.Dr Behçet Kamay, diğer tarafta affedilmemesi için imza toplayan dönemin MTTB başkanı genç bir doktor; Suphi Baykam. Farklı dönemlerde de olsa her iki doktorun yolu Ankara Tabip Odası’ndan geçer. Prof. Dr. Hulusi Behçet Kamay bugüne kadar gelen sağlam temellerin en önemli harcı olan, ATO 1953 ilk kurucu yedi yönetim kurulu üyesinden birisi, Suphi Baykam ise 1957 ATO Başkanı olmuştur. Nazım Hikmet’in kuruluşundan önce  Ankara Tabip Odası’nın geleceğinde yer alan hekimlerle ilişkisi bu şekilde gerçekleşmiş oldu.
Ölümünün 57. yılında büyük şaire saygı ve minnetle.
ANGİNA PEKTORİS
Yarısı burdaysa kalbimin
              yarısı Çin'dedir, doktor.
Sarınehre doğru akan
             ordunun içindedir.
Sonra, her şafak vakti, doktor,
her şafak vakti kalbim
           Yunanistan'da kurşuna diziliyor.
Sonra, bizim burda mahkûmlar uykuya varıp revirden el ayak çekilince
kalbim Çamlıca'da bir harap konaktadır
                     her gece, Doktor.
Sonra, şu on yıldan bu yana
benim fakir milletime ikrâm edebildiğim
Bir tek elmam var elimde, doktor,
Bir kırmızı elma:
                   kalbim...
Ne arteryo skleroz, ne nikotin, ne hapis,
işte bu yüzden, doktorcuğum, bu yüzden
bende bu angina pektoris...
Bakıyorum geceye demirlerden
ve iman tahtamın üstündeki baskıya rağmen
kalbim en uzak yıldızla birlikte çarpıyor...

Kaynaklar : 
•    İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları “Çankırıdan Piraye’ye Mektublar”
•    Kanat Atkaya ,Hürriyet
•    Cumhuriyet Gazetesi Arşivi
•    Akşam Gazetesi