Nerede Gençlik Parkının o eski hali

Lunaparkı, sandallarla gezinti yapılan havuzu, yürüyüş yolları, gazinoları, çay bahçeleri, tiyatroları ile bir dönemin çocuklarının zihninde renkli bir anıydı Gençlik Parkı.  Şimdi unutulsa bile Ankara’nın tarihi parklarından biriydi o.

Araştırma: Sibel Durak

Ankara’nın başkent yapılması serüveni içerisinde İncesu Deresi’nin taşkın alanı olan 270 bin metrekare bataklık arazi şehrin büyük park ihtiyacını karşılamak için düşünüldü.1936’da parkın bu bataklık alan üzerine yapılması kararı verildiğinde tasarımcı olarak Fransız Theo Leveau seçildi. İncesu mecrası temizlenecek ve üzeri kapanacak. Filtre istasyonundan 40 milimetrelik borularla saniyede 150 litre akacak su getirilecek. Meydanda büyük bir havuz olacak üzerinde bir adacık bulunan havuzda motor ve sandallar yer alacak ve ayrıca adaya iki de köprü yapılacak. Parkta gül bahçesi, kahve ve gazinolar, Ankara ikliminde yaşayabilecek kuşlar için bahçe, açık hava halk tiyatrosu, çocuk bahçesi, labirent, yüzme havuzu, atlılar için 2 bin 200 metre uzunluğunda gezi yolu bulunacak… Parkın inşası 1936 yılında başladı. TBMM tarafından o yıllarda, o günün koşullarında 600 bin lira ödenek ayrılarak iki yılda bitirilmesi planlanan park ancak 19 Mayıs 1943’te tamamlanarak hizmete açıldı ve adı da 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nda açıldığı için “Gençlik Parkı” oldu.

Gençlik Parkı kısa sürede Başkentlilerin sosyal yaşamında önemli bir yere oturdu. Yıllar yılı, hafta sonu aktiviteleri, memur ailelerinin gazino ve piknik keyifleri giderek yeşeren bu büyük havuzlu parkın etrafında sürmeye başladı. Ankara hatırası fotoğrafların hemen hemen çoğunun fonunda Gençlik Parkı vardı.

O parkın renkleri yıllar içinde ne olduysa oldu ve solmaya başladı. Kadınların ayaklarını kestikleri her yerin erkekleşmeye başlamasının bir örneği olarak tekinsiz bir parka dönüştü.  Sonrasında yapılan restorasyon çalışmalarıyla çeki düzen verilmeye çalışılsa da Gençlik Parkı ışıltılı zamanlarına bir daha dönemedi.

Susuz Şehrin Sulu Parkı

Tarih 31 Ağustos 1972 Hayat Dergisi’nin 36. sayısında “Susuz Şehrin Sulu Parkı” başlıklı bir yazı. Yazıda anlatılan Gençlik Parkı…  Başkentlilerin sosyal yaşamında önemli bir yeri olan parka dair detaylar anlatılıyordu yazıda. Bu detaylardan ilki her kapısının bir ismi olduğuydu. Atatürk Bulvarındaki “ Trafik Kapısı”, Eski Meclis karşısındaki “Meclis Kapısı”, Stadyum karşısındaki “19 Mayıs Kapısı”, İstasyon bitişiğindeki “İstasyon Kapısı”, Toptancı Hal karşısındaki “Otopark Kapısı”…

Bacasız fabrika diyormuş mesela park için Başkentliler. Ankara Belediyesi’ne 5 milyon lira gelir sağlaması bekleniyormuş o yıl için. “Bunun 2 milyonu kira geliri, 3 milyonu ise giriş ücretiyle içerdeki tiyatro, gazino, lunapark gibi eğlence yerlerinden aldığımız rüsumdan oluşuyor” diye anlatıyor parkın müdürü. Bir önceki yıl temmuzunda 336 bin 925 kişinin uğrak yeri olmuş Gençlik Parkı. Hafta içinde ortalama 40 bin, tatil günlerinde 70 bine yakın vatandaş bilet ücreti ödeyerek parkı geziyormuş.

O yıllarda parkın 272 bin metrekaresi içinde belediyenin kiraladığı tam 96 tesis içinde on üç gazino, golf kulübü, çay bahçesi, lunapark gibi yerler varmış.  Parkta temsil veren tiyatrolar oyunlarının en can alıcı birkaç bölümünü banda doldurup bu bandı belediyenin reklam bürosuna veriyorlar, ücretini de yatırıyorlar ve o anonslar yankılanıyormuş parkın içinde.

Sandal küreklerine asılmış, “bir liraya 6 ok” atan birbirlerinden şık genç kadınlar şimdiki ile kıyaslanamayacak bir rahatlıkta eğleniyor fotoğraflarda. Ve Gençlik Parkı, küçük bir gölü andıran havuzu ve yemyeşil alanıyla ne oldu da bu hale geldi sorusunu sorduruyor o fotoğraflarda.