Pandemi Kronolojisi 4

25 Aralık 2020

Kronik Hastalık Pandemisi İçin Sağlık Bakanlığı'na Çağrımızdır

Ankara Tabip Odası yaklaşık 9 ayını tamamlayan pandemi yönetimi ile ilgili eksiklere ilişkin Sağlık Bakanlığına bir çağrıda bulundu.

ATO, 9 aylık süreçte tüm hastanelerin pandemi hastanesi ilan edilmesi, ameliyathanelerin dahi yoğun bakıma çevrilmesi, sağlık hizmetinin askıya alınması ile ortaya çıkan sorunları sıraladı. ATO, kanser hastaları ile kronik hastalığı bulunanların kontrollerinin aksadığı, kanser taramalarının yapılamadığı, acil servislere başvuran ağır hasta sayında gözle görülür bir artış olduğunu duyurdu.  

Covid-19 pandemisi ile mücadele edilirken önümüzdeki kronik hastalık pandemisini görmezden gelemeyiz diyen ATO Bakanlığı göreve davet etti.

ATO, Bakanlığa pandemi dışı hastanelerin oluşturulması, bu hastanelerdeki personele Covid-19 taraması yapılması, hasta randevularının kapalı alanların havalandırılması ve dezenfeksiyonuna zaman ayıracak aralıklarda verilmesi, kanser tarama programlarının yeniden başlatılması, kronik hastalığı olanlar için otomatik randevu oluşturulması, ataması yapılmayan sağlık çalışanlarının bir an evvel atanması taleplerini iletti.

29 Aralık 2020

Covid-19 Pandemisi ve Türkiye

ATO, salgında hayatını kaybeden sağlık emekçileri ile ilgili bilgileri Covid-19 Pandemisi ve Türkiye raporunda kamuoyuyla paylaştı.

 İtalya, İspanya, İngiltere, Almanya, Kolombiya ve Türkiye’deki vaka sayılarını karşılaştıran ATO, vaka sayıları bakımından Türkiye’ye yakın ülkelerde, ölüm sayılarının Türkiye’den 2-4 kat fazla olduğunu belirtti. 16 büyükşehir, 8 il merkezi ve 3 ilçede önceki yıllarla kıyaslandığında 11 Mart-22 Aralık tarihleri arasında 53 bin 933 vatandaşın öldüğü,  bu yerlerde mezarlık kayıtları itibariyle 16-22 Aralık tarihleri arasında ortalama günlük ölüm sayısının 419 olduğu tespitini paylaştı. Bu bilgiler Türkiye geneline uyarlandığında sayının 722 olması gerektiğini belirten ATO, veriler ışığında Covid-19’a bağlı ölümlerin iyimser bir yaklaşımla açıklananın 3 katı olduğunu duyurdu.

Salgının başından itibaren resmi rakamlara göre 150 binin üstünde çalışanın enfekte olduğunu yineleyen ATO, toplumun tümüne kıyasla sağlık çalışanlarının yaklaşık 6 kat fazla enfekte olduğunu kaydetti. Aralık sonu itibariyle aktif görevini yaparken  yaşamını kaybeden 107’si hekim 293 sağlık emekçisi ile ilgili bilgileri paylaştı. ATO’nun verdiği bilgilere göre hayatını kaybeden hekimlerin 14’ü ASM’de, 2’si acil serviste, 7 hekim iş yeri hekimliği yaparken, bir hekim diyaliz hekimi olarak çalışırken vefat etti. 83 hekim ise kamu-özel ve muayenehanede çalışırken yaşamını yitirdi. Ankara’da ise 6’sı hekim, 3’ü diş hekimi, biri eczacı olmak üzere 18 sağlık çalışanı hayatını kaybetti.

293 sağlık çalışanının meslek gruplarına göre dağılımı

GÖREVİ

         VEFAT

           ORAN%

Doktor

                  107

                        36.5

Ebe- Hemşire-Sağlık Memuru

                    25

                          8.5

Eczacı+ Eczane Çalışanı

        36+12═48

                        16.4

Diş Hekimi +Teknisyen

        13+1═ 14

                          4.8

Acil Tıp Teknisyeni- Sağlık Teknisyeni 

                   14

                          4.8

İntörn Hekim

                     1

                          0.3

Veteriner Hekim +Veteriner Teknisyen

            3+ 1═4

                          1.4

Diğer (Şöför, Güvenlik Görevlisi, Sağlık İşçisi, Memur

                   80

                        27.3

TOPLAM

                 293

                         100

30 Aralık 2020

Öfkeliyiz; Çünkü Tükendik! Çünkü, Ölüyoruz!

Pandemide yitirilen sağlık çalışanlarını anmak için ülke genelinde eylemler düzenlendi. Türk Tabipleri Birliği, Türk Dişhekimleri Birliği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası, Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği ve Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği’nin çağrısıyla yapılan anma etkinliği Ankara’da Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi bahçesinde 30 Aralık 2020 Çarşamba günü yapıldı. Açıklamadan önce pandemide yitirilenler için saygı duruşunda bulunuldu.

Ortak basın açıklamasını okuyan Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Dr. Ayşe Uğurlu sözlerine “Öfkeliyiz; Çünkü Tükendik! Çünkü, Ölüyoruz!” diyerek başladı.

Yaşam hakkımızı ihlal ettiniz

Siyasi ve ekonomik kaygılarla alınan kararlar neticesinde binlerce insanın, yüzlerce sağlık çalışanının hayatını kaybettiğini belirten Dr. Uğurlu “Bu ölümlerin önemli bir bölümü önlenebilir ölümlerdi ve siz önlemediniz, önleyemediniz. En temel hakkımız olan “yaşam hakkımızı” ihlal ettiniz” dedi.

Dr. Uğurlu, salgının başından beri şeffaflık istediklerini ancak hiçbir bilginin sağlık meslek örgütleriyle paylaşılmadığını vurguladı. Kişisel koruyucu ekipman dağıtımındaki kaosu ve grip aşısı yetersizliğini hatırlatan Dr. Uğurlu “Covid-19 sağlık çalışanları için bir meslek hastalığı sayılmalıdır dedik. Siz samimiyetsiz, ciddiyetsiz şekilde konuyu bulandırdınız. Biz yasa istiyoruz dedik, siz sağlık çalışanlarıyla alay edercesine, bir sayfalık yazıyla kamuoyunu yanıltmayı seçtiniz” diye konuştu.

Dr. Uğurlu yetkililere salgın yönetiminde aklın, bilimin ve sağlık meslek örgütlerinin sesini dinlemeleri gerektiğini belirterek “Artık yeter daha fazla eksilmek istemiyoruz. Bizler yaşamak, yaşatmak istiyoruz” dedi.

Ölümler hükümetin yanlış politikalarının sonucu

Türk Tabipleri Birliği Genel Sekreteri Dr. Vedat Bulut 2021 yılını hayatını kaybeden 310 sağlık çalışanının hüznüyle karşılamak zorunda kaldıklarını belirtti. Sağlık çalışanlarının kaybedilmesinin nedeninin hükümetin yanlış politikaları olduğunu söyleyen Dr. Bulut “Canlarımızın kaybedilmiş olması bizlere büyük bir hüzün veriyor. Listelere bakarken endişe içinde hangi çalışma arkadaşımızı kaybettiğimize bakıyoruz. Çok daha güvenli bir toplumda yaşamak istiyoruz ki bunun yolu sağlığın adil, eşit ve erişilebilir hale getirilmesidir. Pandemi yoksulu vuruyor, sağlık çalışanını vuruyor, hepimizi vuruyor. Hep birlikte mücadele etmemiz gerek” dedi.

CHP Milletvekili Gamze Taşcıer de iktidar partisini eleştirerek sağlık meslek örgütlerine kulak tıkayarak pandemi sürecini yönetmeye çalıştıklarını; bunun sonucunda da binlerce insanın hayatını kaybettiğini söyledi. Ortak akılla bir süreç yönetilmesi gerektiğinin altını çizen Taşcıer “Tek bir sağlık emekçisinin tükenmesine müsaade etmeyeceğiz” dedi.

Sağlık emek ve meslek örgütleri olarak çağrıda bulunan Ankara Tabip Odası Başkanı Dr. Ali Karakoç “Sağlık hakkı mücadelesine devam edeceğiz. İlk vakanın açıklandığı tarihten 10 ay sonra tünelin ucunda bir ışık göründü. Toplumsal korunmanın tek yolu aşıdır ama biz etkinliği ve güvenilirliği bilimsel verilerle, tarafsız kurumlarla kanıtlanmış aşının bütün yurttaşlara koşulsuz, ücretsiz ve eşit dağıtılmasını istiyoruz” diye konuştu.

22 Ocak 2021

Özlük haklarımız ve taleplerimiz için mücadeleye devam edeceğiz!

Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin özlük haklarının ve taleplerinin karşılanması için yapmak istedikleri alkışlı protestoya polis saldırdı. Saldırı sonucunda gözaltılar yaşandı.

Pandemi döneminde artan sorunlarla baş etmeye çalışan ve hakkını arayan sağlık emekçileri “Özlük Haklarımızı İstiyoruz. Maskeler Konuşuyor!” eylemi için 22 Ocak Cuma günü Ankara Şehir Hastanesi Kadın Doğum Hastanesi önünde bir araya geldi. 

Ankara Tabip Odası, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası ve Dev Sağlık-İş Sendikası Üyeleri’nin alkışlarla sorunlarını duyurmak istedikleri protestoya polis müdahale etti.  Müdahale sonucunda  Ankara Tabip Odası Başkanı Dr. Ali Karakoç, Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ayşe Uğurlu, SES Ankara Şube Eş Başkanları Nazan Karacabey ile Kubilay Yalçınkaya, SES Ankara Şube Genel Sekreteri Yüksel Delice, SES Üyesi Mahmut Konuk, SES Eski Başkanı İbrahim Kara ve Dev
Sağlık – İş Üyesi Osman Çokaman gözaltına alındı.

Gözaltılara tepki gösteren Ankara Şehir Hastanesi sağlık emekçilerinin alkışlı protestosu da  polis tarafından engellendi.

Protesto sırasında gözaltına alınan sağlık emekçileri Gazi Mustafa Kemal Devlet Hastanesinin ardından ifadelerinin alınması için emniyete götürüldüler. 

Gözaltıların duyulması ile birlikte TTB Merkez Konseyinin tüm üyeleri önce hastaneye ardından da emniyete giderek sürecin yakından takipçisi oldu.  CHP Ankara Milletvekili Murat Emir ve HDP Iğdır Milletvekili Habip Eksik de sağlık emekçilerini yalnız bırakmadı.

Gözaltına alınan sağlık emekçileri emniyetteki işlemlerin ardından serbest bırakıldı.

İnsanca yaşayabilmek için mücadeleye devam edeceğiz

Gözaltı sonrası Ankara Tabip Odası’nda bir araya gelen TTB, ATO, SES ve Dev Sağlık-İş yöneticileri basın açıklaması düzenledi.

Ankara Tabip Odası Başkanı Dr. Ali Karakoç, Anayasaya ve görünürdeki yasalara uygun olmayan bir tarzda darp edildiklerini belirterek açıklama yapılmasına izin verilmemesini sert bir dille eleştirdi.

Ankara polisinin bu tavrı ile mücadele edeceklerini vurgulayan Dr. Ali Karakoç “Biz geçmişte de bugün de yarın da özlük haklarımız için mücadele edeceğiz. Bunu sadece pandemi döneminde yapmadık.  Daha önce de yaptık, pandemide de yapacağız. Pandemiden sonra da özlük haklarımız için harcadığımız emeğimizin karşılığını almak için,  insanca onurluca yaşayabilmek için mutlaka mücadeleye devam edeceğiz” sözlerini kaydetti.

Dr. Karakoç yapılmasına izin verilmeyen basın açıklamasında Şehir Hastanesi kampüsüne kreş yapılmasını, pandemi öncesinde de yaşanan ancak pandemi ile artan iş yoğunluğuna çözüm olarak ataması yapılmayan hekimlerin atanması, KHK ile ihraç edilen sağlık emekçilerinin işe geri iadesi ve sağlıkta şiddete ilişkin taleplerini paylaşmak istediklerini belirtti. Dr. Karakoç demokratik kitle örgütleri için ifade özgürlüğünün önemine değinerek Anayasal hakkımızı mutlaka kullanacağız dedi. 

Korkmuyoruz direneceğiz

ATO Yönetim Kurulu üyesi Dr. Ayşe Uğurlu sendikalar ve meslek örgütlerinin en doğal hakkı olan alkışlı protesto eyleminin engellendiğini belirterek “Bir avuç insandık. İzin verselerdi belki de bu kadar tepki çekmeyecekti. En doğal hakkımız engellendi. Biz yapılan muamelelere karşı mücadelemizi her zaman sürdüreceğiz. Korkmuyoruz direneceğiz” dedi. Adli tıp uzmanı olduğunu vurgulayan Dr. Uğurlu gözaltı muayenelerinde yaşanan durumu eleştirerek “İstanbul protokolüne göre gözaltına alınan kişi hekimle birebir görüşmeli ve etrafta kolluk kuvveti bulunmamalı ancak bu durumun tersi yaşanıyor” dedi.  Bu durumun ne kadar acı olduğunu vurgulayan Dr. Uğurlu, insanların yaşadıklarının ne kadar yok sayıldığını bizzat yaşayarak öğrendiğini belirtti.

Demokratik hakların dile getirilmesi istenmiyor

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı Ankara’da ve Türkiye’nin bazı yerlerinde OHAL sürecinden beri bir tutum olduğuna dikkat çekerek “ Demokratik hakların dile getirilmesini ve sokakta bunun kamuoyuyla paylaşılmasını hiçbir biçimde istemiyorlar. Bugün aslında emniyette bize ifade ettikleri bu yaklaşımın tam da hangi noktada olduğunu gösteriyordu. Çünkü bize ‘kötü davranmadık ki’ dediler ki zaten kötü davranmamaları gerekiyor. İfadelerini alıp muayeneden sonra bırakacaklarını söylediler ancak bizi gördükleri her yerde araçların yönünü değiştirip başka bir hastaneye gittiler. Bu aslında bir belirsizlik ortamı yaratmak ve bu belirsizlik ortamı üzerinden bizim yan yana duruşumuzu da engellemek demek. Böyle bir uygulama da işkence uygulaması. Mahremiyet ilkesinin nasıl ihlal edildiğine nasıl ortalık yerde gözaltı muayenelerinin yapıldığına tanıklık etmek de önemli.” sözlerini kaydetti.

Dr Fincancı sözlerini “Maskeler konuşsun ile sahaya dair sorunları  bugünden sonra çok daha güçlü bir şekilde dile getirmemiz gerekiyor. Bütün meslek ve emek örgütlerinin Ankara’da bir mücadele sergilemesi gerekiyor” diyerek bitirdi.

Basın açıklaması dayanışmaya gelen hekim ve diğer meslek örgütü yöneticilerinin alkışlarıyla son buldu.

29 Ocak 2021

Hastanelerimizi Açmak İçin Neyi Bekliyorsunuz?

Ankara Tabip Odası’nın bileşeni olduğu Hastanemi Açın Platformu Ankara’da kapatılan kamu hastanelerinin yeniden açılması talebini Yüksek İhtisas Hastanesi önünde yaptığı basın açıklaması ile bir kez daha yineledi.

29 Ocak 2021 Cuma günü saat 12.30’da Yüksek İhtisas Hastanesi önünde yapılan basın açıklamasına CHP Ankara Milletvekili Dr. Murat Emir, HDP Iğdır Milletvekili Dr. Habip Eksik, CHP Ankara İl Başkan Yardımcısı Dr. Atilla Ilıman da destek verdi. Polisin kişi sınırlaması koymak istediği basın açıklaması yapılan görüşmeler sonucunda gerçekleştirildi.

Basın açıklamasını Hastanemi Açın Platformu sözcüsü Dr. Bayazıt İlhan okudu.

Mücadele Ankara’daki hastanelerin yıkılmasını engelledi

Eskişehir’in 995 yataklı köklü hastanelerinden Eskişehir Devlet Hastanesinin kapatılmasının ardından salgın döneminde yıkıldığını belirten Dr. İlhan,  Hastanemi Açın Platformunun verdiği mücadele sayesinde Ankara’da kapatılan hastanelerin yıkılmasının ve TTB’nin açtığı davalar ile bu hastanelerin ihaleyi alan şirketlere devrinin engellendiğini belirtti.

Ancak yine de ülkenin dört bir yanında otuza yakın hastanenin şehir hastaneleri gerekçe gösterilerek kapatıldığına işaret eden Dr. İlhan,  bu hastanelerin kapatılması ile oluşan kamu zararına dikkati çekti. Hastane binalarının çürümeye terk edildiği, tıbbi malzemelerin heder edildiğini kaydeden Dr. İlhan,  Sayıştay raporuna göre 2019 yılında sağlık hizmetlerinden koparılan bu hastaneler için 1 milyon 613 bin 186 TL tutarında elektrik faturası ödendiğini aktardı.

Kapanan hastaneler Ankara’da toplam başvurunun yüzde 14’ünü karşılıyordu

Ankaralıların kapatılan hastanelerin tekrar sağlık hizmetine başlaması için mücadele ettiğini belirten Dr. İlhan, kapatılan hastanelerin sağlık hizmeti sunumundaki payını hastanelerin yoğun bakım, muayene, acil hasta ve yatan hasta sayılarını vererek paylaştı.  Kapatılan hastanelerin Ankara’daki toplam yatak ve toplam başvuru sayısının yüzde 14’üne cevap verdiğini kaydeden Dr. İlhan “Bir yılda 4.692.978 muayene yapılan, 574.006 acil hasta karşılayan, 70.892 ameliyat yapmış, 357 yoğun bakım yatağı, 2590 servis yatak kapasiteli hastaneler şu salgın döneminde amacına uygun kullanılamıyor” dedi.

Salgın etkisini sürdürürken bu hastanelerin neden boş bırakıldığını soran Dr. İlhan, Ankaralılar adına bir kez daha “Gelin bu inadınızdan vazgeçin, sağlığımıza daha fazla zarar vermeyin, kapattığınız hastanelerimizi açın” diye seslendi.

Türkiye’nin yüz akı hastaneleriydi

Dr. Bayazıt İlhan’ın basın açıklamasını okumasının ardından CHP Ankara Milletvekili Dr. Murat Emir söz alarak “Kapatılan bu hastaneler Türkiye’nin yüz akı hastaneleriydi. En az 80 yıldır halka nitelikli sağlık hizmeti veriyordu. Peki neden kapatıldılar? Çünkü şehir hastanesine hasta gerekiyordu. Şehir hastanesindeki ranta hasta bulmak lazımdı. Bunun için kapattılar. Sağlık Bakanlığına soruyorum; Tuzluçayır’da, Altındağ’da kalp krizi geçirenler nereye gidecekler? 30 kilometre ötedeki Bilkent Şehir Hastanesi’ne gidecekler. Arada ölmezlerse tabii. Saray rejimini bir an evvel bu saçma, anlamsız uygulamalardan vazgeçmeye davet ediyoruz.” dedi.

Sağlıkla ilgisi olmayan bir durum

Eyleme destek veren HDP Iğdır Milletvekili Dr. Habip Eksik de görüşlerini “Hastanelerin kapatılması tamamen akıl dışı olaydır. Hastane kapatmak sağlıkla hiçbir şekilde ilgisi olmayan durumdur. Rant kapısına dönüştürdükleri şehir hastanelerinin hasta garantisini sağlamak için Türkiye’nin en kıymetli hastaneleri anlamsız bir şekilde kapatıldı. Derhal bu yanlış uygulamadan vazgeçilmelidir. Hastanelerin bu şekilde kapatılması çürümeye terk edilmesi kabul edilemez.” diye açıkladı. 

Hepimiz güvende olmadan hiçbirimiz güvende değiliz

SES Ankara Şube Eş Başkanı Nazan Karacabey salgın döneminde sağlık çalışanlarının yaşadığı  sorunlara dikkat çekti. Pandemi bize göstermiştir ki hepimiz güvende olmadan hiçbirimiz güvende değiliz diyen Karacabey şunları söyledi:  “Halk sağlığına yönelik taleplerimizin bir an önce karşılanmasını istiyoruz. Koruyucu sağlık hizmetleri ile entegre yataklı tedavi hizmetlerini planlayın. Herkese ücretsiz, etkili, güvenli aşı sağlayın, aşıda ayrımcılık yapmayın. Pandemi döneminde sağlık hizmetleri ile birlikte sosyal hizmetleri de öncelikli olarak uygulayın. Sadaka değil sosyo-destek sağlayın. ‘Yaşatmak için yaşamak istiyoruz. Öfkeliyiz tükendik çünkü ölüyoruz’ diyen sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin taleplerini karşılayın. Emekçilere yönelik Covid-19’un meslek hastalığı olduğuna dair düzenlemeleri sağlık ve emek meslek örgütlerinin talepleri doğrultusunda çıkarın. Özlük haklarına yönelik taleplerimizi karşılayın. Kronik hastalığı, engeli olan arkadaşlarımız idari izinli sayılsın. Gebe ve emziren anneler idari izinli sayılsın. Ebeveyn iznini uygulayın. Kadın ve çocuk bakanlığını bir an önce açın.”

CHP Ankara İl Başkan Yardımcısı Dr. Atilla Ilıman da yaptığı açıklamada bütün çabalarının halkın doğrudan ulaşılabilir, adaletli bir şekilde sağlık hizmeti alması olduğunu söyleyerek sağlığın ranta kurban edilmemesi gerektiğini aktardı. Basın açıklaması atılan sloganlar ile sona erdi.