Pandemi zamanı hekim olmak
Covid 19 pandemisinin başladığı günden bu yana tüm dünyada sağlık emekçileri bu mücadelenin kazanan tarafı olmak için yoğun emek harcıyor.
Sibel Durak
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de pandeminin seyrinin sağlık sistemine ağır darbe vurması ile birlikte hekim ve sağlık emekçilerinin bugüne kadar üstlendikleri görevlere yenileri eklendi. Aldıkları eğitim ve mesleki sorumlulukları gereği acil durum, afet ve olağanüstü hallere hazırlıklı olsalar da pek çok hekim belki de meslek hayatında ilk defa bu denli büyük ölçekli bir mücadelenin içinde yer aldı.
Pandemi döneminde hekim ve sağlık çalışanlarının çalışma koşullarında yaşanan değişiklik ile farklı uzmanlık dallarındaki hekimler de mücadelenin ön saflarına katıldı.
Ankara Tabip Odası Başkanı Dr. Ali Karakoç da üroloji uzmanı olarak görev yaptığı Yenimahalle Eğitim ve Araştırma Hastanesinin pandemi hastanesine dönüştürülmesi ile birlikte ilk günden bu yana Covid-19 ile savaşan hekimler arasında.
Kaygı hem kendileri hem hastalar için
Aldıkları eğitim ve acil deneyimi ile benzer süreçlere aşina olduklarını belirten Dr. Karakoç, Covid-19 mücadelesinde başlarda iki konuda kaygı yaşadığını anlatıyor. Bunlardan ilki hastaya doğru tanı koyuyor muyum, doğru teşhis yapıyor muyum kaygısı. Diğeri ise kendi açısından enfekte olma durumunda süreç nasıl işleyecek kaygısı. Dr. Karakoç aradan geçen on aylık süre boyunca Covid-19 ile ilgili yayınları takip ederek ve uygulamada edindikleri tecrübeler ile bu kaygıların azaldığını aktarıyor.
Hekimlere dayatma
Süreç içinde henüz bilinmeyen bir hastalık olan Covid 19 tedavisi de değişime uğradı. DSÖ ve birçok ülke tedavi protokolünden sıtma ilacını çıkarırken ilaç hala Sağlık Bakanlığının protokolünde bulunuyor. Dr. Karakoç, bu ilacı kullanmaları yönünde hekimlere yapılan dayatmanın kabul edilmez olduğunu belirtirken kanıta dayalı bilgisi olmayan bir ilacı kullanmanın ilerde hekimlerin karşısına kötü hekimlik uygulaması olarak çıkıp çıkmayacağı konusundaki endişeleri dile getiriyor.
Sağlık çalışanlarının sağlığı açısından bu dönem daha az çalışması gerektiğini kaydeden Dr. Karakoç, Sağlık Bakanlığının elinde yeteri kadar hekim bulunmadığından bunun yapılamadığını belirtiyor. OECD ortalamasının çok altında hekim ve sağlık çalışanı ile hizmet sunduklarını belirten Dr. Karakoç hastane yönetimlerinin hekimlerden 24 saat nöbet tutmak istiyorum talepli dilekçe istediklerini aktarıyor.
Fiziki koşullar mücadelede önemli bir etken
Virüsün kapalı alanlarda uzun süre canlı kaldığı, merkezi havalandırma sisteminin bulaş riskini artırdığı yönündeki bilgiler bu dönemde fiziki koşulların mücadelede önemli bir etken olduğunun göstergesi. Ancak Aile Sağlığı Merkezleri gibi kamu hastanelerinin de fiziki koşulları bu anlamda birbirinden farklılık gösteriyor.
Dr. Karakoç, kış aylarına girilen günlerde iyi havalandırılmış ortamlarda sağlık hizmeti sunmaları gerekirken fiziki koşullar nedeniyle bunun pek çok hastanede yapılamadığını bu nedenle kış aylarında daha fazla sayıda sağlık çalışanının enfekte olacağı kaygısı taşıdıklarını aktarıyor.
Sağlık kurulu hizmetinin pandemi hastanesinde verilmesi risk
Pandemi hastanelerinde bir yandan da sağlık kurulu hizmeti verilmeye devam ediyor. Çalışma koşullarında değişen en önemli unsur olarak tanımladığı bu hizmet ile ilgili Dr. Karakoç “ Sürecin en başından beri meslek örgütümüz bunun yanlış bir uygulama olduğunu anlatmaya çalıştı. İleri yaş gruplarının pandemi hastanesine sağlık kurulu hizmeti almak için gelmesi hem yurttaşlar açısından risk hem de zaten çalışma saat ve yoğunluğu arttığı için sağlık çalışanları için bir dezavantaj yaratıyor.” değerlendirmesinde bulunuyor.
Ankara’da yeteri kadar temiz hastane olmadığı için süreç içinde en büyük dezavantajı kronik hastaların yaşadığın kaydeden Dr. Karakoç bu durumun en önemli sebebi olarak kamu hastanelerinin kapatılmasını gösteriyor.
Kronik hasta mı Covid mi?
Ankara’da pandemi hastanesine dönen hastanelerden biri de Sanatoryum Hastanesi. Ankara Tabip Odası eski Genel Sekreteri Dr. Mine Önal da göğüs hastalıkları uzmanı olarak çalıştığı hastanede pandemi mücadelesinde yer alan bir diğer hekim.
Dr. Önal çalıştığı hastanenin niteliğinden ötürü hastaneye başvuran kronik hastaların yüzde 80’inin semptomlarının Covid-19 hastaları ile benzeştiğini bu nedenle hastalar arasında bir ayrım yapmanın kendileri için zor olduğunu belirtiyor. Bu duruma çare olarak hastaların tümüne Covid 19’muş gibi davranarak yaklaştıklarını anlatıyor.
Hekim ve sağlık emekçilerinin enfekte olma durumuyla ilgili sorunlara da değinen Dr. Önal, Bakanlığın yaptığı düzenleme nedeniyle enfekte olan sağlık çalışanlarının 10 gün sonra işe dönmesinin beklendiğini, ancak hastalık seyrinde klinik kötüleşme oranının ikinci haftada daha yüksek olması nedeniyle bu uygulamanın yanlış olduğunu belirtiyor.
Hastanede filyasyon yapılmalı
Salgın ile mücadelede filyasyonun öneminden bahsedilirken bu uygulama bulaş riskinin en fazla olduğu yerlerden olan hastanelerde ne yazık ki uygulanmıyor. Dr. Önal bu konuda “Aynı gün, aynı ortamda çalıştığımız arkadaşımızın enfekte olduğunu ya tesadüfen öğreniyoruz ya hiç öğrenemiyoruz. Bu konuda hastane içinde filyasyon yapılmalı. Enfekte olma durumu varsa bilgilendirilmemiz gerekiyor ki hem kendimizi hem çevremizdeki insanları koruyabilelim. “ diyor
Pandemi döneminde sağlık çalışanlarına yapılan ek ödeme konusunda, yapılan yeni düzenlemenin zaten var olan adaletsizliği gidermek yerine daha da derinleştirdiğini söyleyen Dr. Önal, ek ödemelerin ilk 3 ay farklı son 3 ay farklı uygulandığını 1 ay da hiç uygulanmadığını kaydediyor. Düzensizliğin ötesinde adaletsizliğin katmerlendiğini söyleyen Dr. Önal yardımcı sağlık personeli açısından uçurumun daha da derinleştiğini tüm bunların iş barışını bozabileceğini belirtiyor.
ASM’lerin sorunları pandemide görünür oldu
Pandemi ile mücadelede en büyük sıkıntıların yaşandığı sağlık kurumlarının başında belki de Aile Sağlığı Merkezleri geliyor. Yaklaşık on yıllık geçmişine rağmen Aile Hekimliği Sisteminde dile
Ankara Tabip Odası Pratisyen Hekimler Komisyonu Başkanı ve Aile Hekimliği Komisyon Üyesi Dr. Zafer Çelik bu dönem yaşadıkları sorunların başında pek çok kamu hastanesinde olduğu gibi fiziki koşullardaki farklılıkları gösteriyor.
Fiziki şartlar zorlayıcı oldu
Dr. Çelik, pandemi hastanesine Covid şüphesi ile giden hastaların farklı alanlara alındığına işaret ederek, karma sağlık kurumu olan ASM’lere başvuran hastalarda bu ayrımı yapmanın zor olduğunu söylüyor. Covid temaslı ya da pozitif hastalara yaklaşım konusunda da her ASM’de aynı yaklaşım sergilenemiyor. Bu durumun en önemli nedeni ise ASM’lerin fiziki koşulları. Pek çok ASM, Covid şüphesi taşıyan hastaların ayrılması, izolasyon odasında muayene edilmesini sağlayacak fiziki koşullara sahip değil.
Evde tedavi gören temaslı ve pozitif Covid hastalarının takipleri de aile hekimlerinin yapması gereken işlerin arasına eklendi. Bu konuda bir planlama yapılmadığını belirten Dr. Çelik, aile hekimlerinin yaptığı izlemlerin Sağlık Müdürlükleri ile istişare edildiği bir düzenin hala kurulamadığını belirtiyor. Dr. Çelik, bu koordinasyon eksikliği yüzünden hekimin izlemini yaptığı hastanın sorunlarının ne kadarının çözüldüğünü öğrenemediğini sözlerine ekliyor.
Dr. Çelik, ASM’lere başvurunun raporlu ilaçların eczaneden alınması gibi uygulamalar nedeniyle azaldığını ancak aile hekimlerine esnek mesai uygulanmadığı için azalan hasta sayısına karşın her gün çalıştıklarını kaydediyor.
Aşı çalışmaları etkilendi
Aile hekimlerinin yaptığı en önemli çalışmalardan olan gebe izlem ve aşı çalışmaları da süreçten ister istemez etkilendi. Ankara genelinde bu konularda fazla bir aksama yaşanmasa da zorlanıldığını söyleyen Dr. Çelik süreci, “Bazı ailelerin çekinceleri olduğu aşikar. İzlemler hastaların güvenliği sağlanarak devam etti. Kimi zaman uzaktan değerlendirme yapıldı. Aşı konusunda ilk aylarda bazı aşıların ertelendiği doğru ancak son zamanlarda aşı reddi yoksa uygun koşullar yaratılarak aşılama yapılıyor” diye anlattı. Benzer şekilde endişe nedeniyle ASM’ye başvurmayan kronik hastaların da bazı sorunları uzaktan değerlendirilerek çözülmeye çalışılıyor.
7 hekimden 4’ü enfekte
Aile Sağlığı Merkezlerinde fiziki koşulların yetersizliği nedeniyle enfekte olan sağlık emekçisi sayısında da bir artış oldu. Çalıştığı ASM’de 7 hekimden kendisi de dahil 4’ünün enfekte olduğunu belirten Dr. Çelik, bu durumun diğer hekim ve sağlık personeli üzerinde iş yoğunluğunu arttırdığını kaydediyor. Dr. Çelik, sürecin daha da uzaması halinde bu yoğunluğun iş barışını bozabileceği uyarasında bulunuyor.
Sağlık Bakanlığının bu dönemde sağlık emekçilerine yaptığı ek ödemeler konusundaki adaletsizliğe değinen Dr. Çelik ek ödemelerin performansa bağlanmasının doğru bir uygulama olmadığını kaydetti.