Pandeminin yükü çocuklarda
Kısa aralıklarla açılması dışında pek çok kurum ve sektöre göre daha uzun süre kapalı tutulan okulların, tüm önlemler alınarak kesintisiz açılması için öğrenci, veli ve meslek örgütlerinden sesler yükseliyor.
Pandemi sürecinde dünyadaki birçok ülkenin aksine Türkiye’de önlemler kapsamında ilk kapatılan yerler ilkokuldan üniversiteye eğitim kurumları oldu. Siyasi iktidarın, pandemi yönetimindeki yanlışlarının bedeli çocuklara yüklendi. Okulların güvenle açılması ve sürdürülmesi için gerekli adımlar istikrarlı şekilde atılmayınca çocuklar bu süre zarfında eğitim hayatından mahrum kaldı.
Covid-19 pandemisinin darbe vurduğu eğitim öğretim faaliyetleri bir buçuk yıldır kesintili bir şekilde sürdürülüyor. Eğitimde fırsat eşitsizliği online eğitime erişime engel olurken, okulların açılmaması akademik eğitimi aksatmasının yanında çocukların fiziksel, zihinsel, ruhsal gelişimine de olumsuz yansıdı. Salgında en az bulaştırıcı kesim olan çocukların eğitimden mahrum bırakılmasına karşın öğrenci, veli ve meslek örgütlerinden ise sesler yükselmeye başladı.
7 Mayıs’ta Türk Tabipleri Birliği Okul Çalışma Grubu, HASUDER, Türkiye Psikiyatri Derneği, Türk Toraks Derneği, Çocuk Romatoloji Derneği’nin yaptığı basın açıklamasında okulların açılması gerektiği duyuruldu. Basın açıklamasında pandemi döneminde çocuk gelişiminin büyük sekteye uğradığı dile getirildi. Pandemi kontrolü için çocuklardan daha fazla fedakarlık istenmemelidir denilen açıklamada, devletin görevini yaparak, gerekli tüm önlemleri alarak öncelikle okul öncesi eğitim kurumlarını, ilkokulları, köy ve belde okullarını ve özel eğitim merkezlerini, ikinci olarak ortaokulları, üçüncü olarak liseleri güvenli olarak açması ve açık tutması talep edildi.
31 Mayıs tarihinde ise TTB Covid-19 Pandemisinde Okullar Nasıl Açılmalı? Tutum Belgesini yayımlayarak okulların güvenle açılabilmesi için yapılması gerekenleri açıkladı. Türk Tabipleri Birliği Okul Sağlığı Çalışma Grubu 19 Temmuz’da Eylül 2021 için okulları açalım, 13 Ağustos’ta ise Eğitim Sen, Eğitim-İş, Eğit-Der, Öğretmen Sendikası, Özrö-Der, Veli-Der ile birlikte tam zamanlı yüz yüze eğitim çağrısı yaptı.
Eğitim tüm önlemler alınarak kesintisiz sürmeli
Okulların açılması talebi Ankara Tabip Odası tarafından da dile getirildi. Ankara Tabip Odası, Eğitim Sen Ankara Şubeleri, Eğit-Der, Veli-Der Ankara Şubesi, Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, Öv-Der Ankara Şubesi, Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Öğretmenleri Derneği düzenledikleri ortak basın açıklamasında eğitimin tüm önlemler alınarak kesintisiz sürmesini talep ettiler. 16 Ağustos Pazartesi günü Ankara Tabip Odası’nda düzenlenen basın açıklamasını örgütler adına ATO Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Haydar Can Dokuyan okudu. Türkiye’nin OECD ülkeleri arasında ilkokulları açık ara en uzun süre kapatan ülke olduğunu belirten Dr. Dokuyan, “Dünyada AVM’ler, restoranlar, fabrikalar ve iş yerlerini açık tutarken okulları kapatan başka bir ülke bulunmamaktadır. Bu durum virüsün yayılımından ziyade Türkiye’nin bilimsel akıldan uzak hatalı pandemi politikaları ve eğitime bakış açısından kaynaklanmaktadır.” ifadelerini kullandı.
Çocukları fiziksel, zihinsel, ruhsal yönden etkiledi
Bilimsel araştırmaların ilkokulların kapalı olmasının salgının yayılmasında, bulaş zincirinin kırılmasında etkili bir yöntem olmadığını kaydeden Dr. Dokuyan, okulların kapalı kalmasının çocukların fiziksel, zihinsel, ruhsal gelişimlerini olumsuz etkilediğini; kısa, orta ve uzun vadede bu durumun telafisi mümkün olmayacak sağlık sorunları yaratabileceğini belirtti. Dr. Dokuyan, hem çocuk ve gençlerin hem de ebeveynlerin psikolog ve psikiyatristlere başvurularının arttığını aktarırken bunun yanında fiziksel gelişimleri etkilenen çocuklarda hareketsizliğe bağlı kas ve kemik kayıpları gelişebileceği konusunda uyardı. Dr. Dokuyan, MEB’in okulların güvenle açılabilmesi için yapması gereken çalışmaları öğretmen sayısının artırılması, sınıf mevcudu yüksek okullarda eğitimin 7 gün veya ikili, üçlü tam gün olacak şekilde planlanması, ek derslik alanlarının oluşturulması, sınıfların havalandırma koşullarının sağlanması, el sabunu ve maske ihtiyaçlarının şimdiden karşılanması, alt yapı ve personel eksiklerinin giderilmesi, bina içinde maske takılması, tüm veli, çalışan ve öğrencilerin HES kodu takiplerinin yapılarak hasta kişilerin okula alınmaması şeklinde sıraladı.
Çocuklara yapılmış büyük bir haksızlık
Basın açıklamasının ardından örgüt temsilcileri söz aldılar. KESK Ankara Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Sacit Ünalmış, önlemler alınmadan alelacele okulların açılmasının doğru bir politika olmadığını söyledi. Eğer önlem alındıysa bunun kamuoyuyla paylaşılması gerektiğini belirten Ünalmış var olan eksiklerin giderilebilmesi adına Bakanlığın eğitim sendikalarının da görüşlerini alması gerektiğini kaydetti.
Eğit-Der Genel Sekreteri Nusret Sulkalar, okulların belli tedbirler alınarak, öğretmen atamaları yapılarak mutlaka açılması gerektiğini aktardı. Bilimsel, demokratik, laik bir eğitim anlayışını benimsediklerini belirten Sulkalar mutlaka anadilde eğitimin olması gerektiğini söyledi.
Çocuklar okul dışında her yerde
Veli-Der Ankara Şube Başkanı Hülya Daran Deveci ise yaptığı konuşmada okulların sadece açılmasının yeterli olmadığını bunun kesintisiz şekilde sürmesi gerektiğini kaydetti. Deveci, çocukların okul dışında her yerde olduklarını kaydederek okulların kapalı olmasının çocuklara yapılmış büyük bir haksızlık olduğunu belirtti.
Öv-Der Genel Başkanı Enver Önder bir buçuk yıldır eğitim diye bir şey yapılmadığını, yapılıyormuş gibi gösterilerek eğitimin dışlanmaya çalışıldığını ifade etti.
Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Öğretmenleri Derneği Sözcüsü Erdem Yılmaz, öğrenci, veli ve öğretmenleri etkileyen kapanma sürecinde özel eğitime ihtiyacı olan özel çocukların daha fazla mağdur olduğunu aktardı. Özel çocukların uzaktan eğitimden nerdeyse hiç yararlanamadığını ifade eden Yılmaz, bir an önce tedbirlerin alınıp okulların açılması gerektiğini söyledi.
TTB Okul Sağlığı Çalışma Grubu Üyesi Dr. Gülgün Kıran yaptığı konuşmada TTB’nin okulların açılması konusunda mayıs ayından bu yana sürdürdüğü çalışmalara değindi. Uzmanlık dernekleri ve konunun paydaşları ile yapılan çalışmaları anlatan Dr. Kıran, tüm bu çabaya rağmen Meclis’te grubu bulunan siyasi partilerden herhangi bir ses yükselmediğini söyledi. Dr. Kıran sözlerini “Bunca emeğin üstüne artık sağlıklı bir eğitim politikası oluşturma adına siyasiler de ses versin, destek versin. Çünkü hepimiz çocuklarımızın ve ülkenin geleceği için bunu sesi çıkmayan çocuklarımıza borçluyuz ve onların sesi olmak zorundayız” diye sürdürdü. Dr. Kıran 6 Eylül’den sonra okulların kesintisiz, yüz yüze ve tam zamanlı devam etmesi için, MEB ve Sağlık Bakanlığı uygulamalarının takipçisi olacaklarını duyurdu.