Sağlık Bilgisi ve Davranışsal Sağlık Talebi Üzerine

Paylaş:

Dr. Emel Bayrak

ATO Yönetim Kurulu Üyesi 

Bilgi ve bilim arasındaki bağlamla ilgili düşünüyorum. Bilimsel düşünce olmadan bilgi edinilebilir mi? Her bilginin altında mutlaka bilimsel bir disiplin var mıdır? Ve bilimsel olarak doğruluğundan söz edilemeyen kavramlar sağlıkta ne ifade eder?

Temel sözcük bilgisi ile Türk Dil Kurumu bilgiyi şu şekilde açıklıyor;

* İnsan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütünü,

* Öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçek,

* İnsan zekâsının çalışması sonucu ortaya çıkan düşünce ürünü,

* Kurallardan yararlanarak kişinin veriye yönelttiği anlam.

Sadece tanımından yola çıkarak, insan aklının erebileceği, öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen, insan zekâsının çalışması sonucu ortaya çıkan düşünce ürünü olarak bilgi, sanırım dünya üzerindeki bireysel ve türsel varlığımızı sürdürebilmemizin en temel koşulu. Yine bireysel ve türsel olarak varlığımızı sürdürebilmemizin bir diğer olmazsa olmazı, sağlık bilinci. Doğa, sağlıklı olanın varlığını sürdürmesinden, genetik aktarımını sağlamasından yana. Tüm bildiklerimizi bir kenara koyup yalnızca bu iki gerçeği ele aldığımızda, sağlığın gerçek bilgiye olan bağımlılığından söz etmek yanlış olmaz sanıyorum. Ve hatta bu beyin fırtınasının ardından bilgi açısından ele alacağımız yegane mihenk taşı bilim olmalı olarak anlıyorum.

Bilim, her konuda neden-sonuç ilişkilerini, dogmaların, dayatmaların uzağında ele almamızı sağlayan çalışmalar bütünü. Yine sadece TDK’ya göre ‘’belli bir konuyu bilme isteğinden yola çıkan, belli bir amaca yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli araştırma süreci.’’

Bilgiyi, ‘’insan aklının erebileceği’’, ‘’öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen’’, ‘’insan zekâsının çalışması sonucu ortaya çıkan’’ düşünce ürünü olarak tanımlıyorsak, aklımızın alamadığı, hiçbir araştırma ya da gözleme dayanmayan, en ufak bir zeka kırıntısına rastlamadığımız, bilgiye alternatif başka kavramlar var mı? Ya buna ihtiyacımız? İnsan aklı, olguları inanca ihtiyaç duymadan açıklayabilmek için varsa; bilimin yol göstericiliğinde doğa olaylarının, doğadaki tüm canlı fizyolojisi ve davranışının, hastalıkların, tedavi olanaklarının bilimsel olarak açıklanabilmesi mümkün değil mi?

Bu yıl Nobel İktisat Ödülü, aynı zamanda psikolojinin de alanı olan insan davranışı çalışmalarına verildi. İnsanların, rasyonel davrandıklarını, tercihlerini yaparken rasyonel hareket ettiklerini varsaymaksızın, yaşamlarında farklı konularda nasıl davranışlar sergilediklerini irdeleyip elde ettikleri verilere dayanarak iktisat politikası geliştirme çalışmalarını davranışsal iktisat modeli adı altında inceliyorlar. Rasyonel, yani  ‘’mevcut bilgiyi kullanarak’’ hareket etmek  dışında davranışlara nelerin etki ettiğini.

Rasyonel insan, tercihlerine göre seçim yaparken eldeki bilgiyi doğru kullanan insan. Nobel İktisat ödülünü okuduğumda aklıma ilk gelen ‘’peki insanların sağlık hizmeti alma davranışlarını ele alarak sağlık politikası belirlenebilir mi?’’ Davranışsal sağlık modeli diye bir kavramdan söz edilebilir mi?

Sağlık hizmetleri, sağlık arzı bireylerin davranış ve talepleri doğrultusunda şekillenebilmeli mi? Ya da sağlık bilgisine sahip olmayan insanların her türlü sağlık talepleri tüm ödemeyi ceplerinden yapsalar dahi sorgusuz, sualsiz, sınırsız karşılanmalı mı?  Koruyucu sağlık hizmetlerinin reddi her koşulda kabul edilemeli mi? Yoksa hastalarımızı bu bilgisizlikten ve suistimale açık sağlık arzından korumalı mıyız?

Sağlık okuryazarlığı, “kişilerin doğru sağlık kararları vermek için gerekli sağlık bilgi ve hizmetlerini anlama, edinme ve işleme kapasitesinin derecesi” şeklinde tanımlanıyor. Eğer sağlık okur yazarlığı düzeyi yetersiz olursa, sadece tek tek bireyleri değil yaşanılan toplumu da ilgilendirecek şekilde genel sağlık düzeyinde düşüklük, koruyucu sağlık hizmetlerini kullanma oranında düşme, tıbbi ve ilaç hatalarında artış, sağlık bakım maliyetlerinde artma, alternatif suistimallere açıklık, yani toplamda bireysel ve toplumsal hastalık oranında artışla karşı karşıya kalmak kaçınılmaz. Artırabilmek için ne yapmalı, nasıl yapmalı?