Sağlıkta Dönüşüm Projesi ve Sağlık Sektöründe Teşvikler
Kansu Yıldırım
Dünya Bankası ve uluslararası sermaye politikaları güdümündeki Sağlıkta Dönüşüm Projesi’nin (SDP) yürürlüğe girdiği tarihten bugüne tek bir amacı vardır: “Reform” adı altında sağlık sektörünü yeniden yapılandırırken özel sektörün sağlık alanındaki yoğunlaşmasını arttırmaktır. Sağlık hizmetlerinin metalaştırılmasıyla birlikte daha çok yabancı yatırım çekmek, buna ilaveten yerli sermayenin sağlık alanındaki payını büyütmek, SDP’nin ana amaçları arasında sayılabilir.
Kamusal sağlığın piyasa koşullarına açılmasında bazı aşamalar bulunmaktadır. Sağlık Bakanlığı’nın idari ve teknik düzenlemeleri dışında Ekonomi Bakanlığı’nın özendirici uygulamaları devreye girmektedir. Sağlık politikası ile ekonomi politikasının iç içe geçtiği aşama, paradigmada değişime yol açmakta, “rekabet”, “kâr odaklılık”, “kalite”, “büyüme” gibi iktisadi ölçüler “kamu yararı” ve “kamu hizmeti” kavramlarının yerini almaktadır.
Uluslararası ve ulusal sermayenin sağlık alanına dikkatini çekmek ve sektörü cazibe merkezi haline getirmek amacıyla teşvik mekanizması geliştirilmektedir. AKP iktidarında belirlenen “2023 vizyonu” çerçevesinde yeni yatırım teşvik programında, yabancı sermayenin girişini arttırmaya yönelik belirli başlıklar saptanmıştır:
a) Uluslararası rekabet gücünü artıracak ve araştırma-geliştirme içeriği yüksek büyük ölçekli yatırımlar ile stratejik yatırımları özendirmek
b) Uluslararası doğrudan yatırımları artırmak.
Yeni yatırım teşvik programı kapsamında tasarlanan dört farklı teşvik uygulaması, dokuz farklı teşvik aracı ile değişen şekillerde yatırımlar desteklenmektedir. Bu alanda sunulan teşvikleri şöyle sıralamak mümkündür: KDV İstisnası, Gümrük Vergisi Muafiyeti, Vergi İndirimi, Sigorta Primi İşveren Hissesi Desteği, Faiz Desteği, Sigorta Prim Desteği (İşçi Payı), Gelir Vergisi Stopajı Desteği, Yatırım Yeri Tahsisi.
Ekonomi Bakanlığı tarafından hazırlanan Yatırım Teşvik Sistemi Bilgi Notu’na[1] göre Türkiye 6 bölgeye ayrılmıştır. Asgari sabit yatırım tutarı bölgeler ölçeğinde değişiklik göstermektedir. Genel Teşvik Sistemi’nde asgari sabit yatırım tutarı, 1. ve 2. bölgelerde 1 milyon TL, 3., 4., 5. ve 6. bölgelerde 500 bin TL’dir. Büyük Ölçekli Yatırımlar için asgari sabit yatırım tutarı 50 milyon TL’den başlamak üzere sektörüne göre farklı büyüklüklere tanımlanmıştır. Stratejik Yatırımlar için asgari sabit yatırım tutarı 50 milyon TL’dir. Cazibe Merkezleri Programı kapsamındaki illerde kurulacak çağrı merkezleri ve veri merkezleri, kurulduğu bölgenin bölgesel teşviklerinden herhangi bir asgari yatırım tutarı şartı aranmaksızın yararlanır.
Sağlık alanına ilişkin olarak Tıbbi Alet, Hassas ve Optik Aletler İmalatı Yatırımları, İlaç Üretimi Yatırımları büyük ölçekli yatırımlar kapsamına alınmıştır ve asgari sabit yatırım tutarı 50 milyon TL olarak belirlenmiştir. Sağlık sektöründe yerli ve yabancı sermayenin yoğunlaşmasını arttırmaya dönük iki veri incelenebilir. Bunlardan ilki düzenlenen teşvik belgelerinin sayıları, ikincisi sabit yatırım tutarlarıdır.
ağlık Sektöründe Düzenlenen Yatırım Teşvik Belgeleri
AKP iktidara geldiği 2002 yılında sağlık alanında yabancı sermayeye 2, yerli sermayeye 59 teşvik belgesi düzenlenirken, 2008 yılında küresel ekonomik krizin etkisi kendisini göstermiştir. Bu yıl, yabancı sermayeye 1, yerli sermayeye 37 teşvik belgesi düzenlenmiştir. 2010 yılında ise artış gözlemlenmiş, yabancı sermayeye 5, yerli sermayeye 76 teşvik belgesi düzenlenmiştir. 2013 yılından sonra genel toplamda artış söz konusudur. 2013 yılında yabancı sermayeye 4, yerli sermayeye 98, 2016 yılında yabancı sermayeye 4, yerli sermayeye 104 teşvik belgesi düzenlenmiştir. 15 Temmuz darbe girişimi ve ülke genelinde ilan edilen Olağanüstü Hal trendi azaltmamış, yabancı sermayeye 7, yerli sermayeye 134 teşvik belgesi düzenlenmiştir.
Teşviklerin Sabit Yatırım Miktarları
Sağlık sektörü özelinde düzenlenen teşvik belgeleriyle ilgili diğer önemli veri ise, düzenlenen teşvik belgelerine dair milyon dolar cinsinden sabit yatırım miktarlarıdır. Ekonomi Bakanlığı’nın verilerine göre sabit yatırım miktarlarında hızlı bir sıçrayış söz konusudur. 2002 yılında yabancı sermaye sabit yatırımı 1 milyon dolar, yerli sermaye sabit yatırımı 231 milyon dolardır. 2008 yılında toplamda düşüş gözlemlenmekte, yabancı sermaye sabit yatırımı 2 milyon dolar olurken, yerli sermaye 182 milyon dolara gerilemiştir. 2010 yılından sonra artış söz konusudur. 2010 yılında yabancı sermaye sabit yatırımı 85 milyon dolar, yerli sermaye sabit yatırımı 680 milyon dolardır. 2013 yılında yabancı ve yerli sermayede yoğunlaşma söz konusudur ve yabancı sermaye yerli sermayeyi de geçmektedir: yabancı sermaye sabit yatırımı 1 milyar 491 milyon dolar, yerli sermaye sabit yatırımı 1 milyar 307 milyon dolardır. 2016 yılında ise yabancı sermaye sabit yatırımı 376 milyon dolara gerilemişken, yerli sermaye sabit yatırımı 2 milyar 365 milyon dolara yükselmiştir. 2017 yılında (Ocak-Ekim), darbe girişimi sonrası ve olağanüstü hal yönetimine rağmen bu yıl, 2013 ve 2016 yıllarını ikiye katlamıştır. Yabancı sermayenin sabit yatırımı yerli sermayenin de iki katına çıkmaktadır. Yabancı sermayenin sabit yatırımı 4 milyar 244 milyon dolar iken, yerli sermayenin sabit yatırımı 2 milyar 702 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.
Rakamlar ışığında sonuç olarak söylemek gerekirse, SDP’nin birinci faz döneminde özel sektörün yoğunlaşması için gerekli altyapı ve yatırım ortamı tamamlanmıştır. Birinci faz dönemi, uluslararası sermaye hareketlerini kolaylaştırmaya yönelik önemli adımlardan birisi, 2003 yılında yürürlüğe giren 4875 sayılı “Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu” ile aynı zamana rastlamaktadır. Kanun’la doğrudan yabancı yatırımların özendirilmesi ve yabancı yatırımcıların haklarının korunması amaçlanmıştır. İkinci faz dönemi tüm hızıyla ilerlemektedir ve sağlık sektöründe sermayenin rolünü arttırmaya dönük yeni bir evre olacağını söylemek mümkündür. Bu anlamda SDP mantığı derinleştirilmekte, meyvelerini vermektedir!
[1] Ekonomi Bakanlığı, “Yatırım Teşvik Sistemi Bilgi Notu” https://www.ekonomi.gov.tr/portal/content/conn/UCM/uuid/dDocName:EK-249304