Sağlıkta şiddete sessiz kalma!

Paylaş:

Dr. Sinan Adıyaman
TTB Merkez Konseyi Başkanı

Dr. Ersin Arslan 17 Nisan 2012’de, tedavisi için uğraştığı bir hastanın, dedesinin emekli maaşını alabilmek için ölüm raporunun geç yazılmasını isteyen torunu tarafından, bu isteği kabul etmediği için göğsünden ve kalbinden hunharca bıçaklanarak öldürüldü. Öldürüldüğünde henüz 30 yaşındaydı.

Sağlık Bakanlığı’nın 2003 yılında yaşama geçirdiği Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın sağlık hizmetini metalaştıran ve hekim ile hastasını karşı karşıya getiren neoliberal uygulamaları olumsuz sonuçlarını hızla göstermiş, hasta ve hasta yakınlarından sağlık çalışanlarına yönelik şiddet çok hızlı bir şekilde artmaya başlamıştı.

Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın uygulanmaya başlamasından sonraki süreçte, 12 Kasım 2005 tarihinde Çapa Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Göksel Kalaycı hocamızı, uzun süredir tedavisi için uğraştığı bir hastanın yakınının silahlı saldırısında kaybettik. Ardından, Giresun Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nde görev yapmakta olan Dr. Ali Menekşe, 15 Ocak 2008 tarihinde yine bir hastası tarafından öldürüldü.

Dr. Ersin Arslan’ın katledilmesi ise gerek Sağlıkta Dönüşüm Programı, gerekse yetkililerin -önlem almak bir yana- sağlıkta şiddete davetiye çıkaran söylemleri dolayısıyla, sağlık alanında şiddetin artacağının ve gelecek hekim cinayetlerinin işaret fişeği gibiydi. Bu yüzden “yeter artık” diye haykırdık, o güne kadar sağlıkta şiddete karşı yürüttüğümüz çalışmalarımıza
ivme kazandırdık. “Bu şiddet sona ERSİN” sloganıyla, tabip odalarımız aracılığıyla Türkiye’nin dört bir yanında basın toplantıları, açıklamalar, eylemler gerçekleştirdik. Sağlıkta şiddetin önlenmesine yönelik yasa teklifi hazırladık ve bu teklifi Sağlık Bakanlığı’na, tüm siyasi partilere ve yetkili kurumlara gönderdik. Milletvekilleriyle görüşmeler yaptık. 14 Mart Tıp Haftalarında ana temayı sağlıkta şiddetin önlenmesine ayırdık.

Sorunun önemi mücadelemiz sonucunda dikkat çekti ve TBMM 24. Yasama Dönemi’nde sağlık çalışanlarına yönelik artan şiddet olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla TBMM’de Araştırma Komisyonu kurularak, konuya ilişkin bir rapor hazırladı.[1] Rapor Ocak 2013’te paylaşıldı.

Sorunun boyutunun büyüklüğü ve önemi TBMM Araştırma Komisyonu’nun raporunda tespit edilmesine karşın, aradan geçen 6 yıl içerisinde ne yazık ki raporda önerilen adımların hiç biri atılmadı. Bu sürede sağlıkta şiddetin önlenmesi ya da azaltılması bir yana, işlenen yeni hekim cinayetleriyle yüreğimiz tekrar tekrar yandı. Bu süreçte, 9 meslektaşımız daha katledildi. Sağlıkta şiddetin yaygınlığı arttı, kimi zaman da silahla ve kalabalık grup halinde “hastane basma”lara varan, infial yaratacak acımasız eylemlere büründü. TTB olarak, sağlıkta şiddete ve bu şiddete duyarsız kalan tüm kesimlere karşı mücadelemizi yılmadan, yorulmadan, vazgeçmeden sürdürüyoruz. Bu, ne yazık ki aramızdan ayrılan arkadaşlarımızı bize geri getirmiyor, acımızı dindirmiyor. Ama tekrar tekrar söylüyoruz: Bir meslektaşımızı daha kaybetmeye tahammülümüz yok! Bu yüzden mücadelemizi ve çabalarımızı sürdürüyoruz.

Bu yıl da, Dr. Ersin Arslan’ın ölüm yıldönümü olan 17 Nisan’da tüm Türkiye çapında “Sağlıkta Şiddete Sessiz Kalma” sloganıyla eylemler gerçekleştirdik. İllerde, tabip odalarımızın öncülüğünde gerçekleştirilen etkinlikler kapsamında ilk olarak sabah saatlerinde tüm sağlık kurumlarında, görevi başında öldürülen tüm hekimler anısına 1 dakikalık saygı duruşunda bulunduk.
Öğle saatlerinde ise kentlerin tabip odalarınca belirlenen yerlerinde basın açıklamaları, akşam saatlerinde ise fenerlerle nöbet eylemleri gerçekleştirdik. Bu çok geniş katılımlı eylemlere, meslektaşlarımız ve sağlık çalışanları kadar sendikalar, demokratik kitle ve meslek örgütlerinin temsilcileri ile milletvekilleri de destek verdi.

Dr. Ersin Arslan’ı ve görevi başında katledilen tüm meslektaşlarımızı andığımız bu eylemlerde 17 Nisan’ın “Sağlıkta Şiddetle Mücadele Günü” olarak ilan edilmesini ve TTB’nin önerisi olan Sağlıkta Şiddet Yasası’nın çıkarılmasını talep ettik.

Mesleğimizle ilgili can yakıcı çok fazla sorunumuz var. Ancak her gün maruz kalınan, ardı arkası kesilmeyen ve artarak devam eden şiddetten dolayı adeta bunları öncelikle konuşamaz hale geldik. Ama bu böyle sürmeyecek! Mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz! Sosyal ve özlük haklarımızın iyileştirilmesiyle ilgili taleplerimizden hiçbir zaman vazgeçmeyeceğiz! Toplum sağlığını olumsuz etkileyen hiçbir soruna duyarsız kalmayacağız. Etik ve deontolojik değerleri korumaktan ve halkımıza nitelikli bir sağlık hizmeti verme kararlılığımızdan vazgeçmeyeceğiz. Sağlık çalışanlarına yönelik hürmetsiz, itibarsızlaştırıcı, hekim ve hastayı karşı karşıya getirici söylemlerinize teslim olmayacağız. Yaratılan şiddete teslim olmayacağız!

 


 

[1]
Sağlık Çalışanlarına Yönelik Artan Şiddet Olaylarının Araştırılarak Alınması
Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu
Raporu
 https://www.tbmm.gov.tr/arastirma_komisyonlari/saglik_calisanlari/docs/ss454.pdf