Siz Coşkunun Resmini Çekebilir misiniz? Biz Çektik… Bir Yolculuk Öyküsü
Bu öykü bir grup hekimin Ankara’dan İstanbul’a coşkulu yolculuğunun ve tanıklık ettikleri, bugünden yarına taşınacak bir büyük buluşmanın öyküsü…16 Mart gecesi, mart ayının gece serinliğinde, ATO önünde başladı bu yolculuk. 10 gündür süren 14 Mart 100. Yıl etkinliklerinin yorgunluğu üzerimizde, ama en sona kalan en anlamlı etkinliğe katılabilmek için adeta kanatlarımızı takmış bir şekilde, çayımızla, sohbetimizle, umutlarımızla gece 24.00’te, gün tam 17 Mart’a dönerken biniyoruz bizi hedefimize ulaştıracak otobüse ve tekerler döndüğü anda tüm yorgunluklar uçup yerini coşkuya, heyecana bırakıyor bile… Bekle bizi İstanbul, Haydarpaşa, 100 yıl önceki meslektaşlarımızın izini takibe geliyoruz…
Yolculuk boyunca çekilen fotoğraflar, videolar, zaman zaman uykunun böldüğü sohbetler hepsi, yüz yılda bir gerçekleşecek olan ana tanıklık için… Yolculuk gece boyunca, ama önümüz aydınlık… 07.30’da varmayı planladığımız İstanbul’a adeta uçarak 06.00’da ulaşıyoruz. Üsküdar Salacak sahilde buluyoruz kendimizi. Karşımızda Kız Kulesi beliriverdiğinde gözler sabah mahmuru, lakin kalpler bir tık daha hızlı…
“İstanbul, seni yenmeye değil, seninle bu mesleği yüceltmeye geldik.”
Kahvaltı yapacağımız mekan hazırlıklarını yaparken yolculukta katılaşan eklemler sahil yürüyüşü ile açılıyor ve adeta büyük yürüyüş için enerji toplanıyor. Sıcak çayın buğusu, menemenin kokusu arasında kahvaltı sohbetimiz hep hekim hareketleri, 1988’de start alan beyaz eylemler, o günlerden bu günlere evrilen hekim direnişleri ve de 100 yıl öncesinden bu güne miras mücadelemiz… Kahvaltı sonrası İTO’nun Kadıköy İskelesi’ndeki bürosuna giderken beklenen saatin yaklaşmasının heyecanını yaşıyoruz. Elimizde yürüyüşte açacağımız pankartlar, kolumuzda beyaz önlükler kanat olmuş bizlere… Beyaz kelebekler gibiyiz. Uçuyoruz ve İTO bürosunda diğer şehirlerden gelen kelebeklerle buluşuyoruz.
Herkeste benzer coşku, aynı heyecan…
Yüzlerde çocuksu sevinç…
İTO önünden Hayadarpaşa önüne yürüyüşümüz daha ilk andan halkın onayıyla karşılaşıyor. Gülümsüyorlar, destek veriyorlar, el sallıyorlar. Haydarpaşa önü mahşeri cümbüş… Balonlar, düdükler, her tabip odasının rengarenk afiş ve pankartları bayramımızı kutluyor. Bir anda birbirine kavuşan sarmaş dolaş olmuş gruplara dönüşüyor ve sabırsızlıkla yürüyüşün başlamasını bekliyoruz. Lakin, “Kelebekler Uçamaz” diyor alandaki siyasi erkin savunucuları. “Konuşun ve dağılın” diyorlar yürümek için günlerdir hazırlanan ve yüzlerce kilometre yol yapan kalabalıklara…
TTB yöneticileri bastırıyor, 100. Yılın önemi diyor, İngiliz işgalinden dem vuruyor. Sonunda alanı kaptırmıyorlar ve zafer direnenlerin oluyor.
Yürüyüşün başlaması ile zincirinden boşalıyor coşkulu kalabalık, kim tutar artık beyaz kelebekleri. Uçuş uçuş Haydarpaşa’dan Kadıköy iskelesine giden yollardayız.
ATO olarak en kalabalık gelen odalardan olmanın gururuyla ve elimizde “değerlerimizi” taşıdığımız afişimizle yürüyoruz. Nusret Hoca ( Fişek ), Nevzat Hoca (Eren), Füsun Abla
(Sayek), Ata Abi (Soyer) bizimle birlikte bu tarihi yürüyüşe tanıklık ediyorlar.
Yürüyüşümüz… Yani beyaz kelebeklerin uçuşu Kadıköy İskelesi’nde sona erdiğinde omuz omuza konuşmaları dinliyoruz. TTB Başkanı Sinan Adıyaman mücadeleye devam
diyor, coşku katlanıyor. Beyaz balonlar deniz ve göğün mavi tonları arasında süzülerek bırakılıyor gökyüzüne sağlık alanındaki taleplerimizin, şiddete kurban verdiklerimizin, mesleki değerlerimizin ve iyi hekimlik ilkelerimizin simgeleri olarak.
Yürüyüş bitse de ayrılmak istemiyor kimse alandan. Çok olmanın, birlik olmanın, sesimizi yükseltmenin tadını çıkarıyoruz.
Hekimlerin geçen yüz yıl boyunca verdikleri mücadele önümüzdeki 100 yıl için ışık olacak ve ülkenin de demokrasi, özgürlük, laiklik, bilimsellik değerlerinin korunmasına, gelişmesine katkı sunacak. Buna inancımızı pekiştirmiş olarak dönüş yolculuğumuz başlıyor. Dönüş yolculuğu, bir görevi yerine getirmiş olmanın haklı gururu ve yaşananların sağladığı inançla çokça keyifli, biraz yorgun ve zaman zaman da yürüyüşün kritiği yapılarak başladığı noktada, ATO önünde son buluyor.
1919’dan 2019’a uzanan tarih ise hekimler için hak arama yolunda 2019’da kaldığı yerden, 2119’a doğru aynı mücadele ruhu ile devam ediyor.