Tıbbi uygulama hatalarına karşı ATO ve hekimler el ele

Paylaş:

Dr. Ramazan Akçan

ATO Yönetim Kurulu Üyesi

Tıbbi uygulama hataları ve ilişkili iddialar tüm dünyada etik, hukuki, tıp eğitimi, idari vb. yönleriyle tartışılan çok yönlü, kapsamlı bir konudur. En geniş anlamda “Hatalı/kötü tıbbi uygulama (Tıbbi Malpraktis)” ve “Mesleki standartlardan sapma” olarak değerlendirilen bu durumun tanımlanmasında dahi tartışmalı veya eksik noktaların olduğu gözlenmektedir.  Örneğin, sıkça kullanılan “Tıbbi uygulama hataları, sağlık hizmetlerinin sunulması sırasında görevli sağlık personelinin kusurlu hareket etmesi sonucu ortaya çıkan istenmeyen durumlardır” tanımında sağlık hizmeti sunumu sistemi ve araçları ile ilgili unsurların etkisinin dikkate alınmadığı görülmektedir. Dünya Tabipleri Birliği’nin 44. Genel Kurulu’nda yapılan “Hekimin tedavi sırasında standart uygulamayı yapmaması, beceri eksikliği veya hastaya tedavi vermemesi ile oluşan zarar” şeklindeki hatalı tıbbi uygulama tanımında salt hekim müdahalesine vurgu yapıldığı, ancak diğer personel ile sistemin olası etkisinin yer bulmadığı anlaşılmaktadır. Daha kapsamlı ve yaygın olduğu anlaşılan  “Hizmetleri sunan hekim, hemşire ve ilgili yasaya göre hastaya müdahale yetkisi bulunan (fizyoterapist, psikolog veya diyetisyen dahil) sağlık personelinin, öneri ve/veya uygulamaları sonucu, hastalığın normal seyrinin dışına çıkarak, iyileşmesinin gecikmesinden hastanın ölümüne kadar geniş bir yelpazedeki koşulların tamamı” şeklindeki hatalı tıbbi uygulama tanımında ise tanısal süreç ve sisteme ilişkin faktörlerin etkisi göz önünde bulundurulmamıştır.

Tıbbi uygulama hatası vakaları olayın tarafları, hatanın oluşumundaki etkenler, sağlık çalışanlarının mesleki uygulama ve işlemleri ile sağlık hizmeti sunumu sistem ve organizasyonuna ait sorumluluklar bağlamında çok bileşenli bir problem niteliği taşımaktadır. Tıbbi uygulama hatalarını sayılan bileşen ve faktörlerden sadece birine bağlamak genelde mümkün olmayıp söz konusu vakalarda sıklıkla insan faktörü, çevresel faktörler, sistemsel-idari sorunlar ve tıbbi ilaç-cihazlar gibi hata oluşumunun potansiyel nedenleri iç içe geçmiş durumda karşımıza çıkmaktadır.

Tıbbi uygulama hatası iddialarında -irrasyonel ve kışkırtılmış talepler- başta olmak üzere birçok nedenle artış olduğu ve bu durumun sağlık çalışanları aleyhine sonuçlanan dava sayılarını da etkilediği görülmektedir. Bu durumun doğal bir sonucu olarak da hasta sağlık çalışanı ilişkisi başta olmak üzere sağlık hizmeti sunumunun tüm bileşenleri olumsuz etkilenmektedir.

Bu konu, ülkemizde de son 15-20 yıldır yoğun şekilde çeşitli yönleri ile tartışılmasına rağmen halen birçok hekim açısından tıbbi, yasal, idari ve etik yönleri çözümlenememiş ve karmaşık olmaya devam etmektedir. Malpraktis, kusur, zarar, komplikasyon, bakım standardı, aydınlatılmış onam, özen eksikliği, eser sözleşmesi, iletişim eksikliği, kayıt hatası, yetki sınırı, illiyet bağı vb. kavramlar konunun anlaşılmasını güçleştirmektedir. Tıbbi uygulama hatası iddiası ile karşı karşıya kalan bir hekim genellikle konuya hakim olmaması nedeniyle kendini savunmakta veya vakayı yönetmekte zorlanmakta ve yeterli destek alamamaktadır. Bu bağlamda bizler de Ankara Tabip Odası aktivistleri olarak tıbbi uygulama hataları ile mücadele ve iddialarla baş etme konularında sahadaki hekimlerle el ele verme gayreti içerisindeyiz. Bu amaçla; odamızın sürmekte olan hukuki destek ve danışmanlık hizmetine ek olarak sahadaki hekimlerle bir araya gelerek, konuya ilişkin kavramları anlaşılır kılarak dil birliği oluşturma, idari, yasal, etik ve mesleki güncelleme eğitimleri ile günü yakalama, toplantı ve konferanslarla iyi hekimlik uygulamalarını rutinin bir parçası haline getirme program ve projeleri planlanmaktadır.