Turhan Temuçin’in Kaleminden “Hastane mi Kestane mi?”

Ankara Tabip Odasının 1971-1975 yılları arasında başkanlık görevini üstlenen Dr. Turhan Temuçin hekimliği kadar yazar ve gazeteci kimlikleriyle de tanınan bir isim.

Dr. Temuçin’i tiyatro severlere tanıtan ise kendi mesleki deneyimlerinden, gözlemlerinden yararlanarak kaleme aldığı, il il kapalı gişe oynayan Hastane mi Kestane mi adlı oyun. Dr. Temuçin’in 70’li yılların devrimci tiyatrolarından Ankara Birlik Tiyatrosu ile yolunun kesişme öyküsünü “Bir Yeryüzü Ozanı Rıfat Ilgaz” oyununun turnesi için Ankara’ya gelen tiyatronun sanat yönetmeni Gül Göker anlattı.

Sibel Durak

60’lı ve 70’li yıllarda kurulan özel tiyatroların çoğu, oyun­larını tanıtmak, seyirciye ulaş­mak ve biraz da tiyatroya katkı sunmak adına kendi dergilerini çıkarıyorlardı. Ankara Birlik Tiyatrosu (ABT) da aylık ya­yımlanan Anadolu’dan dergisi ile seyircisine ve okuyucusuna ulaşıyordu. Tiyatronun oyun tanıtımları ve turne haberle­rinin yanı sıra Muzaffer İzgü gibi yazarların yazıları da bu dergide yer alıyordu. Turhan Temuçin de bu dergide yazılar kaleme alan yazarlardan bi­riydi.
ABT’nin o dönemki Genel Sanat Yönetmeni Zeki Göker ile Turhan Temuçin’in de di­yaloğu derginin çıktığı yıllara 1974’e dayanıyor.

Gül Göker, Dr. Turhan Te­muçin’i “Turhan abiyle çok yakındık. Çok tatlı, çok ilginç bir adamdı. Parası olmayana gönüllü­lük teme­linde sağ­lık hizmeti veren bir insandı. Numune Hastanesi Başhekimli­ğine getiril­mişti. Siyasi ortam dola­yısıyla belinde silahla hastane koridorlarında dolaşan bir doktordu. Tehditler alıyordu sürekli.” sözleri ile anlatıyor.
Oyunun ortaya çıkışı önce­sinde Dr. Temuçin’in bir gün Zeki Göker’e “Hasta hekim iliş­kisine dair yaşadığım bir sürü anı var ne yapalım bunları?” diye sorduğunu belirtiyor Gül Göker. Kaleminin komediye yatkınlığını bilen Zeki Göker, bunları oyun yapalım der. Olur mu, olmaz mı derken, Turhan Temuçin’in kaleme aldığı öyküleri Zeki Göker oyunlaştırır ve böylece ortaya çıkar “Hastane mi Kestane mi”.

Halkın sağlık sorunlarını karamizah türünde sergileyen oyun ilk olarak ABT’de sahnelenir. Kabare tarzında iki bölümlük müzikli komedinin müziklerini Grup Çağrı yapar. Zeki Göker’in yönettiği oyunda Ahmet Arpacıgil, Seval Koçer, Ali Artaç, Gül Göker, Akif Özdemir, Muhittin Yeşilova, Bekir Sıtkı Özer, Muzaffer Kara, Evin Kalkancı, Murat Taçbaş, Nesibe Turgut, Yüksel Arıcı, Zeki Göker, Hüseyin Etiz, Nuray Karabay rol alır.

Oyun metinlerinin denetim­den geçtiği o yıllar, oyun sağlık hizmetinde geçen konuları iş­lediği için sakıncalı görülmez ve izni alır. Kendisi de genç bir oyuncu olarak kadrosunda yer aldığı oyunu “Aslında bir sistem eleştirisiydi. Fakat seyirci yerlere yatıyordu, has­taneye bütün insanların yolu düştüğü için hepsinin yaşadığı, tanık olduğu, hepsinin bir şe­kilde başından geçen olayları anlatıyordu. Turhan abi hem hastalara hem doktorlara eleş­tirel yaklaşmıştı. Olumlu dok­torlar, olumsuz doktorlar, ko­mik hastalar, akıl hastaları gibi marjinal gruplar vardı. Seyirci oyunu çok sevdi.”

Oyun ABT çatısı altında 4 seneye yakın bir süre seyirciyle buluşur. Üstelik ağırlıklı turne tiyatrosu olarak çalışan ABT ile il il gezer. Kimi yerlerde yasaklanır.
 

Nejat Uygur Tiyatrosuna Geçiş
Samsun Açıkhava Tiyatro­sunda oyunu seyredenler ara­sında Nejat Uygur da vardır. Dönemin “tiyatro bir eğitim kurumudur” anlayışının çok dışında insanları eğlendirmeye odaklı bir tavırla çalışmalarını sürdüren Nejat Uygur, ustası olduğu Zeki Göker’e oyunu çok beğendiğini iletir. Ve Gül Gö­ker’in anlatımıyla, “Her yiğidin bir yoğurt yiyişi var. Senin ti­yatro anlayışın farklı benimki farklı. Gel, yazarıyla beni gö-rüştür ya da önce sen görüş. Ben bu oyunu istiyorum verir mi?” diye sorar Zeki Göker’e.

Karadeniz turnesi ile ABT’de son bulacaktır oyun. Zeki Göker “abi verir” der. Turhan Temuçin’e sorulduğunda cevabı “Benden çıktı artık kamuya mal oldu” olur. Bunun üzerine Nejat Uygur metni alır ve kendi seyirci kitlesine uzun yıllar boyunca oynar bu oyunu. Kimi zaman raftan inerek, araya zaman girerek ve sonra tekrar oynanarak…

Gül Göker’in oyun ile ilgili son yorumu “Çok hoş ve sevilen bir oyundu. Aslında bana so­rarsanız o yıllardan bu yana çok da bir şey değişmedi. Has­tane mi Kestane mi bugün de oynansa bir karşılığı var.“ olu­yor.