Üniversitede Kadın Olmak…

Paylaş:

Dr. Filiz Ak

ATO Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Komisyonu

Bianet, toplumsal cinsiyete dayalı şiddete ve kadın cinayetlerine ilişkin her ay düzenli olarak istatistikler yayımlıyor. En son kaleme alınan değerlendirmede erkeklerin Aralık ayında en az 30 kadını, bir bebeği ve dört erkeği; 2018 yılında da 255 kadını ve 17 çocuğu öldürdüğü belirtiliyor ve 2017’de de 286 kadın ve kız çocuğunu öldürdüğü anımsatılıyor.1

Sağlık çalışanlarına ilişkin şiddet haberleri ise her gün canımızı acıtıyor; meslektaşlarımızı, mesai arkadaşlarımızı yitiriyoruz; kendi hekimlik uygulamalarımız sırasında maruz kaldığımız her türlü şiddet biçimiyle yeniden yeniden yüzleşiyoruz.

Isparta-Burdur Tabip Odası’nın 2008 yılında yaptığı araştırma sonuçları; pratisyen, uzman ya da asistan olsun her grupta şiddete maruz kalma oranının kadınlarda erkeklerden çok daha fazla olduğunu gösteriyor.2 Hemşirelerin işleriyle ilgili bir ortamda fiziksel, cinsel, sözlü, duygusal ve psikolojik şiddete maruz kalma riskinin daha yüksek olduğunu gösteriyor çalışmalar.3   Hem kadın hem de sağlık çalışanı olmanın zorluklarını yoğun biçimde yaşarken salt kamusal değil, ev içi emek süreçlerinin de yüklediği tüm sorumlulukları omzumuzda taşıyoruz.

2019 Ocak ayında kamuoyunun gündemine iki önemli olay daha ekleniyor, biz kadınları kuşatan gerçekleri bir kere daha anımsatarak: Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Araştırma Görevlisi Ceren Damar sınavda kopya çektiğini tespit ettiği bir erkek öğrencisi tarafından katlediliyor. Bilgi Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak çalışan klinik psikolog Murat Paker terapi sırasında kadın danışanını taciz ettiği gerekçesiyle cinsel saldırı suçundan yargılanarak ceza alıyor.

Ardından akademik alana ilişkin tartışmalar başlıyor sosyal medyada. Ceren bir kadın akademisyen değil de erkek olsaydı yine öldürülür müydü? Kadın akademisyen olmanın zorlukları ekleniyor bu kez omzumuzdaki yüke… Bir erkek akademisyenin tacizine ilişkin süreç de, akademide tarafların kendilerini konumladıkları yeri gözler önüne seriyor ve “akademinin cinsiyeti” tartışmasını doğuruyor.   Bir grup akademisyen başka bir akademinin mümkün olduğuna ilişkin bir çağrı metni paylaşıyor 29 Ocak’tan itibaren:4

Akademide cinsel tacizle ve onun arkasında yatan cinsiyetçi iktidarla mücadelenin önündeki en büyük engel, akademiye atfedilen saygınlık ve otoritenin erkeklik otoritesiyle birleşerek erkek faillerin çevresini bir koza gibi örmesidir. Akademi içinden veya dışından, her kim olursa olsun, failleri korumanın kendimizi ait gördüğümüz akademik geleneğin tüm etik ilkeleriyle ters düştüğünü düşünüyoruz. Bu akademik anlayışla aramıza bir sınır çizdiğimizi kamuoyuna aktarmak ihtiyacı hissediyoruz. Akademinin yaşanan bütün baskı ve zorluklara rağmen her türlü eşitsizlik ve ayrımcılık biçimlerinin farkına varıp bunlarla mücadele etmesi gerektiğine inanıyoruz. En önemlisi, bunu yaparken kendisini bu iktidar ilişkilerinden muaf tutmasını kabul edilemez buluyoruz.”

Aslında bizlere hiç de uzak olmayan bu tartışmaları Türk Tabipleri Birliği Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolunun düzenlediği “Kadını Görmeyen Bilim ve Sağlık Politikaları” başlıklı II Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kongresinde yürütmüş; tıbbın, bilimin ve sağlık politikalarının cinsiyetini ve her alanda maruz kaldığımız cinsiyetçiliği masaya yatırmıştık.5

Yazının başlığı, Değerli Ceren’i yitirişimizle birlikte üniversiteli kadınların maruz kaldığı toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık ve şiddeti gündeme taşımak için “Üniversitede Kadın Olmak” olarak seçildi. Yalnız bu başlık sadece akademisyen kadınları içermiyor. Üniversiteye öğrenci veya araştırma görevlisi olarak adım attığı andan itibaren üniversiteli olan, her türlü ayrımcılığa ve şiddete maruz kalan bütün natrans ve trans kadınları da içeriyor.

Üniversitede kadın olmak; doğum anından itibaren maruz kaldığımız tüm cinsiyetçi şiddet ve engellemelere rağmen üniversiteye varabilmeyi başarmanın kendisi zaten zor olduğu için, bir dolu yükü ve örselenmeyi başta omuzlayarak seçtiğimiz durum. Eviçi emek süreçlerinden bağımsız bir üniversiteli olmak olanaklı mı?  Yaşadığımız kentlerin mahallelerinden kampüslerimize varıncaya değin geçtiğimiz yolların bizlerde biriktirdiklerinden ayrı var olmamız söz konusu olabilir mi? Kampüste bütün gün karşılaştığımız güvenlik görevlisinden kantincisine, idari personele, öğretim elemanına, amfi arkadaşına değin bir dizi erkekler yelpazesine rağmen çalışabiliyor ve üretebiliyorsak bu bizim akıl almaz gücümüzü gösteriyor aslında.

“Ben hiçbir zorluk yaşamıyorum” diyor olabilirsinz. Oysa toplumsal cinsiyete dayalı şiddetten ve ayrımcılıktan söz ederken salt fiziksel ve cinsel şiddetten söz etmiyoruz. Ekonomik ve psikolojik şiddet de var bunların arasında. Psikolojik/duygusal şiddet de, sözel şiddetin yanısıra “microaggression” olarak adlandırılan, günlük yaşantıda çoğumuzun ayırdına varamadığı, sözel, davranışsal olabilen bir başka şiddet türünü içeriyor. En çok da bu tür şiddete maruz kalıyoruz. Bazen en yakın olarak ifade ettiğimiz arkadaş gruplarındaki erkekler bile mikroagresyonlarla davranıyor bize. Bu da başka bir yazımın konusu olsun.

Önümüzdeki günlerde bu birikimlerimizi ve sorunlarımızı tekrar tartışmaya açıyoruz. Türk Tabipleri Birliği Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu; farklı uzmanlık ve çalışma alanlarından kadın hekimlerin katılımıyla 9-10 Şubat 2019 tarihlerinde Antalya’da “Kadın Hekim Olmak Çalıştayı” düzenliyor. Biz Ankaralı kadın hekimler de çalıştayda olacağız.

Hep birlikte daha güçlü olduğumuzu anımsatarak Antalya’da görüşmek dileğiyle…

 

Kaynakça

  1. Evrim Kepenek. Erkekler Aralık’ta 30 Kadını Öldürdü. BİA Haber Merkezi. İstanbul. 09 Ocak 2019. https://bianet.org/bianet/toplumsal-cinsiyet/204192-erkekler-aralik-ta-30-kadini-oldurdu
  2. 100 sağlık çalışanından 45’i şiddet mağduru. 24 Aralık 2009. https://www.medimagazin.com.tr/hekim//tr-100-saglik-calisanindan-45i-siddet-magduru-2-681-23488.html
  3. Çağatay Barut. İngiltere ve Kanada şiddete “sıfır tolerans” gösteriyor. Medimagazin. 06 Haziran 2011. http://www.ttb.org.tr/siddet/index.php?option=com_content&view=article&id=167:haber&catid=20:genel&Itemid=138
  4. CİNSİYETÇİ KÜLTÜRE KARŞI BAŞKA BİR AKADEMİ MÜMKÜN. 29 Ocak 2019. https://www.baskabirakademi.com/
  5. Türk Tabipleri Birliği Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu. Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kongresi. Kadını Görmeyen Bilim ve Sağlık Politikaları. Ankara, 20-23 Mayıs 2010. Kongre El Kitabı. Birinci Baskı. Ankara. Ağustos 2010.http://www.ttb.org.tr/kutuphane/2kadinsagkong.pdf
  6. http://www.ttb.org.tr/yazisma_goster.php?Guid=0d4e9c98-08f9-11e9-8ece-d593622fc44a